2 Haziran 2009 Salı

Fıtık İnisiyatifi

"Ohoo kardeşim senin de her bir yerin çürükmüş yahu" demeyecekseniz, size birşeyler anlatayım.
Benim tee geçen senelerden birinde yeni nesil görüntüleme teknikleri ile tespit edilmiş bir boyun fıtığı vakam vardır efendim. 2-3 farklı noktada varmış bu. Hemen şaşırmayın bi avuç yerde nasıl o kadar fıtık oluyor diye, oluyor işte. Ama ondan da öncesi var bu iskelet sistemimin arızalarının. Benim belim hep ağrır idi akşamları. Çok yorulunca, çok kaykılmış şekilde oturunca gün içinde, çok hareketsiz kalınca vb. akşam eve vardığımda gece olmazdı. Oturamaz, yayılırdım. Uyuyamaz, tepinirdim.
Geçen sene (den bir önceki sene) askerden önce el bileğimi kırdım. Sonra askerde de diz eklemimi oluşturan kemiklerden alttaki, hani kaval kemiği olan, iki bacakta da kırıldı. Kaval dediğimde anlaşılmıyor olabilir, tıp dilindeki adını söylediğimde de doktor kızıyor, o nedenle sizi gugıl ile başbaşa bırakıyorum.
Neyse işte, o kemikten iki tane oluyor insanda normalde, ben ikisini de kırmışım. Bunların hepsini birden toplayıp sonra da bel ağrılarını ekleyince asker dönüşü bir kırık-çıkıkçı, masajcı doktora gitmek farz oldu. Yanıma da aynı bel dertlerinden muzdarip bir arkadaşı yaren edip, bir başka büyüğümden aldığım öneri ve selam yükü ile bir fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezine gittim. İsmi görünce insan sanıyor ki bi girecek merkeze, öbür kapıdan yepyeni olmuş şekilde, ilik gibi yumuşayarak çıkacak. Düşünsene, hem rehabilite oluyorsun hem de merkez, üüff. Ama işte kazın ayağı öyle değil, hele benim ayağıma hiç benzemiyor.
Bir kere önce teşhis safhası. Uzun anlatmayacağım, belde de fıtık varmış anacım. Hem de bolca. Ben diyeyim 3, doktor desin 4 adet fıtık. Bu arada öğreniyorum ki bu fıtık çok piç bi hastalıkmış. Aslında hastalık piç değil de, hastalığa önerilen tedavilere göre önerene rahatça piç, totoş, götoş, allahsız falan diyebilirsiniz. Ben basitçe size toplam fıtık vakalarının en fazla yüzde 3 ila 5'inin gerçekten fıtık ameliyatına gittiğini söyleyeyim, daha fazla küfretmeyeyim, siz edin.
Diğer hakim oran içinse bu fizik tedavi süreci işliyor. Bu süreci de ben -afedersiniz- "halini köpek gibi kabullen, nasıl bozduysan öyle düzelt, en az o kadar çabaya ihtiyacın var koçum" fikrinin hastaya kabul ettirilmesi olarak tanımlarım. Yani arazımız bu, bu arazın ürettiği bazı kötü çıktılar var tutulma, spazm, ağrı vb. gibi. Bu ağrıların azaltılması için doktor nezaretinde destek uygulamaları var, ısı, ışık, masaj gibi. Bunlar acil müdahale olarak düşünülebilir bölgesel ağrıların dindirilmesi için. Esas olan vücudun güçlendirilmesi oluyormuş. Fıtık fıtıkmış ve dışarı kaçan bir fıtık pek öyle kendi başına da geri içeri tıkılmazmış. Biz hasta olarak vücudun fıtıklı bölgeyi (bu örnekte mesela bel bölgesi) korumak için tutulma/spazm refleksi geliştirmesine yer bırakmadan güçlenmeliymişsiz ki fıtığı kendi kaslarımız ile koruyabilelim. Zaten bize o uzay merkezinde yapılan uygulamalar da en fazla bilmem kaç gün yapılıyor ve o günler içinde öğrenmemiz için bazı hareketler (egzersizler) gösteriliyor idi. Öğrendiğimiz hareketleri de sürekli (hep, her zaman, geberene kadar vs.) yapmamız gerekiyor. Aslında bu egzersizler de size "sen oturduğu yerden hiç kalkmayan koca götlü koca göbekli uyuzun tekisin, normalde senin olan o kasları, eklemleri hareket ederek, gün içindeki doğal hareketlerin ile zinde tutmalısın, e madem yapamıyorsun sana bu saçma egzersizler müstehak" demenin bir yolu. Özetle bünyemizin altından kalkabileceğinden az hareket ediyor ve durağan halde iken de düzgün durmuyor olunca bozuyoruz cihazı.
Eşzamanlı olarak kalıbı bozan aynı işyerinden üç arkadaş olarak benzer egzersiz paketlerine maruz bırakıldık, ya da yapmamız önerildi. Normalde çok sıkıcı ve motive olunamayan türde egzersizler ya bunlar, hemen tepemizde kırmızı(kesinlikle ak değil) bir lamba yandı ve neden bu hareketleri birlikte yapmıyoruz ki dedik. Bilenlerden risk almadığımıza dair onay aldık. Sonra yine bilenler tarafından önerilmiş olan başka bir paket egzersiz ile birleştirdik. (Bu arada bu ikinci paket de sürekli masa/bilgisayar başı iş yapan, durağan bir iş yaşamına sahip insanların günde birkaç kere yapması önerilen basit şeyler) Şaka maka, şöyle arka arkaya yapınca rahat bir on dakika süren paket oluşturmuş olduk. Bunu öğleden önce bir ve öğleden sonra bir olmak üzere iki kere yapalım dedik. Birimiz (o genelde ben oluyorum) görev edindi ve diğerlerine o günün egzersizlerini saatinden yarım saat kadar önce elektronik posta ile bildirir oldu. Saatleri de normalde hani fabrikalarda falan on-onbeş dakikalık molalar olur ya, ona benzer şekilde seçtik. Öğleden önce 11.00 ve öğleden sonra 16.00. Bu dediklerim sanırım yaklaşık bir üç, üçbuçuk ay kadar önce başladı. Çalışmamız kurumda, gözönünde olmaan bir koridor-fuaye gibi biryerde ama aynı zamanda kurum doktorunun ofisinin önünde oldu hep. Gören geldi. Adımız spor hocasına çıktı. Gün itibariyle posta atılan kişi sayısı sanırım yirmi ile yirmibeş arasında, katılan sayısı en az altı, en çok onsekiz. Sürekli sayımız ortalama sekiz ila on oldu. Birlikten kuvvet doğar, birbirimizi fişekleriz diye diye birbirimizi fişekler olduk.
Bugün itibariyle de hareketin adını Fıtık İnisiyatifi koydum. Egzersizon diye içeri almazlarsa da devam etmek, emelimiz.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

valla sona gelene kadar.. gıcık olmuştum..
sen hem kendin yap hem de sana düzeltmeyi öğretenlere şey at alla alla..

ama sonda pek memnun kaldım.. masajcı kişiliğimle değil..
atalet kişiliğimle..
bak aslında fena fikir değil..
birden göüme buduar şıklığında bir masaj salonu fikri geldi..
hem hastalar gönüllü gelir.. hem de hiç iyileşmezler.. haha süper fikir..
dur ben bunu bi düşüniim.. geliştireyim ...
ama önce..
aferim fıtık operasyonu başkanı diyim...
bi de havuze götür milleti sıcaktan isilik olmasınlar.. en aından sen gitmesen de.. de ki..
havuzmuş arkadaşlar bu işin esas ilacı de...=D

aman tamam öpme... bana ne..
surat da as..
=P

Çağlar dedi ki...

* Atalet:
Ahaha kızdın mı ciciiimm :D
kızarsın tabi, nüktedanım ben, iğneleyiciyim hem. Sen benle ilgilenme, orada burada bebekte göbekte mor dedektifliğine koş, yersin böyle lafları işte :P

Aslında sadece egzersiz yapmıyor, muhabbet de ediyoruz, her yeni gelenle birlikte burada resmi birşey yapmadığımızı, temel kuralın kendimizi ağrıtmamak olduğunu, amacımızın sabit kalan bünyeyi az birazcık hareketlendirmek olduğunu belirtiyoruz.
Öneriler de geliyor. Pilates, yoga vb. geçmişi olan arkadaşlar esinlenip başka hareketler öneriyorlar bir iki, onları uyarsa ekliyoruz. Atlayalım, zıplayalım bahçede top oynayalım diyenler var, kibarca oluruna bakıyoruz, kaygılarımızı belirtiyoruz. Esas olanın örgütlenmek olduğunu, eğer yeterli sayıda talep olursa neden olmasın dediğimizi aktarıyoruz. Havuz işlerini de konuşuyoruz. Hatta bugün yine konuşuruz herhalde.
Tebrikler alıyoruz. Bazı insanlar bunu beraber yapılan bir egzersizden çok kurum içi motivasyon arttırıcı faaliyet olarak görüyorlar. Bireyselleşmeye karşı görüyorlar. Uzun süredir ilk kez böyle birşey... diyerek pohpohluyorlar, mağrur olmuyoruz, zira belimize odaklanıyoruz. Esas olanın birleştirmek değil de gönüllü olarak bir erek etrafında birleşmek olduğunu vurguluyoruz.

Ama sen bu saatte gelmişsin, öpmeden gönderir miyim hiç. Gel buraya, kaçamazsın. MUUCCKKSSS ;)

Adsız dedi ki...

şaşkın senle ilgilenen ilgilensin.. öle masaj umanı filan =(...

şaka bi yana da..
aman yarışmacı spor yasak.. voley basket ot b.k...
kazanma uğruna bi darbe yeyip yamulmayın..

yüzmeyi konuşmak bi işe yaramaz....
yüzmek yararlıdır...
=P....

o dediğin motivasyon işlerini japonyada.. bi düdük çalınca bin kişi filan yapıyo holdinglerde...

ama bizde sanırım ilk uygulayan olabilirsiniz..

atalet..

.. dedi ki...

beni sizin şirkete aldırsan,
sonra bana da mail atsan
ben de katılsam size
hadi be hacı.
ben de üniversite mezunuyum!
noooluuurrr....
8)

Çağlar dedi ki...

* Atalet:
Taktı kadın yüzmeye. Çağlar'a kırk kere akıllı desen de akıllanmaz ki ;)
Biz cidden öyle memlekette bazı ilklerin insanları olmak hedefinde değiliz. Sadece kendi yaptığımızdan keyif alanlarız. Böyle de olmaya devam etmesini hedefliyoruz. Aslında ben daha çok "bakalım ne kadar sürecek" diyorum. Merakım bu yönde.
İnanmazsın nefes, duruş falan konuşuyoruz ufaktan. Bilenler anlatıyor daha çok. İmece usulü sağlıklanma çabaları diyelim.

* Bacım:
Burda kedi yok, olmaz :P
Benim öyle birilerini bi yerlere aldırmak gibi bir gücüm malesef şu anda yok burada. Anca işte millere kıçınızı kaldırın da hareket edelim diyebiliyorum, o da yüzde elli verimle.
Ama istersen size gelip motivasyon, sağlıklanma egzersizleri anlatabilirim. Yanımda dünyalar güzeli bir doktor da getirebileceğimi sanıyorum. Çok ikna edicidir, çok bilgilidir, Feyz alırız kendisinden, sonrasında da onun ışığı ile ilgilenirim ben sizinle. Çok cüzi bir ücret ile bunu yaparız. :)

hbasak dedi ki...

çok takdir ettim insiyaitifinizi, bu insiyatifteki öncü rolünü....Japonlar bunu hep yapıyorlar biliyor musun? Söylemesi ayıp Tokyo'da görmüştüm. Kaldığım yerin yanı inşaat, sabahın köründe işçiler gelir, başlarına işçibaşı ile mühendis olduklarını tahmin ettiğim kişiler gelir (ben de pencerede oturur gene toplanacaklar mı diye beklerim) sonra işçibaşı önderliğinde kültür fizik hareketleri yaparlardı. Ardından yapacakları iş listesi olduğunu tahimin ettiğim kağıtlar tek tek hepsinin ellerine dağıtılır, alet edevatlarını bellerindeki kemerlere yerleştirir, sonra her biri marş marş görev başına dağılırdı...Nedense inşaat işçileri bizdeki gibi atletli genç adamlar değil, hep ak saçlı dedelerdi...En az o Japon inşaat işçilerine duyduğum hayranlık kadar hayranlık duydum grubunuzun girişimine. Başarılarınızın devamını dilerim..

sedencik dedi ki...

söz ...ben demeyeceğim :)
her 6 ayda bir bir yerimi kırdığım enteresan bir dönem geçirmiştim...
bittide kurtuldum...
ama hareket çok iyi...
umarım sürekli olur...
sağlıcakla...

Çağlar dedi ki...

* Başak:
EVet Atalet de demişti. Adamların örgütlenme bilinci mi desem, sürü psikolojisi mi desem, görev bilinci mi desem bilmiyorum ama birşeyleri bizden bir gömlek üstte, bu kesin.

* Seden:
3-4 ay oldu bakalım, katılım artıyor, fikri katılım da artıyor. Bence iyi gidiyoruz. Ufak bir sıkıntı bazılarımızın canının acıması, bunu egzersizlerden bulmaları. Bakalım nasıl olacak.

Şarküteri dedi ki...

uzun tenefüste beşerden çift kale maç ta yapabilirsiniz patron :)