26 Ekim 2008 Pazar

Ruh Çağırma Seansı

Birinci seans:
(Ayağınız alışsın diye)

"Yaşadıklarım dünde kaldı" dememi engelleyen şeylerden biri vücudum. Fiziksel aktivitenin sonuçlarını ilerleyen zamanlarda hatırlatıyor sürekli.
Peki fiziğin yanında ruhta da mı iz kalıyor acaba.

İkinci seans:
(Paralı)

İnsanın neresi acırsa canı orada. Bacağı kırılır orası ağrır, tırnağı kırılır tırnağı ağrır.
Kalbi kırılır, kalbi ağrır.

9 yorum:

Çağlar dedi ki...

alpernatif 26/10/2008
..

Yahu durup durup öyle bir noktadan vuruyorsun ki !
Bedeni ayakta tutan zaten ruh (ya da bence düşünce,burada ayrımına girmeyelim)
Ruh kırılırsa,hepsi kırılıyor
Kalp,bacak,kol yekten vücut

Çağlar dedi ki...

atalet 26/10/2008
..

kalıyor.. ruhta iz kalıyor.. hatta.. sanırım vücuttan çok ruhta kalıyor iz..
biliyor musun..
önce.. içimizi sızlatan anılar gelir akla..
bir dönem yer veya kişiden söz edilince..

nooldu şimdi..
nerden çıktı peki..

Çağlar dedi ki...

verocka 26/10/2008
.

şimdi ruhu bu şekildemi çağırıyoruz

ben beleşciyim herhalde bedava olanından alayım.
"
hem annem derdi sıkıntılı anlarınmnda" canım ceviz kabuğunun içinde"

hep merak etmişimdir ne demek ister diye...

j yok mu yaf onca kelimenin arasında

Çağlar dedi ki...

turkolog 27/10/2008
blogumuz kırılınca,neremiz ağrır !

okumak,yazmak "yasak" ise!
yani affedin ama,blogger kapanınca soluğu böyle uzaktan tanıdık blog/cu/larda alıyoruz.(burnumuzdan solurken..)

vesâire,vesâire işte.

-böylece bu gecenin kabağı da sizin blogda patlamış oldu-

Çağlar dedi ki...

turkolog 27/10/2008
!!!

hani porno bir site olursun,hayrına kapatırlar amennâ dersin!
dersin de...okuma ve yazma hakkı elinden alınmış mâsum insanlardan müteşekkil bu zararsız gruplara ne garezin var mîrim !

onca namussuzluk dizboyu sanal sanal saçılıyorken interinette!

Çağlar dedi ki...

isimsiz 27/10/2008
defter

sanırım bu askerdeki meşin kaplı defterden di mi? Evet evet, sınıflandırması da bu yöndeymiş zaten. İnsanın canı heryerde ama sağlıklıyken aklımıza gelmiyor nedense. Makinanın muhteşem bir şekilde çalıştığı sıradan günlerimize şaşmıyoruz da bir yerinden hata verince acayip şaşırıyoruz. Ne oldu, nasıl oldu, ne zaman geçecek? Adeta farkında olmadığımız can geri geliyor.

Çağlar dedi ki...

isimsiz 27/10/2008
benim o

defter yorumu bana ait. Pardon.

YEC

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 29/10/2008
Hala konuşabiliyorum evet

* Alper:
Konuyu yüzeyselliştirmiş gibi olacağım ama aslında değil, doğruyu konuşuyorum. Askerde dizlerim kırıldığında moralim de kırılmıştı. Yani fizik de ruhu etkiliyor. Tersi de doğru.
Hah, işte ben bu dediklerime ne yorum yaparım kendi kendime. Evet, bokunda boncuk bulmak budur, bravo çağlar.
Ek yapmak istiyorum, duramadım: Benim moralim en az 8 kilo çekiyor, evet.

* Atalet:
Hani insan isimli mekanizma kötüleri unutma, iyileri yüzeltip hatırda tutma yeteneğine sahipti, ki zaten bu idi bizi ayakta tutan. Ne oldu şimdi, ben kendi kendimi mi kandırıyormuşum böyle diyerek.
Birşey olmadı ki, Defterden bu, eski yani. Bakıp bakıp yazıyorum. (Yerseniz :) )

* Verocka:
Benimki incir çekirdeğine sığmakta. O kadar sıkılmakta.
Anladın değil mi ne demek istermiş kadın. Sıkılmak, bunalmak. Çağımızın deyişi ile şitres anacım şitres.
Zaten şitres de baskı, basınç demek. Üstümüze üstümüze. Yoksa nasıl sığılacak kabukların içine.

* Turkolog 1&2:
Blogumuz kapanınca egomuz ağrır arkadaşım. Deşarjımız ağrır. (Verocka, bak iki kelime geriye) Önemli olan kapanınca ne yaptığımız değil, açıkken ne yapacağımızdır. Buyrun top açık açık sizde. Bir önlem düşünüyor musunuz elinizde imkan varken. Asıl erdemli savaşım rahat bozulunca değil, rahatta iken verilendir bence.

* Yec:
Evet aynen öyledir arkadaşım kara kaplı defter, ucuzundan. Dolu da değil ha o kadar. Sizi çok sıkmayacak yani. Ve dediklerine tamamen katılıyorum. Tünelden ilk çıktığımızda en sağlamken farkında değilmişiz değerinin.

Çağlar dedi ki...

imbir 30/10/2008
**

hayati bir organ olduğu için en çok kalp zrar görür.