14 Mayıs 2010 Cuma

Uçmayan Güvercinler

Sürekli karşıma çıkmaktalar çeşitli vesilelerle ama anca bu güne yazı konusu olabildiler.

Aslında kuşlarla ve hatta güvercinlerle münasebetim eskiye dayanıyor. Bir ara buralardan da ulaşılabilen(belki hala link vardır) bir fotoğraf albümünde kuşlar teması vardı. O konuda özellikle güvercinler konu mankenim idiler. Yazı konusu da oldular aslında. Hayatımda ilk ve tek kez babası olduğum aile bir güvercin ailesi idi. İşte neyse, bugün farklı bir algı boyutunda karşıma çıktılar.

Uçmuyor bunlar. Böyle tavuk gibi, yeri didikliyorlar. Hepsi ama. Özellikle yağmur sonrası, yağmur tohumları, polenleri vb. yere indirdiğinde oluyor bu. Bi seviniyorlar ki sormayın. Hepsi kafa sallamakta, zevkten dört köşe ortalıkta o köşe senin bu köşe benim dolaşmaktalar. Ama nasıl sevinçliler, etraflarının farkında değiller. Biliyorum, diyorlar ki "aa ne kadar harika, benim için yağmur yağmış, işte bak tohumlar var burada, sırf ben yiyeyim diye, bu bir işaret olmalı. Amaan asfaltta olsalar da önemi yok ki. Ben asfalta çıkayım, yiyeyim onları. Çünkü o tohumların oraya inmiş olmalarının bir manası olmalı. Asfalt da olsa, arabalar da geçse, tohum işte, ben bundan bir anlam çıkarmalıyım."

Yanlış şekerim. Tamam, sen tohumları, otları yemekten keyif alıyor olabilirsin, doğan gereği o yerdeki şeylere istek duyuyor olabilirsin, senin ihtiyacın da olabilir onlar. Ama işte yağmurun senin için yağdığını, o yağmurun o şeyleri yere -sırf- senin için indirdiğini düşünmen yanlış. Öyle olduğu için oluyor sadece. Yağmur yağarken seni düşünmüyor. Tohumlar ağaçlardan kopup yere inerken seni gözetmiyorlar. Sen etrafında olup bitenlerden anlamsızca, safça, hatta salakça gereksiz manalar çıkarıyor, kendine yontuyorsun. Yapma böyle. Yiyeceksen ye, ne yapacaksan yap ama öyle havalara girme. Kimse senin için, sen istiyorsun diye, sen iyi ol diye birşey yapmıyor. Sadece, öyle olduğu, doğanın kuralları o şekilde işlediği için oluyor. Sen öyle aklı bir karış havada(ki o havadaki akla da kuş beyinli diyerek boyut bilgisi eklenmişliği çoktur) hem de uçma yetin varken uçmadan gezinirsen ezilirsin. Herkes rolünü oynar, yolda da araç olur, ezer. İşi bu. Sen aklı bir karış havada, mutlu mutlu kendin için yere indirildiğini sandığın tohumları yerken ezilen güvercin olursun. Uç arkadaşım, o kabiliyetin var senin.
Uç.
Yoksa ezilirsin.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

di mi..
e tamam o zaman..
uçalım..

atalet

.. dedi ki...

8)))) bi güldürdün beni.
o kadar katılıyorum ki sana.
saf salak bunlar.
şimdi bizim balkonda 2 yavru var.
gün be gün büyümelerini izliyorum.
oturma modundan, ayakta ekleme moduna geçtiler şimdilerde.
büyüyüp salak olacaklar 8)

.. dedi ki...

ekleme değil bekleme olacaktı tabi o mod 8)

basak dedi ki...

N'oldu kaza mı yaptın çağlar? Geçmiş olsun...

Çağlar dedi ki...

* Atalet:
Sen hiç bi kuşa uç dedin mi. İkna edebildin mi. Hatta bırak iknayı, kendini dinletebildin mi. Uçanla uçulur. Uçamayanın kanadından tutup götürsen, yine düşecek. Uçmuyor.

* Bacım:
Hatırlıyorasunuzdur, benim de eski evin balkonunu istila etmişlerdi. Aylarca kalmışlardı. Askere giderken anca temizlemiştim orayı.

* Başak:
Yok yok, kaza yapmadım, ezmedim hiçbirini. Ama teşekkür ederim geçmiş olsun dileğin için.

Şımarık Peri dedi ki...

ben bu metni üstüme alındım.. ya da şöyle: güvercinler esas alınarak bilcümle insanlara mı nasihatte bulunulmuş acep :) hani "herşeyi üstüne alınma, sana özel değil" derken, acaba okuyucuya mı gönderme yapılmış? ben öyle anladım şahsen.. :)

Çağlar dedi ki...

* Peri:
Efendim, doğrudur. Bizim yazıların öyle genel bir tarzı vardır evet. Yazabiliyor iken o tip oyuncukları pek yapardık.
Şimdi de bu yazıda var biraz o rayihadan. Ha hepimize mi taş atıyorsun derseniz, yok. Yazının muhatabı öyle çok kalabalık değil. Kendime diyorum biraz. ;)

Sedencik dedi ki...

peki ya ezilmezse :)
veya...
biri çöpten beslenirken öbürü taze tohumun riskini üstlenmişse :)
sağlıcakla...

Çağlar dedi ki...

* Seden:
Tabii ki, kesinlikle hesaplanan, alınan bir risk vardır beklenti nedeniyle... kuşlarda :)