21 Ekim 2009 Çarşamba

Mutluluk ve Hırs ya da Başarı

Bir süredir sözlere bakmıyorduk, uğrayalım bakalım:

mutluluk -ğu
isim

Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (I), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik:
"Hele bir de birkaç sünger bulabilse artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı."- Halikarnas Balıkçısı.

hırs
isim Arapça §ir¹

1 . Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku:
"Para hırsı. Şöhret hırsı."- .
2 . Öfke, kızgınlık:
"Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım."- H. C. Yalçın.

başarı
isim

Başarma işi, muvaffakiyet:
"Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı."- H. E. Adıvar.


Konu karışık değil. Mutluluğu küçük şeylerde arayanların durumu ile kocaman şeylere endeksleyenlerin durumunu düşündüm. Hangisi tercih edilmeli. Neyle mutlu olmalı insan. Hırsla saldıran, hedeflerini yüksek tutan belki zorlanır, mutluluğa erişmesi uzun sürer. Ama küçük şeylere tamah edenlerin de tadı tuzu olmaz pek. Çiçek böcek, orman ne güzel tadında gezer. Hangisi iyi acaba, ya da iyisi var mı. Biri başarıyı hedef koymaz, hatta başarısız bile olur. Ötekisi başarılı olmak zorundadır, başarıya mahkumdur. Birisi sıkıcılık balçığında iken, ötekisi ayazı bol uçurumdadır.

Yoksa mutluluğu çok kurcalamamak mı lazımdır. Sebepsiz oluvermek mi gerekir, mümkün müdür.

Bi de; çekirdek gönüle iyi gelmiyormuş. Çok çitlememek gerekirmiş.

17 Ekim 2009 Cumartesi

Bi bildiği vardır

Akşam konuşuyorduk, kendimdeki bir kaçış noktasını farkettim. Orada da söyledim, buraya da alınması iyi olur diye düşündüm. Konumuz; "Bi bildiği vardır"

Kaçış dediğime bakmayın, aslında akıl sağlığını, ya da içsel bütünlüğünü korumak için kullanılabilecek bir köprüden önce son çıkış bu. Aslında çoğumuz yapıyoruz da, adını koymuyoruz herhalde. Yakınlarımızdakilerin şaşırdığımız davranışlarına, ağırımıza giden cümlelerine, beklemediğimiz hareketlerine ve bunun gibi kalakaldığımız şeylere karşı önerdiğim bir çözümdür bu cümle. Onların her bir hal, durum için 'bi bildikleri vardır' illa ki.

Eşya(şeyler) onları üretene aittir diye düşündüm şu anda. Üreten de olası sonuçların sorumluluğuna sahip olmalıdır. Ve yine bu gerekçe ile de, 'niye' sorusunun muhatabı siz olmamalısınız. Bir tavır, hareket vb. varsa ortada, buna maruz kalan olarak neden ki diye düşünmek yerine sahibine bırakınız 'bir bildiği vardır' diyerek.

Bu, evet, biraz bireyselleşme, etraftan(taraflardan) soyutlanma gibi görülebilir belki ama zaten neremiz doğru ki.

7 Ekim 2009 Çarşamba

Bin Yılın Kahvaltısı

Gel bakalım günlük, milletin ağır yazı sevmediğini bilmemize rağmen yazdık bir tane daha, yine az yorum aldık. Duramıyoruz, ne yapalım. Gel bunun üzerine en iyisi hafif bir yazı yazalım.

Sanırım otuzyedibin yıldır ilk kez evde kahvaltı yaptım bu sabah. Anam o nasıl kahvaltıdır. Mis mis. Hastalanmamaya çalışıyorum ve fakat bünyede grip bürüsü yüksek konsantrasyonda gezinmekte ya, dün akşam markette yeşilliklere saldırdım afedersin. Maydanoz, roka ve kuzu kulağı olduğuna inandığım bir başka ottan birer demet aldım. Bir de yeşil sivri biber aldım. Bir de kırmızı domates aldım ama onun grip vitamini bağlamında konumuzla alakası yok. Akşam zaten onlardan bolca gevmiştim. Sabah da Gökhan'ın önerisi ile bu otlardan azar azar yıkayıp tavada öldürdüm ve üzerlerine bir adet yımbırta kırdım. Gökhan sağol, acayip birşey oldu. Bunun yanına bir dilim beyaz peynir kestim. Bak günlük, eğer düşünürsen bu bile incelenecek şeylere gebe. Pıçağu öyle bir açıyla batırdım ki direk çekebildim yukarı doğru. Peynir kalıbı kabına sürtünmeden, kanırmadan çıktı. Çok süperim, hatırlatırım. Yalnız sivri biber konusunda süper miyim, emin değilim. Anlatayım, sen söyle. Yıkadığım dört adet biberin birini daha tabağın hazırlanması bitmeden yuttum ki, arkasından domatesi doğramaya bir hız vermem, ilk dilimi de biberin akabinde bünyaya sokuşturmam gerekti. Yani demem o ki ecayip acı idi şerefsiz. Du bakayım başka ne yedim, bir klasik vardı sofrada tabii ki, köy ekmeği. Ha bi de tek kişilik kahvaltılık çay demlemeyi daha iyi beceriyorum. 4 çay bardağı için yeter dem çıktı, temizlerken de anca bi yarım bardaklık dem israfı oldu. Bir çorba kaşığı çaydan.

Heneemm, yeşil zeytin ezmesini unutuyordum. O da vardı misafir.

Haydi bakalım, Boğaz sınıfına.