30 Aralık 2009 Çarşamba

Hayat Zararlısı ile Dönemsel Biyolojik Mücadele veyahut Ruhu Nadasa Bırakmak

İki parçalı başlığa en az iki karakter tahlili ya da belki iki durum tespiti gerekir. Bakalım bizden kaç tane çıkacak.

Birinci oyuncumuz sıkma nar suyunun her nasılsa sürekli bardağın dışına bulaştığını bildiğinden, garson bembeyaz masa örtüsüne bardağı bırakmasından hemen önce, onu uyararak örtü ile bardağın arasına yine bembeyaz kağıt peçeteyi sıkıştırıverdi.
Yemek yendi, bardak gitti. Peçete bu sefer temiz kalmıştı, hayret, anlaşılan meyve suyu bu sefer tamamiyle bardağın içine konmuştu.
Oyuncu şerbetli tatlısının şerbetinin duru olduğunu farketti, daha hiç bir lokma almadan ilk sahnenin kahramanı peşeteyi çapraz dörde katlamış iken tatlı tabağı ile kendisi arasına koydu.
Tabak niye o kadar uzaktaymış ki diye ahkam kesecek okuyucu, tatlının karşıdaki ile paylaşılıyor olması ihtimalini düşünsün lütfen.
Tatlı iki ağızda lokma lokma tükendi. En az onyedi tane olan lokmaların sonuncusu oyuncumuza kaldı. O son lokma, üzerinde yolcusu olan tek şerbet damlasını yolda bırakmayı tercih edince kayıt ve zaman ve görüntü bir anlığına dondu. Ve sonra devam etti. Yolcu eğik yollu bir düşüş yaşadı ve kendisini dörde katlanmış peçetenin üçgen görünümlü sıcak kucağında buldu.
Oyuncu, son lokma ağzında, bu hale baktı ve günün en mutlu anı diye kaydetti ve buna kendi de şaşırdı.

İkinci oyuncumuz da sıkma nar suyunun sıkıntısını bilecek kadar rolünün bilincindeydi. Ama o oturmadı, peçete de istemedi. İki buçuk kişi için üç kap yemeği iki dakikada sipariş etti. Üç kalem eski borç ödedi, iki tespit yaptı. Kendine çok hakim, başarılı ve ikna ediciydi. Tespitleri şaşırtıcıydı ve aslında hayata -ya da belki bu sahneye- optimizasyon problemi olarak baktığını gösteriyordu. Bu, oyuncunun biyografisi eksik olduğu için doğrulanamadı fakat hedefin şaşkın iltifatları çoktan toplanmış, eve götürülüyordu.

Bu noktada oyuncular ayrılmış, perde inmiş oldu.

Gece geç oldu, diğer tespitler de bize kaldı.

4 yorum:

sedencik dedi ki...

hep yeniden açılmak üzere insin tabi perde :)
4 yada 5 kişiyle oynanan...
hiç diyalog yazılmadan güzel tiyatro oyunu olurmuş aslında...
sonuçta hayatta bu yakalanan anlar ve toplamları :)
doğru tiyatro...
bakarken görenlerden çıkıyor her zaman :)
sevgili Çağlar...
sağlıklı,mutlu...
dileklerinizin gerçekleştiği çok güzel bir yıl diliyorum...
sevgi ve sağlıkla...
mutlu yıllar...

hayatgibi dedi ki...

yeni yılın kutlu olsun..

Adsız dedi ki...

bir tanesini sen olarak kabul ettim =9..

perdeler iner çıkar..
nar suyu en olmadık yer ve zamanda dökülmeye devam eder..
önlemler hayata karşı işlemez.. saçma sapan lekelere karşı işler..
ben de gıcık olurum =)

atalet..
sevgiyle yeni yılını kutlar.. =)

feanluvien dedi ki...

hayat bir standardizasyon problemiydi oysa.

normal şartlar altında tespitler, objektif zincirlerini kırıyor lakin subjektif tasmasından kurtulamıyordu.

zaman göstergelerinin farkedilememiş bir hatadan dolayı bireyleri yanıltmaya devam etmesi buna sebepti.

ve herkes kendi dünyasında mahpus, döndü dolaştı.

gece karanlık, karanlık soğuk. ve diğer herşey bunun dışında.