5 Nisan 2007 Perşembe

Şu saatte öylesine bir deneme


biryerlerde birilerinin üzerine gün doğuyor
günü aydınlanıyor
yüzüne güneş açıyor
odasına ışık doluyor
günü kendi kendine karartana kadar iyi gidiyor
ha bu hep oluyor

ah karayolları -ya da belediye-
kapkara yolları
sarı sarı aydınlatıyor
bana
sadece benim
kendi gecemi yaşatmıyor

hayatın çok doğal olan döngüselliği
bazen çok ufak ayrıntılarda kırılıyor
bir anlığına
sonra o çark kendi dengesi için
eziverip geçiyor kırığı
sonra herşey normale dönüyor sanki hiç olmamış gibi

bi de zamanında şöyle birşey yazmıştık


19 yorum:

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 5/4/2007
banu dedi;

Bütün öyle büyüktü ki ondan dökülen parçaların bir kıymeti kalmıyordu.

Doğa o kadar büyüleyiciydi ki onu görmeden bakan, hayattan bile büyük bir ışıltıyı kaybediyordu.

Hayatımız denizfenerleri gibiydi. Arada bir ışıltı geliyor sonra geri kararıyordu. Ya da biz hep böyle İNANIYORDUK. BU BİRAZ DA MASALLARLA BÜYÜTÜLMEMİZLE İLGİLİYDİ.

iyiler vardı bir de kötüer. BALKA BİRŞEY YOKTU O DÜNYADA. Ya kazanan vardı, ya kaybeden. Ya mutlu olan ya da yokolan devler.

Gerçek bu değil. Biz masal kahramanları değiliz. Dünya siyahla beyazdan boyanmadı tuvale.

İnsanız biz. Ne prensler\prensesler, ne devleriz.

Beklentimizi ışık ya da karanlığa bağlarsak canımızın yanması da bir o kadar uçta olacak.

Dişliler kırılacak, üzüleceğiz ya da canımız sıkılacak, çekilmez bulacağız çok şeyi.

AMA BİZ NE DERSEK DİYELİM ÇARK HEP ALDIRMADAN DÖNÜYOR OLACAK. KIŞ, BAHAR,YAZ, BAHAR DİYE DİYE...

BÜYÜK BÜTÜN O KADAR BÜYÜK Kİ BİZİM CAN SIKINTILARIMIZ ONUN MOZAİĞİNİ SÜSLEMEKTEN BAŞKA BİRŞEY OLMAYACAK.

BÜTÜN ÖYLE BÜYÜKTÜ Kİ,

Tüm dişliler törpüleneceği, gelmeyen bir güne kadar dönecekti.

Bu döngüden çok ölü bir kilitti aslında.

Çağlar dedi ki...

atalet 5/4/2007
=)

eski yazını da okudum..
geceler.. herşey daha farklı görünür bana da.. düşüncelerde farklı biçimlenir sanki..
ama gece göğünü rahat bırakmayan..sarı ışıklar dışında.. bi de lazerler var..
gökyüzü kirliliği.. holdinglerden =)

Çağlar dedi ki...

cengizarig 5/4/2007
selamlar

guzel bir paylaşım yuregine sağlık tesskurler

Çağlar dedi ki...

hayat1987 6/4/2007
siyah sarı

siyah elbiselerini giydi sarı makyaj yaptı diye düşün...

Çağlar dedi ki...

likelife 6/4/2007
camus..

albert camus/ sisyphos söyleni' de şuna benzer bi paragraf vardı:

işte o an " neden " yükselir.
" neden " gerisine yol açar..
" gerisi " ya o makineleşmiş yaşamın çarklarına dönüş,
ya da kesin uyanıştır..

yazdığın aşağıdaki bölüm bana hatırlattı bu paragrafı..

" hayatın çok doğal olan döngüselliği
bazen çok ufak ayrıntılarda kırılıyor
bir anlığına
sonra o çark kendi dengesi için
eziverip geçiyor kırığı
sonra herşey normale dönüyor sanki hiç olmamış gibi "

herkese kesin uyanış temennisiyle..

Çağlar dedi ki...

jidotakafu 6/4/2007
..

ilginç tespitler...gidip gelen cinsinden mi bilmem...

Çağlar dedi ki...

pelinsworld 7/4/2007
..@..

şu saatte öylesine bir yorum yazmak istemiyorum :) pelteleşmiş sağa sola sallanan beynim saçmalamaya müsait olsada :)

öncekini de okudum şimdikini de
benimde burnuma toprak kokusu geldi bir an
neyi cezbedici buluyorsak özlem duyuyorsak o kadarını mı algılıyoruz acaba?
bir de çağlar
niye gecenin hep bir yarıları sabahın çok erken vakitleri hep ayaktasın?

Çağlar dedi ki...

bulutruh 7/4/2007
bazı zamanlar

binaların dahi uyuduğu vakitlerde, yağmurun dolaştığı anlarda...hüzünlü bir nağme hüzünlü yollarda... fakat bir başkası yok duyan. damlaların söylemediğini anlayıp tekrar ve tekrar karanlığa bakınmalar...

o ses de kesiliverir biraz sonra.

uykusuzluğu sevemiyor soğuk rüzgarlar. üşütmeyi birkez daha deniyorlar ve yine başaracaklar. bir yürek varsa burkulmuş olmalı. ya şimdi ya da önceden...belki bir sefer veya defalarca... korkuyu bile taşımamalı artık.

böyle olunca bir aydınlık bekleniyor. ama güneşe ait olmasın. güneş ışığı acı ve absürd şeyler gösterdi hep. beklenti geceden yana ve onun sakındığı aydınlıktan. yağmur dahi zayıfça parlıyor bazen.

bazı geceler karanlık değil bu yüzden. uyumayanlar sessizce söyler durur uykudakilere. heyhat, duymasınlar diye! tekrar ve tekrar:

"ayrıntıdır hayat. gerçeklerin gölgesinde gizlenir. hayallerde dolaşır. umutluysanız aldatır; inanmazsanız kazanır."

böylece akşam, omuzlara düşerken yorgun argın gülümsenir. gözler kapalı... lakin, daha hiçkimse, işin aslını kavrayamadı.

Çağlar dedi ki...

bittercokemel 7/4/2007
Merhaba...

dönen çarkla birlikte dönüyoruz bizde...
bazen bir gecenin karanlığında...
bazen sarı bir ışığın aydınlığında...
sayılı günlerimizi tüketiyoruz farkında olmadan....

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 7/4/2007
çünküüü

çağlarım 2007'nin modern zombisi ondan geç saatlerde ayakta olsa gerek pelinim :) kan yerine blog yazılarıyla besleniyor hem :)

şiir çok ağır geldi yorum yapamıycam ama çok güzel olduğu bir gerçek...

dolphin

Çağlar dedi ki...

zuleyla 7/4/2007
kırık

Aklım hep yerle yeksan olan kırıkta kaldı...
Çok mu önemli sanki çarkın dengesi?

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 7/4/2007
gece

geceler daha huzurludur gürültü yok herkes uyur.gölgemizde yoktur.sadece ruhumuzla kalırız.kendimizi dinleriz.

Çağlar dedi ki...

isim//siz 8/4/2007
şu saatte öylesine bir yorum....

""



geceler karanlık evet....
geceyi kirleten biziz,karanlık değil....
karanlık kış kadar uzun olsa da "net" ...şıpsevdi değil :))

Çağlar dedi ki...

isim//siz 8/4/2007
bir de istirhamım olacak ??

mümkünse blog sahibinin e-mail adresini öğrenmek istiyorum..
sormak istediğim bir şey var ??

selamlar....

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 8/4/2007
eposta isim//siz'e

Kim sorar?

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 9/4/2007
:)))))))))))

valla ben sormuyorum çağlarım :)

ama şu ana kadar mail adresini istmek hiç aklıma gelmemişti doğrusu :)

sahi varmı bir mail adresin?

bloğu olanın adreside vardır mutlaka :)))

dolphin

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 9/4/2007
dolfine :)

biraz vardır.
ama benim e-posta adresim oluyor daha çok. pek meyletmiyorum meyil adresine :D

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 10/4/2007
seci

* Banu:
Banu yazının içine giriyor, içinden bambaşka ama aynı menzile varan bir yazı çıkarıyor. Hem zaten sadece iki boyutu olan evrende bile iki nokta arasında sonsuz yol tanımlanabiliyor. Kaldı ki kodlarını çözmeye çalıştığımız aha şu dünyamız sonsuz boyutlu.

* Atalet:
Allahtan daha holdingleşmedi benim penceremin dışı. sadece şööyle bir gerdanlığım var uzanıp giden sarı sarı liralardan.

* Cengiz:
Teşekkürler

* Hayat:
Evet öyle de düşünülebilir ama ben zaten polyanna'nın akibetini anlatmıştım biryerlerde. :)
Hem aslında benim anlattığım vakitler o cafcaflı ışıltılı akşamların bittiği, kadının yüzündeki makyajı/maskeyi sildiği, çıkardığı, yıkadığı aynanın önünde yalnız kaldığı vakitler idi.

* Likelife:
Aslında zaten kaşık maşık da yok. hepimiz birer pil miyiz. Ya da dürtülüp kesin uyanışı bekleyen koza içi işçi arılar...

* Jido:
Nazire.

* Pelin:
Var beni de dürten birşeyler herhalde ki, kalkıyorum. Bu saatlere kadar uyanık kalmıyorum, bilgininiz olsun. Sadece günü erken getiriyorum. Tavuk denebilir miyim.

* Bulutruh:
Evet çaktırmadan omuz üstünden yan gözle bakacaksınız ayrıntılara, yoksa kaçarlar çatlakların içine.

* Bitter:
Sayılı... sayısını bilmiyorsak sayılı saymayalım. Sayısızca yaşanılacak, yaşa.

* Dolphin:
Yok valla uyanık kalmıyorum. Uyuyup erken getiriyorum günü. Yetiyor mu, hayır ama bu kadar işte bünye. Buna şiir denmez be arkadaşlar. Düz yazıyı çok tuşa basarak alt alta yazdık işte. Belki de biraz düzyazıdaki kafiyeden(seci) vardır içinde, o kadar. Yüceltmeyelim yani.

* Zuleyla:
Çarkın dengesi... Bizim dilde, tam da buraya cuk oturacak, okkalı, kral bi küfür vardır. çarkına sıçayım denir. Ya da tekerine çomak soktuğumun... denir. İşte bu küfürler aslında tam da o çarkın arasında ezilen alelade insanın silkiniş, direniş ve başkaldırı cümleleridir. Ama sadece o kadardır. Yine de ezilir. Yani sen istersen önemsiz de, yine de ezileceksindir.

* İmbir:
Dinledikçe size yazıyorum işte. Ama gecenin güne göreli olarak çok daha sessiz olduğu bir gerçek.

* İsim//siz:
AA simdi bildim sizi. Çok pardon. Tamam sizin bloga yazıyorum benim e-posta adresini. Çok afedersiniz.

* Çağlar:
Salak oğlan, bilemedin işte ismi. Kendi yazdığın çizdiğin şeyleri bile bilemiyon.

* Dolfin:
Kız ne diyon. Var işte e-posta adresim ama ortaya koymuyom. Alıp karştırıyolar çünkü.

Çağlar dedi ki...

vivaforever 26/4/2007
Şaşırdım şimdi..!!

Gecenin bu saatinde aklıma takılan ve bulamazsam adını, sabaha kadar uyuyamayacağımı bildiğim için yataktan kalkıp pc başına beni getiren bir şarkı var..
Kendisinin Türk Sanata Müziği eseri olduğunu biliyorum lâkin ne adı ne devamı gelmedi dilime.. Bu sebeple Gugıl amcayı gece gece rahatsız etmenin sıkıntısı ile boşlukları;

"gece sessiz ve karanlık yine herşey uyumuş
bilirim susmayacak kalb-i viranımdaki kuş.."

yazarak doldurdum..

Sonuç: Buradayım..
Sorun: Aradığımı burada bulamadım ki.. :))

Gugıl amca niye beni buraya yöneltti anlamam lazım ama önce uyanmam gerekiyor..
Sabah didiklerim burayı yine..Vardır amcamın bir bildiği..
ve
Yazı ile alakasızlığımı bağışla lütfen, bidaha olmaz..hem uyku sersemliği var üzerimde, idare et.. :))

Buraya kadar gelmişken iyi geceler dilemeden gitmek olmaz tabi..

İyi geceler.. :))

Hatta sabah için Günaydın bile bırakıyorum..
Gönül zenginliğime gece gece hayran kaldım valla.. :P

Sen zahmet etme Çağlarım.. Ben biliyorum çok mütevazı olduğumu.. Şimdi kendime de söylerim.. :))