Boş boş oturuyorum. Bir işe yarayayım, hem de dandiri de olsa bi yazı olsun, ortamda kendi kendime ettiğim puslu hava biraz aşağı kaçsın dedim. Tabi bunu yapmak için seçtiğim konu birazdan göreceğiniz üzere biraz boktan püsürden olacak, artık kusura bakmayın.
Efendim öyle ulvi bir amacımız yok. Dışarıdan dağlar taşlar gibi, volkanlar çağlayanlar gibi görünen gürbüz ben( tabi evet. hıhı, öyledir kesin. ) alerjik bir bünyeye sahibim efendim. Bu sebepten öğrendiğim, ya da öğrendiğimi sandığım, inandığım zırvalıkları bir yazıya toplayayım dedim. Kesinlikle akademik bir altyapısı olmayan resmiyet içermeyen, dolayısı ile de okununca yapılabilecek hareketlerin tüm sorumluluğu okuyana ait olan bir yazıdır efendim aşağısı.
Öncelikle bu alerji denen hastalık sindirim sistemi... yok dolaşım... yok neydi o, hani vücudu savunan şeyler.. işte onların sisteminin bir hastalığıdır. Vücudunuzda eğer akvuvar abiler tarafından müdahale edilmezse sizi maymuna çevirecek bir pislik olup olmadıığına karar veren bir mekanizma bulunur. Bu sayede hayatta kalırız. O mekanizma işte alerjik bünyelerde biraz dangalakça işler. Öyle adamdan saymayacağınız ıvır zıvırlar için de ikaz üretir bu mekanizma. Tırsaktır yani biraz, sizin anlayacağınız. Bir örnekle açıklayalım. Mesela osuruk kokusu... Yok bu örnekle açıklamayalım, ayıp olacak gibi hissettim. Mesela papatya kokusu (zuhaha, metan gazından sonra pek komik oldu şimdi bu zavallı çiçek) var ortamda. Eğer beğenmiyorsanız bu kokuyu, çiçeği koparır atarsınız ve hatta belki yakarsınız. Ama işi savunma sisteminize bırakırsanız, o çiçeğin kokuya neden olan havada uçuşan ıvır zıvırlarının sanki içinizde nükleer patlamaya neden olacağını sanar ve akciğerlerinizi kapatma kararı verebilir. Aman örnek vermekten sıkıldım. Boşverin, bozuk bir bünye var elimizde işte.
Alerjik olduğunuzda herşeye alerjik olmazsınız. O hastalığımızın genel adı. "Alerji oldum, toplantıya katılamayacağım" zırvası yemez arkadaşlar. Ota boka, o da bi yerinize kaçarsa alerjik tepki verirsiniz. Aksi durumda bişeycik olmaz. Örnekleriyle açıklayacağım.
Birşeye ya da birşeylere alerjik oluruz arkadaşlar. Bu birşeyler pek karışıktır. Muz, kedi, buğday, lateks, akar ve benzeri şeyler örnek olarak verilebilir. Bu alerji üreten nesnelerde öyle kesin bir sınır yoktur ama içine de
patron ya da ne bileyim
öğretmen girmez işin açıkçası. Çok ilginç şeylere alerji duyabilirsiniz. Mesela en son duyduğum şey sperm alerjisi ki vay bu sendroma yakalanmışların haline.
Neyse genelden biraz özele geçecek olursak benim alerji gündemim kedi, köpek, çimen ve ev tozu akarından oluşuyor.
Burada tekrar bilgi vermek gerekirse alerjenlerin ne olduğuna bağlı olarak mevsimsel alerjiniz olabilir ya da tüm sene boyunca çekebilirsiniz bu derdi. Ondan sonra, bir yanlış algıyı da düzelteyim, bitkiler, polenler ve benzeri şeylerin de alerjik tepki verilen zamanları vardır. Ağaca alerjiniz olmaz, çama ya da çınara alerjiniz olur ve bunların tozlaşma ( bitkilerin azıp sevişmesi olayı ) zamanında çoğunlukla tepki üretirsiniz. Zamanınız bellidir yani aslında.
Kediye olan alerjim ise malesef sadece mart ayını kapsamıyor, hemen düz mantık üretmeyin. Kedi, köpek, ev tozu akarı tüm yıl boyunca çekilen şeyler. Çimen mevsimsel alerji. Çimenin de belli bir tipi vardır herhalde beni bozan ama o kadar paranoyak olmadım hiç. Zaten varolan düzeyim birçok arkadaşım tarafından aşırı olarak nitelendiriliyor.
Bu alerjenler farklı şekilde ulaşabilir sizin bünyenize. Burnunuza, ağzınıza kaçar(solunum yolu), elinize, yüzünüze bulaşır(deri yolu), kıçınıza kaçar( ee oo, neyse geçelim..)
Alerjinin düzeyi var, bunun nasıl belirlendiği var bir de. Endirekt dedikleri kan testi var, bir de deri prick(emin değilim böyle yazıldığından) testi var. Kan testinde kan örneği alıyorlar. Önce mono denilen test yapılıyor. Bu testte genel alerjik tepki düzeyiniz (IgE değeriniz) belli bir değerin üzerinde ise stereo teste tabi tutuluyor kanınız ve şuna buna ve ona maruz kalırsanız iflahınız şaşar diyorlar. İflahınızın şaşma düzeyleri var ama bu çok değişken olabilir çünkü değerlendirme skalası test yapan cihaza falan bağlı. Bırakın doktorunuz değerlendirsin. Ya da değerleri alttaki sınır açıklamaları ile birlikte okuyun, siz de anlarsınız. Mesela bende yapılan testin 0-50, 50-100, gibi aralıkları vardı. Kedi alerjeninin karşısında 343> gibi birşey yazıyordu. Deri testi de işte deliyorlar derinizi, alerjenin bir örneğini o deliğe damlatıyorlar, bekliyorlar ve derinizin verdiği tepkiyi(oluşan kızarıklığın çapı) ölçüyorlar.
Kedi köpek ve çimen için yapılacak pek birşey yok çözüm olarak. Korunma yöntemi
sakınma.
Kedisi olan biri ile beraber yaşamayı falan düşünmeyeceksin işte. Gülmeyin, Hacettepe erişkin alerji bölümünü kuran adam söyledi bu cümleyi bana. Ev tozu akarları ise ayrı bir paragrafı hak ediyor bu konuda. Bak, hemen alttaki...
Mayt, mite, ya da ev tozu akarına bir bakalım. Mite bu mahlukların ingilizce adı. Mayt da özenti Türkçeleştirmesi. Akar işte. Bunlar hayvan oğlu hayvanlar. Yani hayvan bunlar. Ev içi kumaşlarda(yani mobilya konfeksiyonunda) yaşıyorlar genelde. Nedir bu: halı, koltuk, yatak, yatak çarşafı, yorgan, yastık vb. Peki neden burada yaşıyorlar... Çünkü bizim vücudumuzdan kopan döküntüler onların yiyecekleri. Deri döküntülerimiz mesela... Tamam burası biraz yukarıdaki osuruk gibi oldu ama biraz daha iğrençleşmem gerekiyor bilim adına... Bu elemanların bizim tepkimizi çeken(alerjik olduğumuz) kısmı feçesleri(sıçtıkları bokları yani) Kibarca
akar tersi diyecektim ama kibar biri değilim ki ben :) Çözüm: Temizlik. Yatak çamaşırlarınızı sık değiştireceksiniz. Yıkarken 50 derecenin üzerinde yıkayacaksınız. Evde halı kilim gibi kumaşımsıları an aza indireceksiniz. Mesela benim yatak odamda yer örtüsü niyetine hiç birşey yoktur. Mobilyalarınız hafif ve mümkünse tekerlekli olacak ki kolay temizlenebilsin arkası, altı. Dolaplarınız kapalı kapaklı olacak ki az toz birikimi olsun. Temizlik için o uzay çağı teknolojili süper aletlere bol para bayılmaya gerek yok. Sık süpürün, silin, yeter. Yani bana yetiyor.
Çoğunlukla benim yaşadığım alerjik durumlar solunum ile ilgili. Verdiğim tepkiler de solunumla ilgili oluyor. Kedi alerjim tetiklendiğinde nefes alamıyorum mesela. Akciğerlerimin normal boyutunun çok ama çok altına indiğini, ya da öyle imiş gibi davrandığını hissediyorum. Nefes alamıyorum, boğuluyorum yani. Buradan geleceğim yer şu: Solunumu güçleştiren, kalitesini bozan herşeyden uzak duracaksınız. Sigara, deodorant, iyi havalandırılmamış ortam, nem, kötü bakıldığından faydasından çok zararı olan havalandırma sistemleri(klima hastalığından klima bakterilerinden bahsetmiyorum, o bambaşka bir konu), kokulu temizlik malzemeleri, falan filan... hep düşman. Tekrar söylüyorum kendi kendime, kızım sen anla: Sigara alerjisi yok evet(belki de vardır, bilmiyorum), ama sigara dumanı soluduğumuz havanın içine sıçıyor, ciğerin(içmeyen ciğer, evet) işini yapmasını zorlaştırıyor iyice.
Tedavi? İlaç kullanıyoruz ama o ilaçlar tedavi için değil. Onlar bizim alerjik tepkilerimizi baskılıyor sadece, yanlış anlaşılmasın. Bilinen tedaviler arasında aşı tedavisi var. Desansibilitasyon(Duyarsızlaştırma) tedavisi bu aşı tedavisi denilen şey. Pek meşakkatli. Uygun olan ya da olmayan durumlar var, önermedikleri için yaptırmadım. Panik atak tedavisine benzer bir tedavi metodu var(ki bu literatürde yer almış bir tedavi değil sanırım daha) neyse...
Kedileri konuşabilirdik daha bolca. Biraz daha özel bir şekilde kendi alerji yaşamımı didikleyebilirdik. Ama yeter sanırım bu kadarlık. Zaten iyice uzamış yazı.