12 Ekim 2008 Pazar

Kaynak olarak Zaman

Zaman kavramı kısıtlı bir kaynaktan bahsediyor. Hepimizin harcadığı, harcamaktan da genelde mutsuz olduğu bir kaynak. Şöyle düşünce esiverince bakıyoruz ki zaman yerine koyulamayan kısıtlı bir kaynak.
"Yerine koyulamayan zaman kavramı için bir ikame önerisi: Görelilik"  diye bir tez konusu olur mu, olmaz. Anca blog yazısı olur işte. Ben de onu yazıyorum.
Şu anda bildiğim kadarı ile aynı zamanda tekrar yıkanamıyoruz. O nedenle sürekli harcamada olduğumuz kabulü sanırım o kadar da yanlış nitelendirilmez. Ama sanki mutlu olduğumuzda başka, mutsuz olduğumuzda başka hızda dönüyor akrep.

(Şimdi bir tuvalete gittim geldim, daha mutluyum. Bir daha düşünelim)

Mut sahibi olmak ya da olmamak galiba iyi bir anlatıcı olmadı bu yazıda. Kişinin algısı ile ilgili birşeylerden bahsetmek istiyordum ben. Demek istiyorum ki o tükettiğimiz ve yerine koyamadığımız zamanlar için hayıflanıyorsak aslında bir çözüm olarak farklı hissetmeyi, farklı algılamayı denemeliyiz. Aynı sezyumsal zaman dilimini iki farklı kişinin farklı hızda yaşaması fikri beni buraya getiren. O dilimin içine koyduğumuz anlamlardaki(değerlerdeki) farklılık hızını değiştiriyor zamanın. Evet, bitmesini engellemiyor, "hiç yoktan" bir çözüm öneriliyor burada.

"Öeaah" sonucu:
- İçim kıpır kıpır, kendimi çok genç hissediyorum.
- Bi sktr git. Yüzünü ütüle de gel.

Not: Defterden diye bir sınıf açtım, tutarsa. Tutmazsa ona o zaman bakarız.

2 yorum:

Çağlar dedi ki...

alpernatif 13/10/2008
:D

Hah
Len bu konuşmanın kaynağını hatırladım gibi :D

Çağlar dedi ki...

isimsiz 14/10/2008
..

ben konunun kaynağını bilmiyorum..
ama rölatif zamanı bilirim..
birine sular gibi geçerken diğerine bir ömür sürmüş gibi olur.. tatsızdır..
benim çözümüm..
bir ömüür törpüsü haline gelindiğinde..
hemen o zaman dilimini kendi özel kullanımıma almak..
su gibi geçtiyse..
o suyu hiç bırakmamak..
=P
hem su kıtlığı var di mi..
tikkatli kullanılmalı