6 Nisan 2010 Salı

İlksel Algoritma

İlkel değil, ilksel. TDK "başlangıçta bulunan, başlangıcı belirleyen" diyor ilksel için. Yazının konusu olan özel anlamı ise şöyle verilebilir sanırım: "zamandaş olduğumuz ama üretim kuvvetleri ve ilişkileri bakımından insan tarihinin çocukluk günlerini andıran toplumlar".

Haziran 2009 Atlas dergisinde "Hadzabe"leri anlatan bir makale var. Diyor ki:

Yaklaşık 10 bin yıl öncesini insanın ilk büyük devrimi yaptığı tarih olarak kabul edebiliriz. Göçebe yaşamı terk ettiği, tarıma geçtiği devrim... Avcı derleyici toplumdan çıkıp, hayvanları evcilleştirdiği, tohumu ektiği devir. Bu tarihe kadar belki bir milyon, belki iki milyon yıl yalnızca avlanarak, yabani yemiş ve kök derleyerek yaşadı. ... İşte Hadzabeler, insanın başlangıcındaki gibi yaşayan, dünya üzerinde sayıları çok azalmış topluluklardan biri. En önemlilerinden biri... Hala ilksel kalmaya kararlı bir şekilde yaşıyorlar.

Makalede Hadzabelerin nasıl hala avcı-derleyici yaşadıklarına dair uzun açıklamalar, örnekler, fotoğraflar ve daha birçok şey var. Yazar onlarla birlikte yaşamış bir süre, rehber/çevirmenler aracılığı ile konuşmuş, bir anlamda mülakatlar yapmış.

Şu anda kafamızda beliriveren anlamıyla ilkel değil, ilksel olduklarına dair çok önemli ipuçları var sorulan sorulara alınan cevaplarda. Mesela "başlangıçta ne vardı" sorusu var. Anlatıla anlatıla, ağızdan ağıza taşınan öğretilerine göre dört büyük çağ yaşanmış. Her çağın insanı aslında tür olarak bile farklı farklıymış. Her çağın insanını, dünyasını, ateş yakıp yakamadığını, yakabiliyor ise bunu nasıl yaptığını anlatmış ailenin avcı babası yazara.

Neyse, Hadzabeler eşitlikçi ilksel toplumlara bir örnek. Tüm obada paylaşmaya dayalı bir ekonomi. Toplanan ve avlananlar paylaşılıyor. Günlük yaşanıyor, depolama yapılmıyor. Hiyerarşi yok. Mahkeme ve cezalandırma sistemi yok. Tek eşlilik var. Eş seçmede kadın ve erkek eşit (bunun ritüelleri anlatılıyor makalede) ve anne ve baba müdahalesi çok az seviyede.

Tanıdık okur farkedecektir, olay bu değil, bu giriş. Geliştirmeden sonuca gelelim:

- Seni seviyorum, nasıl söylenir Hadzabe dilinde?
- !Şianti not.
İlk sözcüğün başında bir klik sesi çıkartmıştı Gulumbi. Sonra "Kadın ne karşılık verir" diye sordum.
- Nubeya o !çieya.
Ne anlama geldiğini sordum tercümana, "Ben seni kabul ediyorum" demek olduğunu öğrendim.
- Sonra?
- Maesana!
Bu da, öyleyse gidelim anlamına gelirmiş. Birlikte kızın ailesine gitmek için söylenirmiş.
- Ya kabul etmezse, o zaman ne der kız?
- Aku dat atmahat!
Kabul etmiyorum anlamına gelirmiş. Bundan sonra, yine sorum üzerine öğreniyorum ki erkek arzusunu ve aşkını tekrarlar, ısrar edermiş, kız da naz yaparmış.

Ne diyoruz hep, kadın seçer, kabul eder ya da etmez. Biri seviyorum der, öbürü kabul ediyorum der (ya da etmiyorum der).

Hayat böyle, en başta da, şimdi de.

Ah erkek ah, ilkel değilse de, maymun işte.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

ahah..
korkutucu işte..
konu.. demiştim sana..

bak yorum da olmamış..
gerçi bana da gelen giden kalmadı geçti bizim altın yıllarımız..

bir yenilik bulmak gerek..
blogcu olarak..=)

insan olarak da birer yenilik bulmak gerek anacım..
buraya wink yazsam güler yüz olur mu ki.. en göz kırpanından..

hayır bi de ben.. devir sizin devirken nası olup da senin kendini kuruttuğunu bi anlasam..
oysa tam elimi sallasam ellisi deme dönemi ve yaşı ve cinsiyetindesin ama ne bileyim mem havuzu mudurrr.. neyin nesidir..

hadi bakalım hafta sonunu iyi değerlendir..
maymun olma..
"rüzgar ol yelken ol.." sen ol..
rasyonel ol..

sevgiyle..

atalet..

Şarküteri dedi ki...

Spermin yumurtaya girişini düşünürüm hep. Milyonlarcası geliyor, ilk ve eli yüzü en düzgününü seçiyor. Sonra da "kabul etmiyorum" diyor kibarca diğerlerine. Yani seçim yapan birim dişi. Erkek "ya tutarsa" diyerek muhtelif cephelere asker gönderiyor anca.

Erkeğin sevgisini ilan etmesinin karşılığı, o şarkıda olduğu gibi "ben de seni sevgiliiiiim" şeklinde olmuyor. Bu üzücüymüş.

-Seni seviyorum
-Kabul ediyorum. Ama herhangi bir karşı sevmeyi garanti edemem, kız evi naz evi.

Hadzabelerden umudu kesiyorum ben hocam. Aborjinlerde durum nasılmış?

Çağlar dedi ki...

* Atalet:
harbiden gelen giden pek az. nitelik önemli desek, gelen nitelikli yorumları öpüp başımızın üstüne koysak da nicelikle de tatmin olmak isteyen varlıklarız, bilemiyorum nasıl olacak bu iş.
aynı zamanda bi anlatsana nasıl devir benim/bizim devrimiz oluyormuş. yükselen hangi tren(d)i yakalamış binmişiz de haberimiz yok. (şair burada iltifat ve pohpohlama beklemektedir)
çok afedersin kıç, kuyruk vb. ne varsa sallıyorum, yok anacım :D

* Yec:
vay anasına, asker paşa gelmiş yorum bile yapmış. bu bizim için çok ciddi bir olaydır, ihya olduk.
Aborjinler... okuyorum dergileri, birikmiş ciddi sayıda dergi var, sanırım bulurum onlarla ilgili de birşeyler, haber veririm :)

Sedencik dedi ki...

marduk algımıza değilde bize çarpacaksa çok vakit kalmış olamaz...
o zaman hepimiz hadzabelere katılacağız...
yok bu saçma oldu...
elimizdeki var olan malzemeyle adam gibi yerler yapamazken...
sazdan çamurdan daldan hiçbirşey yapamayız...
demekki doğal seleksiyona uğrayaciizz...
ve dünya hadzabelere kalacak:)
erkeklerin altın çağıydı ilkçağlar ...
eh napalım kıymetini bilemediniz :))
sağlıcakla....

Adsız dedi ki...

Çağlar ben alperin çocukluk arkadaşıyım gözen ona ulaşmam lasım ltf bana yardımcı ol...G.kutlu48@hotmail.com face den de bu adresle bulabilirsinis..rica edicem sana