17 Ekim 2009 Cumartesi

Bi bildiği vardır

Akşam konuşuyorduk, kendimdeki bir kaçış noktasını farkettim. Orada da söyledim, buraya da alınması iyi olur diye düşündüm. Konumuz; "Bi bildiği vardır"

Kaçış dediğime bakmayın, aslında akıl sağlığını, ya da içsel bütünlüğünü korumak için kullanılabilecek bir köprüden önce son çıkış bu. Aslında çoğumuz yapıyoruz da, adını koymuyoruz herhalde. Yakınlarımızdakilerin şaşırdığımız davranışlarına, ağırımıza giden cümlelerine, beklemediğimiz hareketlerine ve bunun gibi kalakaldığımız şeylere karşı önerdiğim bir çözümdür bu cümle. Onların her bir hal, durum için 'bi bildikleri vardır' illa ki.

Eşya(şeyler) onları üretene aittir diye düşündüm şu anda. Üreten de olası sonuçların sorumluluğuna sahip olmalıdır. Ve yine bu gerekçe ile de, 'niye' sorusunun muhatabı siz olmamalısınız. Bir tavır, hareket vb. varsa ortada, buna maruz kalan olarak neden ki diye düşünmek yerine sahibine bırakınız 'bir bildiği vardır' diyerek.

Bu, evet, biraz bireyselleşme, etraftan(taraflardan) soyutlanma gibi görülebilir belki ama zaten neremiz doğru ki.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

şimdii..
ben bi bildiği vardır demiyorum..
diyemiyorum..
emek var herşeyden önce..
iyi kötü az maz.. bi emekle yaşanıyor bi ilişki..
o yüzden.. umduğum yerden kırılıyorum..
bazen az bazen çok..
ve içimden densize bak diyorum..
dışımdan kararınca bi tepki vermeye çalışıyorum..
sitem değil ama sitem yok..

ha içerde nooluyo dersen..
kötü bişi oluyo..
yalnızız evet..
şööle ki..
kategorize ediyorum..
bi de aşı gibi.. dozunu az tutmaya çalışıyorum ilişkilerin..
çok muhabbet tez ayrılık getiriyo..
deneyle kanıtlandı da...

atalet..

üçtemmuz dedi ki...

hatta somut olarak bir bildiği yoktur belki de...yine de bir bildiği vardır.öyle gerekiyordur, öyle gerekiyordur.
bir aşabilsek o noktayı.

Çağlar dedi ki...

* Atalet:
Ben de tabi böyle söyleyin diye akıl vermiyorum canım. Sizli bizli ikinci tekilli falan konuştuğuma bakmayın, içimdeki boşluk konuşuyor sürekli.
Çok muhabbet tez ayrılık... katılırım. Ama öyle olduğunu bildiğim halde sırnaşmayı, sündürmeyi, koparmayı, çekiştirmeyi bırakamıyorum.

* Üçtemmuz:
Aşmıyorum ben, aşmamayı tercih ettim artık. Hatta bir süredir ediyorum. Aslında önerim noktadan uzaklaşmak hatta.

verocka dedi ki...

seninde bir bildiğin vardır elbet.

eşya ya gelince eşya üretene ait mi.. daha neler

patrona ait bunada yabancılışama mı ne diyorlar
ama ben bilmem

Çağlar dedi ki...

* Veroçka:
Üretenin sahip bile olamaması problemi. Olabilir. dert.

Gökhan Eryol dedi ki...

Yanlış bence.. "Yakınlarındakilerin" "ağırına giden" bir cümlesi, hareketi, fiiliyatı varsa, "neden"ini bilmek lazım, eğer "yakınındakine" değer veriyorsan.. Bildikten sonra sallayabilirsin, "ben de böyleyim" dersin, "beni germez" dersin, "bana ne" dersin, bu da senin kaçışın olur.. Bence...

Ama, etraftan soyutlanma ile yakınlarındakiler kavram olarak ters düşüyor birbirine..

feanluvien dedi ki...

- benim hakkımda kimse "bi bildiği vardır" demedi (kütük emrah)

- bildiklerini kendine ayırmasaydın, paylaşsaydın (en kötüsünden bloglasaydın ne bileyim twitleseydin) ben de annenle materyalist dialektik konusunda sentez'e varmaz, entellektüel birikimimi bacına uyku getiren haplar halinde sunmazdım (nuri salço)

...
sembolizm ne küsel şey lan