20 Mart 2008 Perşembe

Yalaka, sırnaşık ve adam satıcı

Yurdumun batı kısımlarında çiğdem diye anılan ayçekirdeği ile yurdumun
herhangi bir kısmında kel diye anılmayan kabak çekirdeğini
karşılaştırmalı olarak incelemek istiyorum.



Yerken hiç dikkat ettiniz mi bilmem ama kabak çekirdeğini çitlediğinizde kabuğu dudaklarınıza yapışma eğilimindedir(temayül).

Buna mukabil, ayçekirdeği ise dişler tarafından maruz bırakıldığı
ayrışma, parçalanma davranışına karşı birlik içinde kalma arzusunu
kabukların birbirlerine aşk ile tutunmaları şeklinde gösterir. Bunu;
özü, nüvesi yani çekirdek içi, kendisinden darp ile koparıldığı halde
yapar. Bir anlamda "kaybedilen çekirdek ile ölünmez, kalan kabuklar
bizimdir" diyerek uygular. Kabuklar ağzınızda siz herhangi bir uğraşıya
girmeden kendi aralarında toplanırlar. Siz bunu tek harekette
dudaklarınızdan çekirdek kabuklarını defedebilirken farkedersiniz. Ama
sırnaşık kabak çekirdeği öyle midir ya. Değildir. O parçalanırken
çekirdek içini dilinize teslim etmekte sanki isteklidir. Bırakıverir
kendisini. İnanılmaz! Ama bunun da ötesinde, kalan kabuklar
dudaklarınızı terketmemek için sanki çekirdek üstü bir gayret
sarfetmektedirler. Yapışır kalırlar dudağınıza. Birbirlerini anında
satarlar ve size tabi olurlar. Siz, hiç bir işe yaramayan aşağılık
kabak çekirdeği kabuklarını defetmek için fazladan enerji harcarsınız.
Böyle de kişiliksiz kabuklardır bunlar.



Kabak çekirdekleri dudak fetişistleri midir acaba. Haydi, elele tutuşalım, gözlerimizi kapatıp hep birlikte düşünelim.




5 yorum:

Çağlar dedi ki...

atalet 21/3/2008
..

yetişme tarzı..
çevresel faktör..

ay..çekirdeği..
serbest yetişmiş..
doğduğu andan itibaren ..
etrafında vıcık vıcık bir ortam olmamış..

oysa kabak..
ana kucağını zor terkedebilmiş..
yapışkan bir birliklelik ortamında..
işin iyice suyu çıkınca ancak terkedebilmiş ortamı..
alt üst edilmiş.. güneşlerde .. günlerce alazlanmış..
ancak..
kendini derleyip toplamış..
kurutmuş.. kurtulmuş o yapışlıktan..

ama eşya..
aslına geri dönmekte.. pek ısrarlıdır..
e bulunca eskiye benzer ortamı..sıcak nemli ve karanlık ..
yalaşır sıvaşır kalır işte..
hatta bir kısmı ille çekirdeğe yapışıp.. da kalmaya pek meraklıdır..
zor ayırırsın..

en iyisi elin hep üzerinde olacak kabağın..
ve biraz yapışma eğilimi saptadın mı..
basacaksın dişleri üzerine..

Çağlar dedi ki...

veroçka 21/3/2008
...

şimdi şahsen ben

"kabak çekirdeği gibi açılma" diye bur deyim duydum

amma velakin

bunun konumuzla hiç alakası olamayacağı gibi bir kanıyada vardım

gözlerimi kapadım az önce

düşündüm düşündüm düşündüm

bak bu gözlerini kapama olayı gerçek

hayali değil bilesin

ama o kadaaa

buda elveda rumeliden replik çalıntısı

bhem ben bilmem

babam bilir

Çağlar dedi ki...

isimsiz 21/3/2008
alpernatif

İçimde çekirdek aileye dönme isteği uyandı
Hastalı bu meret,başlandı mı bırakılmıyo lafının artık söylenmemesi dileği ile

Çağlar dedi ki...

sarkuteri 22/3/2008
Grup sarılması

Kabak daha narin, işçiliği zor ama lezzeti aroması yüksek, dil yakmayan, ortayolcu, su gibi giden bir kardeşimiz. Dudak arsızlığı tek kötü yanı. Müptelalık oranı düşük.

Ayçiceği keskin, kemikli, tek diş hareketine bakan bir kolaycılık, aroma keskin, tuzlu, arzulu ve kamçılayıcı. Kötü yanı dudak morartması, diş karartması... Arada çıkan acı tohum yüzlerce iyinin keyfini saniyede silebilir ve saatlerce hissedilebilir. Müptelalığı çok pis, esrardan sonra ikinci.

Sonuç, kabak her daim tercihimdir.

Bir de son cümle kopardı beni :) Niye gözlerimizi kapatıp el ele tutuştuk? Grup terapisi gibi...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 23/3/2008
evet, buna da bakalım

* Atalet:
Özüne dönme davranışı. Açıkçası, ilginç. Tembellik bu.

* Veroçka:
Evet, deyimin konu ile alakası yok. Baban mı bilir, ben de bilirim. Nolacak şimdi.

* Alper:
Söylenmez.

* Yec:
Arada acı çıkması olasılığı üzerine, seninle aynı fikirde değilim. Acı kabakta çıkar, çiğdemde değil diye düşünmekteyim.
Son cümle, evet grup terapisi denemiştim, ama kimse elimden tutmadı.