22 Mart 2008 Cumartesi

Korkuya dair


Güzel, üç kıllık zamanda su ısındı. Aferim şofbene.
Duş. Suyun altındayım, ve evet... fikrim geldi. Bakalım neymiş:

Gündelik olaylarda, klasik alelade yaşantıda, korkmayı unuttuğumu farkettim. Korkacak şeyler yaşamıyorum çok.

Burada yeni bir paragrafa geçip açıklama yapmalıyım. Harikayım, korkusuzum falan demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Ki değilim zaten. Ölümden ve benzeri kocaman olgulardan tabii ki korkarım herhalde, bilmiyorum. Benim söylediğim gündelik hayat, işemek, sıçmak falan. Trafik kazasından, birinin edeceği bir laftan, belirsizlikten, olacaklardan, olmayacaklardan, ne olacağından ve bunun gibi bi ton şeyden... korkmuyorum. Sadece sıkılıyorum. Bunalıyorum. Rahatsız oluyorum.

Örnek vermek gerekirse araba ile bir viraja girilmemesi gereken bir hızda girmişsem korku değil de, neden girdim böyle, şimdi ne yapmalıyım diye düşünüyorum. Kızıyorum falan kendime. Arabanın kıçı, başı kaydı ise iyice öfkeleniyorum mesela. Ya da ne bileyim, bundan sonra ne olacak, şundan önce bunu mu yapmalıydım ki o böyle olsaydı gibi cümleler ve düşünceler beni korkutmuyor. Sanki bu hissin bir ilerisine geçtim. Korkmaktan bile sıkıldım sanki. Ya da çok kanıksadım. Daha çok düşünüyorum ne olacak diye, ne oldu diye, hata ne idi diye. Daha da komiği bundan da bunaldım herhalde.

Neyse, bu düşüncelerden bir çıkarımda bulunabilir miyiz, bakalım. Çok izole, rafine ve tekdüze yaşıyoruz. Süreki geri sar, yeniden oynat düğmeleri üzerinde parmaklarımız. O nedenle alıştık. Değişiklik ve bilinmezlik korkutmalı belki insanı. O da yok.


13 yorum:

Çağlar dedi ki...

atalet 22/3/2008
..

korku ölür..
korkarsın korkarsın..
sonra sıkılırsın
sıkıntıdan da sıkılırsın..
sonra da öfke duyarsın seni sıkan şeye ..
gölgenle kapışırsın..

en sonunda huzura erersin..

ne korku kalır ne sıkıntı..
rafine olsun ya da olmasın.. yaşamımız..
kalabalıklarda da olsak..
yaşarız bunu..

Çağlar dedi ki...

atalet 22/3/2008
......

yani çok bilmişlikten söylemedim bunu..

korktuğum şeyler nedeniyle..
engel olmak için gösterdiğim çabalar nedeniyle..
öyle yorulmuştum ki..
birgün..
ay sıkıldım dediğimi..
farkederek başladı..
sanırım ..
şimdi..
ammannn bana ne korkunun bişeye faydası yok..
noktasındayım...........

sayende..
geri sarıp bir düşündüm de..
korkularımdan..
amannn noktasına kadar neler hissettiğimi..
öyle farkettim..

ne habire bu konuda felsefe yapyorum.. ne de..
benim için böyle oldu
diye herkes için olcak demek ..bu..

benimkiler ööle oldu işte..
budur..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 23/3/2008
keyfimin kahyası mısın, buna da cevap yazıyorum işte.

* Atalet1:
Hisler de eskir, diyebilir miyiz. evet demek ki diyebiliriz.

* Atalet2:
Sanki benimkiler de öyle olacak. Ama şimdi düşündüm de, insan kendini bu kadan incelememeli.

Çağlar dedi ki...

hbasak 23/3/2008
neden korkalım?

e korkmayız tabi. İnsan ölümden korkar, gerisi fasa fiso. Ölüm kavramını taaa uzağımıza itip öyle yaşıyoruz, bize ölümü hatırlatan mecburiyetler de yok nasılsa. Beslenmek için avlanma gerekliliğimiz yok mesela allaha şükür. Vahşi hayvanlardan da kaçmıyoruz. Doğadan öylesine uzağız ki. Hava ısınmış mı, soğumuş mu klimalı odalarda, araçlarda onu bile farketmiyoruz. Mezarlıkları şehirlerin taa dışına yapıyoruz.. Arada yer şöyle bir kuvvetli sallanıp evlerimizi başımıza yıkarsa, bak o zaman hepimiz korkuyoruz.


Not: Çağlar, gene 5. vitesle geziyorsun herhalde. Girme virajlara öyle hızlı

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 23/3/2008
**

daha gerçekçi seninkisi. korkmak daha çok kontrol dışı gelişen bi şey.kontrolü kaybedip herşeyi bırakmak,düşünememek. ama korku yaratan şeyin nedenini bilip de ders almak daha çok irade işi.sürekli korkuyla yaşamak hayatın kontrolünü kaybetmek gibi bence.hiç bi şi yapmadan önünü arkasını düşünmeden sadece korkup beklemek, yannnlış sıfır puan :p
zaten korkup da napçan olacaa varsa olur. iş olacaa getirmemekte asıl.

Çağlar dedi ki...

veroçka 24/3/2008
...

korkular yoksa heycanda mı yok.

oda yoksa

durum vahim.

şimdi buna yabancılaşma diyorlarda

yabancılaşma nasıl bi şey ben bilmiyorum

Çağlar dedi ki...

sambadi 24/3/2008
korku

evet.. korku, bir viraja hızlıca girerken frene bastırır adama.. ancak daha korkuncu da var.. korkmaktan kormak gibi.. böyleleri değil viraja hızlı girmek, hiç araba kullanmaz bile belki..

bu yazıyı okuyunca senin korkudan arınmış olduğunu düşünmedim.. aksine, keşke senin yerinde olabilseydim dedim.. onun yerine ikame ettiklerinle gereksiz korkuların esiri olmaktan kurtulmuşsun hissi oluştu bende..

ancak analiz yapmıycam.. sevmiyorsun zira.. hissettiklerim ve imrendiklerim bu şekilde.. sende olmayabilir de.. genel olarak konuşuyoruz neticesinde :)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 24/3/2008
yazalım bakalım bir iki fikir daha

* Başak:
Hah, deprem. Geçen Ankara şehir merkezinde de hissedilen Bala civarı merkezli 4.9 şiddetinde deprem oldu. O anda ayaktaydım. İnternet başındaydım. Şahitlerim de var hem. Anlatsam inanmazsın. Yani demem o ki, oradaki tepkim de yazıda anlattığım gibi birşey oldu.

* İmbir:
Doğru diyorsun ama ben işte, diyorum ki sıkılıp bunalınca da insan kilitlenebiliyor. Kilitlenip karar alamaması için sadece korkması gerekli değil.

* Veroçka:
He o da yok.
Yabancılaşma... Önümüzdeki on onbeş günlük sürede sanırım bir ya da belki iki adet H.Çağlar Bilir yazısı yazacağım, yabancılaşmayı o zaman göreceksiniz.

* Sambadi:
He sevmiyorum. Ama bu yorumu sevdim, sorun yok :P

Çağlar dedi ki...

sarkuteri 25/3/2008
Saygılar

Ukala ukala konuşan biri gibi olmasın ama sen içindeki çevreye fena halde alışmışsın çağlar. Bence neden alışkanlık, farklı bilinmez ve meçhul bir çevreye girsen biraz yaşasan korkularına kavuşursun. Yani böyle dedim, çünkü biraz şikayetçiymişsin gibi bir izlenime kapıldım. Neyse hayırlısı olsun.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 26/3/2008
Evet aynen öyle

* Yec:
Ukalalık değil canım, çıkarım paragrafında ben de bundan bahsetmeye çalışmıştım evet. Sen daha net ifade etmişsin. Kanıksamak zaten tanım olarak içinde barındırıyor bilinirliği ve korkmamayı. Ve yine evet, farklı çevre farklı bilinmezlikler ve korkular üretecektir. Emin olmak için tecrübe edeceğim yakın zamanda ;)

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 27/3/2008
...

hayatımın hep bu tek düzelikle geçecek olmasından ölesiye korkuyorum!

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 28/3/2008
Tekdüze

* Dolfin:
Hayatını kendin yaşıyorsun, başkası değil.

Çağlar dedi ki...

vivaforever 3/4/2008
...

ya ben ne yazacağım bilemedim ki Çağlar Can..
Okunması zor yorumların yazılmasının yasak olduğu bölgeye girmedim..
ağlarım çünkü ben..
o yüzden buraya geldim..
korkuya dair başlıklı yazı halet-i ruhiyeme uygun oldu..
başlıktan sanırım..

cee kutusunda 29 Mart'ta burada olabilme planı yaptığını okuyunca çok sevinmiş, planın suya düştüğünü okuduğumda ise bir o kadar üzülmüştüm..
şimdi vatani görev gereği geliş sürenin belli olmaması durumu daha da üzdü..

ama belli mi olur belki buralara gelirsin görev icabı.. :=)
olur mu olur.. bizim burada da bisürü mühendis askerimiz var..
onlardaün biri olma ihtimalin vardır belki, kim bilir..

yorumu daha da zorlaştırmadan ve içimdeki korkuyu gülümseme ile boyayarak
(korku diyerek yazıdan uzak kalmıyorum arz ederim.. :P ) diyorum ki;
sen her işinde olduğu gibi askerlik görevinin de üstesinden gelir
ve şafak saydığımız günlerin mutlu sonu olacak son günü çabucak getirirsin..

yokluğunda da gönlümüz, dualarımız en çok da sevgimiz seninle..
bunları biliyorsundur zaten ama ben yasak olmayan bölgede söylemeye devam edeyim..
Yok vallahi yorum iki karış olsun diye uğraşmıyorum..
içimden geçenleri öyle kalbim pırpır pır atarken yazıyorum..

eksikliğini fazlasıyla hissedeceğimi, o anlarda ise dublörünü görev başına getireceğimi de belirtmeden geçemiyorum.. :))
Hem sen yokken Eryol'dan da bol bol turşu tarifi alırız burada..
Boğaz kateforisinin boş kalmayacağına dair inancım çok fazla..
gözün arkada kalmasın.. :))

susuyorum şimdi..
susarken onyüzbinmilyon tane gülücük, aynı sayıda da sevgilerimi yolluyorum..