7 Ekim 2009 Çarşamba

Bin Yılın Kahvaltısı

Gel bakalım günlük, milletin ağır yazı sevmediğini bilmemize rağmen yazdık bir tane daha, yine az yorum aldık. Duramıyoruz, ne yapalım. Gel bunun üzerine en iyisi hafif bir yazı yazalım.

Sanırım otuzyedibin yıldır ilk kez evde kahvaltı yaptım bu sabah. Anam o nasıl kahvaltıdır. Mis mis. Hastalanmamaya çalışıyorum ve fakat bünyede grip bürüsü yüksek konsantrasyonda gezinmekte ya, dün akşam markette yeşilliklere saldırdım afedersin. Maydanoz, roka ve kuzu kulağı olduğuna inandığım bir başka ottan birer demet aldım. Bir de yeşil sivri biber aldım. Bir de kırmızı domates aldım ama onun grip vitamini bağlamında konumuzla alakası yok. Akşam zaten onlardan bolca gevmiştim. Sabah da Gökhan'ın önerisi ile bu otlardan azar azar yıkayıp tavada öldürdüm ve üzerlerine bir adet yımbırta kırdım. Gökhan sağol, acayip birşey oldu. Bunun yanına bir dilim beyaz peynir kestim. Bak günlük, eğer düşünürsen bu bile incelenecek şeylere gebe. Pıçağu öyle bir açıyla batırdım ki direk çekebildim yukarı doğru. Peynir kalıbı kabına sürtünmeden, kanırmadan çıktı. Çok süperim, hatırlatırım. Yalnız sivri biber konusunda süper miyim, emin değilim. Anlatayım, sen söyle. Yıkadığım dört adet biberin birini daha tabağın hazırlanması bitmeden yuttum ki, arkasından domatesi doğramaya bir hız vermem, ilk dilimi de biberin akabinde bünyaya sokuşturmam gerekti. Yani demem o ki ecayip acı idi şerefsiz. Du bakayım başka ne yedim, bir klasik vardı sofrada tabii ki, köy ekmeği. Ha bi de tek kişilik kahvaltılık çay demlemeyi daha iyi beceriyorum. 4 çay bardağı için yeter dem çıktı, temizlerken de anca bi yarım bardaklık dem israfı oldu. Bir çorba kaşığı çaydan.

Heneemm, yeşil zeytin ezmesini unutuyordum. O da vardı misafir.

Haydi bakalım, Boğaz sınıfına.

16 yorum:

imbir dedi ki...

bugün bişi öğrendim.kahvaltılık.adana usulüymüş. yeşil zeytinin üzerine sarımsaklı zeytin yağlı limonlu kekikli domates sosu döküp öyle yiyormuşsun.süper oluyormuş.daha denemedim ama domates,kekik,zeytin yağı ve yeşil zeytin süper dörtlü bence.hele mis gibi kekik off. vu arada biberin kokusu acayip hoşuıma gider çok canım çeker ama yemeyi sevmem. bi ben mi böyleyim acep?

Çağlar dedi ki...

* İmbir:
Domates soslu zeytin. Hımm, iyi olur gibime geldi. Hazır hazırlanmış kahvaltı gibi. Neden olmasın :)

Ha bi de günlük, eklemeyi unutmuşum yazıya, buraya yazayım:
Kahvaltı ederken de bir karar verdim. San gabriel'i kızağa çekip mevsimlik bakımını yapacağım. Çılgın denizler bizi bekler. Dolayısıyla bize anında yapıştıran sağlam bi yapıştırıcı lazım. Bilginize.

Gökhan Eryol dedi ki...

Afiyet bal şeker..

Maket yapıştırıcısı da tavsiye edebilirim, hem ucuz hem demir gibi sağlam. ama buradan olmaz, reklama girer ;)

Adsız dedi ki...

ohho salı salı sabah sabah.. acıktım
oysa ben kahve ile başlayıp sürdürenlerdenim günü..
=)

bi de domates de cvit den zengindir..
antigribaldir
biline..

sen bişi bişi ne ki ??

atalet

.. dedi ki...

delimisin yaaa.. evde kahvaltı keyfinden bu kadar uzak kalınır mı hiç?
yeşillikler gribal durum önleyicisi olarak faideli evet, ama biraz da baharat kısmına eğil derim ihtiyaç halinde. zencefil, havlıcan vs. süper oluyor.

Çağlar dedi ki...

* Gökhan:
Tamam, yarın konuşalım o zaman.

* Atalet:
KAhvaltı önemli, kahve yetmez. Ama ben de -yalan yok- sadece kahvaltı gevreği ile idare ediyor idim bir süredir. Değişiklik oldu. Domates de dişleyeceğiz, o da anlaşıldı. San gabriel, orjinali Xv. yy. Portekiz yapımı savaş gemisi olup bizim konumuz onun saharlı maketidir.

* Bacım:
Zencefil yedimdi bi ara, demekki yetmemiş :)

Saygin dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Saygin dedi ki...

Stajda bana kahvaltının önemini hatırlatan, "öyle bisküviyle olmaz sandviç al" diyen birinden Bin Yılın Kahvaltısını okumak değişik geldi tabi ki de.

Bunu "Bir Yılın Her Günü Kahvaltısı"na çevirmen dileğiyle diyorum Çağlar Abicim :)

sedencik dedi ki...

sadece pazar günleri kahvaltı yapsamda bir iki kahvaltılık bilirim :)
*beyazpeynir ve çok ince doğranmış domates bolca sızma ve kekik koyularak çatalın tersiyle ezilir...kenarları közlenmiş biberle süslenir :)
*mevsiminde hodan alınır (pembe köklerdir,yöreye göre adı değişiyor)tavada tereyağı ve az soğanla kavrulur içine yumurta kırılır :)
afiyet olsun :)
sağlıcakla...

üçtemmuz dedi ki...

devamsızlıktan sınıfta kalmış olabilirim, özür, uzun zamandır ilk geliyorum bu sayfaya. neden böyle oldu bilmiyorum diyemeyeceğim çünkü nedenini biliyorum. gerçek hayatta da internette de bir rutin ediniverdim. kaçırdıklarımın farkına bile varmıyorum. çok tuhaf bu.
biraz evvel bir yazı yazdım kendi sayfama, sayfayla konuştum günlük günlük dedim ona. :) bu sayfadaki yaıyı okuyunca gülümsedim. uzun süreli blogculuk aynı etkiyi yapmış üstümüzde.
kahvaltı süper olmuş. İzmir'e varmadan az evvel, Çiçekli Köy isminde bir köy var. Keyfimiz yerindeyse ailecek kaçıyoruz arada bir. Bana oradki kahvaltıları anımsattı senin kahvaltın.:) Spil'in eteklerinde, ahşap bir mekanda şahane ekmekler, gözlemeler, bal ve kaymaklar. Vakit öğlen ama yine de aklım o kahvaltıda kaldı.:)

verocka dedi ki...

"yeşil sivri biber aldım. Bir de kırmızı domates aldım "

okurken aklıma geldi bunların başka renkleri var mıdır ki diye.

bide günlük şeysi. )

bi şey dana vardı

dilde bazı keilemelerdeli yöersellik.
allam bu ne biçim yorum ya

gidip yorumlları okuyayımda biraz kopya bari çekmiş olayım.

sabhaları akıl yemek yerine kahvaltı.
ilginç denemeliyim

ama yinede; kart kaşar(eski demiyorum) ,pohaca ve çay... sonunda da tüttürülen bir sigara.

alam bunları yemeyipte yanında yatıyorduk dimi

hbasak dedi ki...

afiyet olsun...imbirin dediği kahvaltılığı merak ettim, adanalıyım ama bilmiyorum! araştırıcam, gönderticem kendime...adana'dan bir kahvatılık önerisi daha yapayım: "zahter" (Arapça kekik demekmiş ama, kekik dahil bir sürü baharattan yapılan toz haline getirilmiş karışma zahter diyoruz biz ve de kahvaltıda ekmeği önce zeytinyağına sonra zahtere batırıp batırıp yiyoruz).

Şarküteri dedi ki...

Yorumlarda Gökhan "maket yapıştırıcısı" deyince onu direkt otlu yumurtanın içine öneriyor sandım. Oha, dedim adamlar aşmış, lezzete lezzet katacak yeni ali-cengiz oyunları deniyorlar :)

Bi de senin mutasyona uğramış kelimelerini seviyorum hocam:

Birüs, yımbırta, pıçak, ecayip, heneem!

Ayrıca "Bi de tek kişilik kahvaltılık çay demlemeyi daha iyi beceriyorum. 4 çay bardağı..." cümlesinde bir hüzün buldum ben. Algıda seçicilik mi diyelim, algıda yalnızlık mı, algıda "ne olcak bizim halimiz lan" mı? Algıda bişeyler hocam...

hayatgibi dedi ki...

bu aralar az uğrayabiliyorum bloglara..
bahsettiğim ev karmaşasını yaşıyorum ve boğuluyorum..
tünelin ucunda bi ışık göründü ama tam çözülmediğinden anlatmayacağım daha..

ama fırsat bulduğum her an kendimi atıyorum bralara..
sevdiğim bloglara..

bi söyleyeyim dedim..

Çağlar dedi ki...

* bi önceki kendi yorumuma düzeltme:
saharlı demişim Atalet'e cevap verirken. Hasarlı demek istemiştim.

* Aslı:
Aslı'cım görüşürüz de, sen yersen anca olur o. Eğer yemezsen, yani bu anlattığın yememe halini bu şekilde sürdürürsen çok yaşamazsın :)
Ha bi de, bak birazcık aşağıda, yorumlarda Saygın var, o da Bilkent'te :P

* Saygın:
Sevgili Saygın. Sana bir klişe ile cevap vermek istiyorum, dediğimi yap, yaptığımı yapma. Ve ayrıca kahvaltıda şekerliden çok tuzlu ye.

* Seden:
İşte bu. Peynir ezmesi işini biliyordum da, hodan'da göçtüm. Duymamıştım, yalan yok. İncelemek lazım.

* Üçtemmuz:
Spil dedin içimi üşüttün. İyi hatıraları yok oranın bende. İzmir'e varmadan az beride ne var diye sorarlarsa Manisa derim, Batıkışla derim, askerlik ve acemilik derim. Daha da başka birşey demem.

* Veroçka:
Vardır onların başka renkleri. Hemen söyleyeyim, hatta daha önce de söylemiştim; mor domat var mesela. En basitinden. Sivri yeşil biberi iyicene bekletirsen kırmızı olur mesela. İster yee, ister yat ama ben de severim dildeki yöreselliği.

* Başak:
Biz de aynı şeye zahter diyoruz ve biz de aynı şekilde yiyoruz. Biz dediğim de ben ha, başkası değil. Yapıyoruz ediyoruz diye anlattığıma da bakma, yine Güveç öğretti bunu da bana. En fazla bi 5-6 senedir biliyorum yani.

* Yec:
Yok, şimdi o kadar abartmadık daha. Zira maket yapıştırıcısından sos yapıp yesek harbiden midemiz sırtımıza yapışır ki, bu -başka bir sebepten değil- sadece bir daha yemek yiyememe ihtimalinden korkutur beni :)
Mutant kelimeler; e doğrusunu herkes söylüyor, sen anladıktan sonra benim eğip bükmem güzel değil mi, ağız buruşturup ses çıkarmayı seviyorum yahu.
"Bi de, algıda yalnızlık, doğru. Algılarımda yalnızım. Başka her bakış açısında kalabalık içinde gibi görünebilirim ama algılarım yalnızsın diyor." Çift tırnak içi sadece beni tırnaklamıyor ha, ikinci, üçüncü tekil ve çoğul şahıslar da alınabilir.

* Hayatgibi:
Sağol. Sen oku, yaz. Biz oku, yaz.
Her tünelin ucunda da ışık hep vardır ayrıca.

Saygin dedi ki...

Cuma günü kahvaltıyı çikolata ve nescafe ile yapmış biri olarak (antep fıstıklıydı bu arada, şimdi bile hatırlayınca canım çekti :) )"daha çok tuzlu ye tavsiyeni dikkate alacağım, kendime not kısmına not düştüm :)