5 Mayıs 2010 Çarşamba

Taze Acı Biber

Çok incelemedim netten. Kendi kayıtlarımda olduğu kadar anlatıyorum, yanlış ve eksik de olabilir.

Kolay erişebileceğimiz market, manav, pazar gibi ortamlarda bunların temel iki çeşidi var. Ben bunların birincisine çarliston, ikincisine sivri diyorum. Ha bu isimlerle çağırınca gelmiyor ikisi de, belki yanlıştır, bilemem.

Bana hep çarliston biraz kişiliksiz gibi gelmiştir, affetsin. Daha büyükçe, şişmanca ve daha açık renkte olandır. Acısına da rastlamadım. Hani yasak savar gibi, var da bir işe yaradığı yok havasında biberdir. Gıcır gucur, katır kutur sesler çıkarır. Rengi açık yeşildir, sarıya bile çalar desem, yine de kadınların o sınırsız renk skalasının yanından bile geçemem. Diğerine göre daha kolay, çabuk çürür gibime gelmekte. (Ne kadar çok aşağıladım yahu meredi) İçinde olması beklenen bazı bölgeler yoktur, ya da olmayabilir diyelim. Çekirdekleri bariz bir şekilde eksiktir. (Üf ağır konuştum, kısır diyorum bibere direk) Varolan çekirdekler de sap kısmına yakındır. Not düşeyim, hiç çekirdeği olmayanına da rastladım. Dikkat ettiniz mi tadı ile ilgili ne olmadığını söyledim sadece, acı değil diye. Peki sorarım size, acı değilse nedir, ben bilmiyorum. Kişiksizlik tadında da var. Sulu diyebilirim, anca o kadar. Bunca yerden yere vurduğuma bakmayın, severim kendisini. Sonuçta ağzı var dili yok, etliye sütlüye karışmaz bir varlık.

Gelelim başlıkta da adı anılan, ayın karanlık yüzü, terazinin her anlamda ağır basan tarafındaki kardeşi, sivri bibere. Serttir kişilik olarak, sağlamı sağlamdır. Eğilip bükülmez. Fittir, incedir ve koyu renk bir tene sahiptir. Koyu yeşil tabii ki. Çarlistona nazire yaparcasına, bunun da acı olmayanı az ve zor bulunur. Ya da beni sürekli, bu yaşıma kadar yemiş olabilir pazarcılar "abi tek tük çıkar acı" diyerek, bilemiyorum. Bunun yaşlılığı çekilmez, pörsür. Atılmaz, satılmaz, kesilmez. Bıçağa gelmez, ısırmaya gelmez. Kayış gibi birşey olur. O vakte bırakmamak, diriliğinden faydalanmak lazım. Sivri biberi yemeye ucundan başlarım, sapından değil. Boyut olarak ilk yarısında çekirdek olmayacağının garantisini veririm size. O noktadan sonra da giderek artan bir konsantrasyon ile çekirdekler ve çekirdekleri tutan o odunsu, lifsi doku başlar içinde, ortada. Bilmemiz ve en çok dikkat etmemiz gereken özelliği de sapına yaklaştıkça acısının artmasıdır. Yo dostum yoo, bazen karşına öyle sivriler çıkar ki, son üçte birlik kısmı yememelisin. Herkesin bir özeli vardır, kol mesafesi, girmemek lazım. Şimdi dikkat, sapa en yakın yerdeki eti 5 acı ise, o çekirdeklerin tutunduğu lifli doku en az 20 acıdır, uyarayım. Hiçbiriniz orayı yemeyi denememişti değil mi. Kesersiniz dikine bıçakla, sonra da gereksiz diye söküp atarsınız çekirdeklerle birlikte orayı. İşte hayatta ne kadar çok şeyi değersiz görüp fırlatıp atıyorsunuz bir kenara. Acı ama gururlu biber içleri hep arkanızdan ağlıyorlar.

Şaka bir yana, bu sabah saat 06 civarı yeni bir bilgiye ulaştım bu mevsimsel alerjim ile ilgili. Taze biberin acısı iyi geliyor. Dandik bir yerde okudum, kaydetmeden de kapattım ama işte yine olasılık tanrıları, dolapta çarliston bile değil, bildiğin taze acı biber vardı. Denedim ve belki bana zihnimin bir oyunudur, bilemem ama faydasını görmüş bir durumdayım. Astım belirtilerine, gözdeki ve burundaki tüm belirtilere iyi geldi. Yaklaşık iki saattir bir doz taze acı biberi(sivri) ucundan sapına doğru (ama lütfen özen gösterelim; oral yolla) düşük konsantrasyonda tüketmekteyim. Umarım uzun salınımlıdır, etkisi kalıcı olur. Ne kadar acı, o kadar faydalı. Bir yerinin acısını unutmak için başka yerini acıtmak gibi.

Not: Şimdi aklınıza hemen süs biberi, cimbiber, jalapeno, habanero ne bileyim dolmalık falan gelecek. Lütfen gelsin. Getirin gelenleri, yorum yazın, birşeyler söyleyin. Kafayı yiyeceğim bu alerji yüzünden.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

BAŞIM AĞRIYODU DESEN ANLARDIM..
AMA..

BU ANCAK REVÜLSİF TEDAVİ OLUR CAAANIM =)..

ATALET

.. dedi ki...

allaallaaa.. enteresan!
kırmızı pul biber de işe yarar mı ki? ama niyeyse sivri biber daha esaslı geldi bana da.

Çağlar dedi ki...

* Atalet:
Bilmiyorum ne tadavisi olduğunu da, bunun da pek yaramadığını farkettim. Bir yazılıkmış demek saltanatı biberin.

* Bacım:
Pul biber denemedim. Bilmem ki.

Sedencik dedi ki...

dr.una bir sorsan k.boynuzuna özel bir alerjin olup olmadığını...
eğer yoksa bunun suyunu deneyebilirsin...
biberle pek alakası olmadı ama zaten biberin bu özelliğinide bilmiyordum :)
geçmiş olsun...
sağlıcakla...

Şımarık Peri dedi ki...

acı sivri biber daha da kötüleştirir gibi geldi durumu.. umarım iyi gelir..

Çağlar dedi ki...

* Seden:
Hee, sormama gerek yok ki. Biliyorum ben keçiboynuzuna alerjim olmadığını. Zira pekmezini içerim, kendisini yerim, birşeycik olmaz.
Benden de daha kötü durumda alerjik bir arkadaşım var, onunla konuştuk daha dün bu işi. 7 dakika kaynatıp suyunu içiyormuşuz. Ama en çok 3 gün buzdolabında saklanabiliyormuş. Biliyorum yani evet. Bakacağım o işe ben.

* Peri:
İyi geliyor gibi görünmekte ama sadece kendi başına olmadı. Dünden itibaren ilaca başlamak zorunda kaldım. Kısmet.

Sedencik dedi ki...

zaten tüketiyorsan sorun yoktur o zaman...
2 s.bardağı su kaynadığında 6-7 adet k.boyn.nu ...
bıçak kullanmadan elimizle birkaç parçaya bölüyoruz ve 5-6 dak.
kaynatıp...
suyunu ılınınca süzüyoruz...
ve ılık olarak kahvaltı arasında ve öğlen içiyoruz...
biliyorum tarif vermekte felaketim:)
tekrar geçmiş olsun...
sağlıcakla...