27 Nisan 2007 Cuma

Benim burayla ilgili durumlar


Hobi olsun diye başlamıştım çünkü herhangi bir iş dışı hareketim yoktu. Aynı maket yapmak gibi falan. İlk başlarda öğrendim. Kendi başıma sayılırdım. Sonra -ilk haline göre- popülerleşti. İnsanlar okur oldu. E bu iş karşılıklı, ben de onları okur oldum. Şimdi geldiğimiz noktayı inceliyorum. Her gün takip etmeye çalıştığım kırk civarı blog var. Otuz kadar arkadaş var listede. Bu kırklar ile otuzların kartezyeni elli falan ediyor. Bu iş böyle olmaz, yetemem diye, çok uzun süre önce takip listesini iki kademeye ayırmıştım. Az güncellenenler ve çok güncellenenler diye, ama elim gitmeden duramıyor, hepinize bakmadan duramıyorum. Ha bunun da getirilerini gördüm, kapanmışların açıldıklarını da pek yakaladım. Bazen bir tavaf toplam on  dakika sürüyor çünkü kimse kendisininki ile ilgilenmemiş, bir yenilik olmamış oluyor. Benim de işim arka arkaya sekmeleri kapatmaktan ibaret oluyor. Bu çok sıkıcı ve moral bozucu bir durum(Demiş miydim, benim moralim pek pamuk ipliği iskeletlidir) Bazen ise bir sayfadaki bir yazı beş gün bekliyor okuyup yorumlamam için. Okumalıyım ve yorumu esirgemeyip değerini vermeliyim diye düşündüğüm için. Bakın bu da bünyede gerginlik yaratan bir durum(Evet buluttan sıkıntı kapan bir bünyem var, ki nemlenmeyeyim diye pirinç taneleri de konamaz benim içime). Ayrıca kapanan ya da güncellenmeyen siteleri gördükçe ben de kararıyorum(Bunu da diyeyim ki suçluluk duyun). Yani özetle işin kötü yanlarını görür oldum hep yaptığım gibi. Ha bu uğraşıya bakarsanız, getirileri yok değil. Bura ora ya da şura sayesinde birçok muhabbet kapım oldu, gerçek, arkadaşlar edindim.  Başta hayırlısı diyerek devamlılık arzeden fikir yazıları yazabilecek miyiz içerikli kaygı, şimdi bir sosyal sorumluluk haline geldi. "Gidip gezmeliyim, ayıp olur ile gelip güncellemeliyim, okur kaçar" haline döndü. Evet öyle oldu harbiden. Buraya geldiğini bildiğim, yenilik isteyen okurlar, eğer aradıklarını bulamazlarsa giderler tahminim var. Nedense bunun olmasından korkmaktayım. Tiraj, okunma, yorumlanma, beğenilme kaygım, isteğim var aynı zamanda. Ha tabi bu şahsi pophpohlanma taleplerimi farkettikçe de kendime kızıyorum. Bu içimdeki tilkileri birbirine çarptırdıkça da şişiyorum. Tekrar diyeyim, canım isterse, konu denkgelirse, içime oturan birşey olursa yazmak derdindeyim, burası günlük değil. Canım blog, bugün kıçım kaşındı yazamıyorum. Yazdıklarımı yedekliyorum mesela. Hepsini. Eğer birgün kıçımın kaşınması içime dert olan birşey olursa onu da yazarım ama şu anki derdim bu yazının içeriğidir arkadaşlar. Not olarak şunu da diyeyim, bu yazı köprüden önceki son çıkıştır.


20 yorum:

Çağlar dedi ki...

alpernatif 27/4/2007
Cehennemde yer aç bebek,kontenjandan gelecek var

Her şey böyle başlıyor zaten
Sonra da cehenneme kadar gidiyorsun :P
(Gerçi bizler ordayız,bekleriz)

Abi tavsiyesi
Kasmaaaaaaaaaaa
(Düzene uy gitsin)

Arkadaş tavsiyesi
Le Guin 'in Mülksüzler kitabını oku
Anarşistlerin el kitabıdır
(Düzen de neymiş)

Çağlar dedi ki...

yicemkelleyi 27/4/2007
nası yani ?

otobandan önceki son benzin istasyonu gibi mi?
mesajı pardon benzini alan alır almayan kala kalır gibi mi?

Çağlar dedi ki...

sharquteri 27/4/2007
Nedir?

Bu yorumu uykusundan çaldığı 10 dakikadan çıkaran ben, sen çağlar ı çok iyi anlıyorum desem aslında tam hakkını vermiş olmam. Çünkü sen hakkaten çalışkan bir blogcusun, benden 8 fırın fazlan var bu bağlamda...

Ama bu blogculuk mesleği insana niye stres yaşatır ki?.. "Bak işte A blogcu bana 2 yorum yapmış, oysa ben ona üç yazıdır tek satır yazamıyorum, çok ayıp oluyor çok" şeklindeki içsel huzursuzluklar hepimize oluyordur.

Olmamalıdır stres mitres ama oluyor. Maket kanatları yerlerine yapıştırmaktan büyüyen iş, insana bulaşınca hal böyle oluyor. Toplumsal insan ilişkilerinden hiç farkı kalmıyor blog hobisinin, sırtın da sıvazlanıyor, takdir de ediliyorsun. Ama aynı anda gözden düşmek, senden beklenenler oranında hayal kırıklığına düşürmek te mümkün onları...

Eldeki malzeme:

C-baks mesajı: Uğradım, esprimi yaptım.
Kısa yorum: Farkındayım izliyorum
Dikkatli yorum: Yazının şurasını didikledim, seni daha çok önemsiyorum.
Uzun yorum: Dostum benimmmmm!
Arşivi didikleme: Beğeniyorum ulan, harika...
Mailleşme: Bazı şeyleri aştık, yakınız.
Msn sohbeti: Gerçek kimliklere yaklaşıyoruz.

İşte bu malzemelerle insan kimliklerimiz yine kendini baştan baştan yaratıyor... Burası resmen sosyal ortam.

Stres var çünkü arkadaşının ilgisini kaybetmekten korkuyor blogcu.
Stres var çünkü ego daha fazla hidrojen istiyor, tanınmak, başkaları tarafından merak edilmek, ilgi görmek güzel şeyler. Bunları kaybetmek istemiyor blogcu.

Yani sonuç olarak bir cümle edersek...
Yok etmeyeceğim, ben de içindeyim çünkü bu çarkın. Ne dersem ukalalık olur.

Ama tercihler var tabi:

1) Az arkadaş, az yorulma, seyrek yazı, huzurlu zaman
2) Çok arkadaş, fazla ödev, sık yazı, stresli ama kabarık omuzlar + dostlar (hemi de gerçek dostlar)

NOT: Yorum yazmak bile ego destekli, özendim bak bu yorumu yazarken. İnsanlar okusun ve beni SEVSİN istedim resmen.

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 27/4/2007
Banu dedi;

"DÜZEN DE NEYMİŞ" LAFINDA KALDIM BEN, BİRŞEY DÜŞNEMİYORUM , İYİ Mİ :P

Çağlar dedi ki...

bittercokemel 27/4/2007
?????????????????????????????

bana yazmışsın ya " bilmiyorum ben " diye...
bende " anlamadım ben " desem ?
nasıl yani ?
yanlış anladığımı umuyorum...
bu " çağlar şifresi" mi ?
çözemedimde :((

Çağlar dedi ki...

atalet 27/4/2007
=) nice kapanmış bloglar görmüş tecrübeli blogcu..

hehe sonun başlangıcı..
her blogcu bu yollardan geçer..
kimi uğraşmayın benimle anlamında yazılarla bi süre oyalanır.. ve soora kapatır blounu başka yere göçer.. bencileyin.. orda kendine göre takılır.. 3-5 e sınırlar dostlarını.. ooh rahat eder..
kimi de..
detoks yapar.. temizlenir bu sevdadan..
yazmaz.. ama yazma dürtüsünü yorumlara saklar.. soora o da azalır.. biter..
keşkülce ve alperce..
yani alperin yazdıklarının altına bi karbon kaadı koy.. altını ben de imzalayım..
tek isteğim..
o ikisi tüyerken bana kabahat attı =D..( alınma alper.. şaka..)
sen atma.. tamam mı..
keyifle ol da.. ister yaz.. ister yazma..

aa olgunlaştım ben artık..
bak özgür bırakmayı da öörendim sonunda..
neyse sen blou kapatırsan benim sibaksa yerleşebilirsin çağlar.. hem sürmeliyle de tanışırsın o zaman..
=)

Çağlar dedi ki...

ipeksol 27/4/2007
düş

..


bende aynen senin dediğin üzere kendime resim yapma , şiir yazma ile eşdeğer bişi buldum yuppi sözleriyle blogger oldum..ilk zamanlarda yorum sayım (3 ay sonra) 2 hadi bol keseden 3 e ulaştı.. o zamanlar kıstlı mekanlarda kıstlı paslaşmalar yaşıyorduk..zamanla dükkan oldu..yan dükkana yerleşenler, fırındı kasaptı, derken esnaf oluverdi benim sokak..yazdım hep..gidenlere, gitmek isteyenlere, kendime, hüzüne, diş ağrıma..ardı arkası kapanan bloglarda ilk yardım ekibi oldum..(sen ki daha iyi bilirsin) ama son zamanlarda dükkan esnaf olalı beri son derece durgun bir sezon yaşıyor...müşteri yok..var da yok..istekli gelen ..zıplayan..heyoo yorum yazdın diyen tek bir kişi bile yok artık..sıkılıyorum diyeceğim..kendime ayıp olur diye söyleyemiyorum..azınlıktayız çağlar..dikkat et tüm arkadaş listen benimkiler, seninkiler ve onunkilerden oluşur olduk..hepimiz birbirimizi dolaylı yoldan tanır dinler, okur olduk..ne yapmalı bilmiyorum artık..toplu olarak bir forum köşesi açıp kendi kendimize (okuyan sadece biz olduğumuza göre)orada mı çığırtalım sesimizi..yoksa ilelebet sürmeyecek bir alışveriş sezonunu toptan mı kapatıp gidelim....(genelde bu tarz konuşmam ama..fly , abho sonrası nevrim döndü galiba..)

..

yinede şekil itibariyle okuyorum seni çocuk..okutuyorsun..yorum yazmasamda buradayım ..bil..yeter

Çağlar dedi ki...

farmau 27/4/2007
offf

Zaman zaman her blogcu hissediyor bu yazdıklarını,
bazen çok anlamsız geliyor yaptığımız şey bu yüzden sıkılodığım zaman atlayan zıplayan şeylerle musallat oluyorum
ama bazen de öyle oluyor ki yazdıkça yazasım geliyor
ve eğer kendinizi ifade edecek bir yer arıyorsanız
blogtan daha iyi bir seçim olamaz.Birde bilğ. haşı neşir olunca forumlar ,bloglar kaçınılmaz bir yer haline geliyor...

Yorum meselesine gelince yorumcularını en çok muhatap alanlardan biri olarak sanıırm bu konuda kendine haksızlık etmemen gerek...

Ya şimdi nerden çıktı bu mesele,ne güzel eften püften ordan burdan takılıyoduk...

Biraz da burdan bakmak lazım yani maksat muhabbet olsun edalarında da gezmek lazım blogcuları sıkılmak istemiyosan ben ce...

Çifte hemşerim sıkıldı bak canım şimdi

offluyorum püfflüyorum ve gidiyorum


son bir şey daha sobeledim seniiii

Çağlar dedi ki...

hbasak 27/4/2007
.

"Gidip gezmeliyim, ayıp olur ile gelip güncellemeliyim, okur kaçar haline döndü " :) Doğrudur öyle oluyor...Kendine kızma, pohpohlanma isteğinden doğal ne var?
Bence canın istedikçe yaz; istedikçe yorum yap; kimse de kızmaz, darılmaz, ayıp falan da olmaz...valla olmaz......en güzelini Alpernatif söyemiş "Kasmaaaa"........(Ben bunları sana tavsiye-nasihat niyetine yazmadım, kendime yazdım, kağıdım bittiydi burayı kullandım)

Çağlar dedi ki...

vivaforever 28/4/2007
yalnız değilsin desem fayda eder mi?

Senin gibi günlük hayatımı yansıtmasam da gizli satır aralarımda hep günüme,hayatıma düşenleri yazdım..hem sayfama hem yorum diye nice sayfalara..
amacım günlük olması değildi..
adı üstünde söylenmemiş cümlelerin hatırınaydı burası..
söyleyemiyorum ama söylemezsem ya onlar beni bitirecek, ya ben onları biriktirecektim..demelerim yazdırdı bana..
sonra..
sonrası senin yazdıkların gibi be Çağlarım..
güzel dostluklar, güzel arkadaşlıklar..
gerçek dünyaya ait yaşanılanlar..
bazen üzerimdeki sorumluluk duygusunu atarak sorumsuzca kendi yaptığım bu kırda, dört nala koşayım diyorum, sonra bu kır artık sadece sana ait değil istediğin gibi at koşturamazsın diye içsesim uyarıyor..
seviyorum, sevmiyorum kalayım gideyim
bitse mi sürse mi ikilemlerini yaşıyorum..
yazar değilim öyle bir iddiam olamaz..
şair desen hiç değilim, anlamam rediften, kafiyeden..
koşma neyime, gazel neyime..
öyle gururlanarak yazacak yemek tariflerim ise hiç olmadı..
beceremem, yeteneksizin tekiyim.
dantel mantel işlerinden de anlamam, elime oya almışlığım yok..
arada iki tek atarım canlı canlı balıkların hatırına..
az biraz çakır keyif olur, ya güler, ya ağlarım..
dağ bayır gezer, denizi seyre dalarım gökyüzüne yakın tepelerden..
en yetenekli olduğum alanlar bunlar..
yani gerçek dünyada bile kendimi kalabileecğim sorumsuz, sorunsuz anlara bırakmak arzusu taşırken blogumun verdiği sorumluluk daha ağır gelir oldu..

Ama kimse de gitmesin istiyorum..
alıştım, sevdim..
kazançlar ile kayıplar yaşadım..
parçam oldu artık..

hepimiz içinde durumun böyle olduğundan eminim..
o kadar biziz ki buradakiler..
insan kendinden geçer mi?
geçmez de işte bazen..

neyse..
dilim açıldı yine..

sadece bil ki; yalnız değilsin..
yormadan ruhunu ve parmaklarını istediğin zaman gel yaz..
yorum falan yazacağım diye sevdiklerine dert etme..
yorum yazmadan okuyup gitmelerini biliyorum
aynısı kim yapmıyor ki?
varlığın, ışığın hissediliyor..
kaldi ki bana yorum yazdığı için hiç kimseye bugüne kadar bir satır dahi
olsa yorum yazmışlığım yoktur..
ve sen..
benim arkadaş listemde bile değilsin..
bilmem anlatabildim mi?

yani bilen biliyor bu blog hallerini..

önemli olan senin huzurlu olman..

olsan da burada olmasan da hep buradasın..
gittiklerini sanan Fly ve Hüdo gibi..!!

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 28/4/2007
benimde sözyleyecek bir kaç sözüm var...

ne güzel be çağlarım!

benzeri duyguları taşıyormuşuz demek... bencilce belki ama sevindim ben buna. son zamanlarda kendimi sorgular olmuştum çünkü... birbirimize yorum yazıyor olmanın en büyük nedeninin iletişim kurma isteğinden olduğuna inanıyorum ben.
birde sanırım tüm blogcunun inanıp kabul ettiği tek bir şey var, oda yazma işinin çok meşakkatli ve herkesin yapabileceği kadar kolay olmayan bir eylem olduğu... bendeki durumu bu yani... o yüzden yazılarında beni güldüren, düşündüren, hüzünlendiren yada geriye döndüren bir cümle öbeği, minicik bir sözcük gördüğümde hislerimden haberdar olman için gönderiyorum yorumlarımı...

hiç bir blogcu dostumu çok ama çok merak etmediğimi farkettim... yani normal gündelik halinde nasıl bir çağlarsın ( ki bundan açık açık söz ediyorda olsan ) beni çok fazla ilgilendirmiyor. beni ilgilendiren şey yaşadığın şeyleri kendi pencerenden bu bloğa aktarabiliyor oluşun... ben çağların bu yönünü seviyorum... ve diğerlerininde... herkes bakar ama herkes aynı ayrıntıyı görmez yada bakış açısı aynı düzeyde ilerlemez gördüklerine dair. işte benim blogcudan tat alma nedenim budur.

bu arada çok samimi söylüyorum daha sen belirtmeden ben anlamıştım sıkı bir blog okuyucusu olduğunu. bana göre bu blog aleminde kendini olduğundan farklı göstermeyip yansıtan en güçlü ve emin olduğum kişilerden biriside sensin...

diğer yorum yazan dostlarında dediği hiç kasma kendini.... sen kasarsan eğer başkalarınında kasılmasını bekleyebilirsin mesela.... ben yaptım ödevimi ama onlar neden hala güncellemiyorlarki bloğunu diye rahatsız edici bir hissiyat doğabilir içinde :)

bu yazının konusunu çok sevdim ben. ve her satırıda bilindik duygularla doluydu benim için... hepimiz buraya gelip yazıya dair yorumlar bırakarak günah çıkarıyoruz belkide...

ve viva haklı galiba...
bende çok alıştım size... şaşılacak şeyse bu konuda hiç zorlanmamış olduğumdur :)

sıkarım o tombul yanaklarından :)

dolphin

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 28/4/2007
**

bende de böyle düşünceler oluyor şu sıralar.yazı ekleyemiyorum,blooma gelen arkadaşları eli boş göndermişim gibi oluyor ama ha deyince de konu çıkmıyor ki.hele şu sıralar kafam baya dolu bu yüzden bi ara kapasam mi ki diye düşündüm ama sonra vazgeçtim.gene vakit buldukça yazmak hoşuma gidiyor çünkü.hatta artık belli saatler ayırmayı düşünüyorum yazı ekleme saatleri :)geçenlerde senin aşrive bakmıştım zaman ne kadar çabuk geçiyor baya olmuş senin blogunla tanışalı.şu blogcu aleminde severek takip ettiğim ve de bir şeyler öğrendiğim bir blog burası.bence de istediğin zaman yaz ,istediğin zaman yorum yap kapatıp gitme:)

Çağlar dedi ki...

vivaforever 29/4/2007
Günaydın

Benim ora ile ilgili durumların, senin bura ile ilgili durumlara selamı var..

Ha bide günaydın diyorlar..

Hoşkal Çağlarım..

Çağlar dedi ki...

dilaya 29/4/2007
Pohpohlamaya geldim...

Sevgili pek bilir ÇağlarBilir...
Ben geldim seni pohpohlamaya, artık kısa bir özet geçersin diye umuyorum...
Öğretmenim hastaydım raporum var onda gelemedim, ama şimdi burdayım...

Not: Anlamışsındır ki bu bu yazının 14. yorumu, bilemiyorum yani:)

Çağlar dedi ki...

bulutruh 30/4/2007
kadriniz biline!...

"güncellenmeyen bloglar" söz öbeği bana da dokunuyor bir yerde. savunma mekanizması devreye girdi girecek.lakin, beklememiştim böyle bir içeriği sizden. evvelki bir yazınıza yorum yapmaktı dileğim. fakat, buna kısmetmiş.

herşeyden önce günlük (blog) aracını çok iyi değerlendirdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. (belki ne haddime?)

kaygılarınızın birisi için bir iki kelam söyleyebilirim. dost blogların okunmasını rutine bağlamayınız. bir dönem forumlarda yapardım. götürüsünün fazla olduğunu kabul etmek durumundayım.

ek olarak, kendi günlüğümü karalamaktansa, yazılarınıza yorum yapmayı daha rahatlatıcı buluyorum. nasıl derler? eee...cıvıl cıvıl!

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 30/4/2007
bir ufak cevap yazısı

Öncelikle kapatma planım olmadığını belirteyim. Kapatacak olursam söylerim. Depresif, melankolik ya da , iç sıkıntılı periyotlardan biri olarak anlayabilirsiniz bu hali. Sadece o kadar ama. Üzerimde yük oluşturan bir hale geldi bu, ama kendim sırtlandığıma göre, istediğim gibi farklı şekle sokma hakkı görüyorum bu yükte. Dolayısıyla tavafı, yorumlamayı, c-kutulamayı falan azaltıyorum bilinçli olarak. Hani oyuncuların yüz eskimesi halleri var ya, öyle olunca biraz ortalıktan kayboluyorlar, birazcık ona benzetebiliriz sanırım bulduğum çözümü. Hobi olsun, meşgale olsun diye başladığım işi paşa gönlüm ne zaman isterse yapma hakkını kendime bahşettim. He evet bu kadar da bencillik edeceğim. Bu bir düzense illa ki düzeni olur, o düzme işini kendi kendime etmeye karar verdim.

Hep derim, her canlı her türlü sürdürülebilirlik için, türünün devamı için, işinin devamı için, sevmesinin devamı için, sorumluluklarının devamı için; önce kendini düşünmelidir, önce kendi varlığını devam ettirebilecek minimuma ulaşmalıdır. Yani bu anlamda kendi bütünlüğü, sağlamlığı için bencilliğini etmelidir.

Toparlamak gerekirse, hadi ordan be, ne kapatacakmışım.
Daha çok beklersiniz.
Okuyacaksınız, işte o kadar. :D

Herkesin içinde olan benzer halleri yazmışız gelen yorumlardan anladığım kadarıyla. Madem çoğunluk böyle hissediyor, o zaman şöyle yapalım: Şu andan itibaren sorumlulukları sıfırlıyoruz. Yorum yapmayı, ce-kutusuna not bırakmayı zorunluluk olmaktan çıkardım :P
Rahata erin.

Ciddi olmak gerekirse belirsiz bir süre alışık olduğunuz frekansta yorum, mesaj vb. notlarımla sizi ziyaret etmiyor olabilirim. Az görebilirsiniz yani beni bloglarınızda. Lütfen yanlış anlamayın, kendi kabuğuma biraz daha çekilmeliyim. Burada çok az okunan, çok az yorumlanan ya da bunları çok çok yapılan şeyler olabilir de, olmayabilir de. Yani burası ne sıklıkta güncellenir onu da bilmiyorum. Pozisyonlarımızı bu hallere göre alalım mümkünse. Benden güncelleme istemeyin yani.

Ha not: Aklımda fener ile hökümeti çarpıştıran ilginç bir değerler sistemi yazısı beliriyor ama, onu da ne zaman yazarım bilmem, yine yani, bekleyin anacım.

Çağlar dedi ki...

handeelibir 1/5/2007
@

:-)
Blogculuğu bir psikolog arkadaşı tez konusu yapmasını istiyorum:-)
Olumlu ve olumsuz onca yanıyla
ve inanılmaz zaman alsa da seviyorum ben bu işi
:-)
Özlemişim
Unutulmamak güzel teşekkürler Çağlarcım :-)))

Çağlar dedi ki...

nsysr 1/5/2007
söbee..

şimdide söbeleme sırası ben de hadi bakalım.. umarım bu konuyu düşünmeye değer bulup yazarsınız... kendinize iyi bakın...

Çağlar dedi ki...

pelinsworld 2/5/2007
bu nedenle ya da şu nedenle ...

herkesin blogcu olma nedeni farklı çağlar
isteyen istediğini yazmakta serbest
sana dert olan bir şey, düşündüren, kendince çözüm bulduğun bir şey
bana eften püften bir şeyi yazmak, bazen isyan etmek, bazen canımı sıkanı paylaşmak zevk verebilir...
günlük ortamı olsa da olmasa da paylaşım ortamı bu bir gerçek, hepimiz kendimizden bir şeyler yakaladığımız ve/veya okumaktak
keyif aldığımız birilerinin ziyaretine gitmiyor muyuz?
benim için öyle en azından, sırf bana yorum bırakmış diye ya da ayıp olmasın diye yorum bırakmak çok doğru gelmiyor...
kattıkları var katacakları var uğraşısı var ayrılan zamanı var yazmadın mı vicdan azabı var
enteresan şeymiş, ama zorlamayla da olmayacak bir şeymiş bu iş...
bazı şeyleri net anlamlandıramasakta hepimizde yorumları okurken büyük bir merak ve haz duygusu yaşandığı bir gerçek belkide bu nedenle hala buralardayımdır.. belkide paylaşımlardan keyif aldığım ve konuk sanatçı olmaktan haz etmediğim içindir...
p.s yazından alacaklarımı aldım ben :))

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 11/5/2007
bir sobe de burada var ama...

Unutulmayanlar, sobeleyenler, anlayanlar. Teşekkürler.