4 Ekim 2008 Cumartesi

Yapmak ve yapmamak

Yapmamayı tercih etmek konusunda düşünüyorum. O kadar yavaşım yani anlayacağınız. Daha yapmamayı tercih etmek doğru mu yanlış mı irdelemesindeyim, olacak şey değil. Bu kadar da olmaz yani. İğrendim resmen bak şimdi yazınca.

Bugün; genele hakim olan düşünce, yapmanın erdemli olduğu yönünde. Çok farklı şekillerde önümüze gelebilir bu yaklaşım. Üretim olarak mesela görebiliriz. Ne pahasına olursa olsun üretim. Ya da hesaplanmış karlılık pahasına üretim diyelim ki çılgın tüketimi sömüren türden bir üretimden bahsettiğimiz de net olsun. Yoksa aptallıkla alakası yok bu yazdığımın. Ya da değişim diye, acayip ifrit olduğum bir kavram var günümüzde. Değişiyor ve gelişiyormuşuz. Önümüze geleni değiştirmek gibi seçici algılıyorum ben bunu. Acep değerlendirilmiş bir değişim kararı var mıdır. Değerlendirme derken değiştirilecek olan konunun eski(anlaşılan o ki beğenilmeyen) hali üzerinde hangi parametrelere göre bir inceleme yapıldı da yerine yenisinin konmasına karar verildi. Mesela kültürümüzün götü mü kocamandı da rejime sokulup eritilmekte. Ya bak aslında örneklerden bağımsız birşeylerden kaşıntı duyduğumu da belirtmek zorundayım. Ciddi ciddi, ilk halinin nesi vardı da harcama yapıyor ve değiştiriyoruz. Hangi ölçütlerle karar verdin buna. Bana sordun mu demiyorum bak, illa ki ben de bilmiyorumdur da, merak ediyorum harbi harbi. Anlamaya çalışıyorum yani seni. Bu vahşi değişim aşkı nereden geliyor. Bir de hareket etme var üretim ve değişim gibi. Dursana. Neden gidiyorsun. Nedir ilk bulunduğun yerdeki sorun. Oradan oraya buradan şuraya, başım dönmekte. Yavaşla bari en azından azıcık. Nereden buluyorsun bu kadar enerjiyi kardeşim. (Enerji dedim hay allah bak yine)

Yapma yapma yapmaa diye bağırsam sen inadına yapacaksın değil mi. Hep böyle oluyor çünkü. Ama ben iknanın psikolojisini de bilmiyorum ki. Çok naifçe istemediğimi doğrudan söyleyen biriyim ben, uzlaşma gibi görünen ama beni beceren tarza hakim değilim malesef. Yapmamanı istiyorsam direk yapmamanı isterim. Ama sen bir bakıyorum beni kucağına oturtmuş yaptım yaptım diye haz naraları atıyorsun. Farkında değilim sanma tüm benliğimle hissediyorum, ama elimi kolumu tamamen bağlamışsın. Bu resmen üretimin tüketiciyi başrolde oylum oylum oynattığı bir pronografik dizi. Sinema değil bak, sürekli her hafta haftalık konusu değişen ama ana teması aynı olan bir dizi bu.

Olmayacağı oldurmaya çalışıyor ya da çözümü olmayan şey problem olarak değerlendirilmemelidir, dünya bu diyorsunuz değil mi sevgili perdeli okuyucu. Hayır. Reddetmiyorum tam olarak, daha erdemlisini arıyorum. Bakınız üretim olmasın diyemeyiz. Hep nirengi noktamız olan doğaya baktığımız zaman değişim, üretim ve ilerleme/taşınma gibi kavramlar yok değiller. Varlar. Ama lütfen dikkat ediniz dönüşüme açık türü uygulanıyor sürekli. Doğadaki mekanizma hep tüm zinciri tasarlamış halde çalıştırıyor motoru. Hiç yarım yamalak çalışan bir mekanizmanın devreye alındığı olmuyor. Üretim hep var, değişim de zaten aslında farklı bir kavram değil de üretimin bir şekli. Taşınma? o iklimle ilgili.

Çıldıracağım.

6 yorum:

Çağlar dedi ki...

Jido 4/10/2008
..

Tanrım sana şükürler olsun ...
Askerlik Çağlarımı bozmamış..
Yine anlamıyorum yine anlamıyorum...

Ohh yaaa..
Nasıl mesudum şu an bilemezsin :D

Anlayan parmak kaldırsın lütfen
sonra en basit haliyle bana da anlatsın..
Çok ihtiyacım var ebet...

Çağlar dedi ki...

oya 6/10/2008
hadi bakalım.. yine yeniden :)

hmm..
sakinim..
doğru ya da tam anlamak gibi bir iddiam yok..
ama anladığım ve remimin yettiği kadarıyla:

insanoğlunun doğanın doğal bir parçası olmayı reddettiği günden beridir,
üretim ve neticesindeki tüketim (ya da tam tersi) bir yıkım halini almıştır Çağlarcan..
şöyle ki:
tüketim mallarının üretiminin esas amacı insanların hayat standartlarını yükseltmek olmalıdır değil mi?
ama ne oluyor da bu amaçtan sapılıyor?
tükettiklerimizin sahibi değil de esiri olduğumuzda..
o zaman bu üretim gücü yıkıcı bir hal alıyor..
savaşlar mesela..
ya da iktidar..
hep bu tüketim esaretinin eseri..

ve bu yıkımda değişim,
gelişmenin yanına bile yaklaşamıyor elbette..
sürekli devinen doğanın kendisine baktığında,
dediğin gibi,
üretim/tüketim devam ederken,
yapaylığını bozmuyor..
çünkü bir aslan açıktığında,
"geyiklerin hepsi benim olmalı! nıhahaha!" demiyor..
acıkıyor, bir geyiği gözüne kestiriyor, peşine düşüyor, ham yapıyor, mutlu oluyor ve döngü burada tamamlanıyor..

daha erdemlisini mi arıyorsun?
bu elbette ki hakkın..
ve bence de aramaya devam..
sen başkasında bulamasan da,
kendindedir o aslında..

ve bir de çıldırmak güzeldir..
keyfini çıkar :)

Çağlar dedi ki...

alpernatif 8/10/2008
:?

İşletme derslerinde ilklerde öğretilen kavram
Talebi arzla yaratmak
Tüketim toplumunu doğurmak
Bir insan genel ihtiyaçları dışında tüketici doğmaz
Tüketici yapılır
Ve üstelik hayatımızı kazanmamız da başkalarını tüketici yapmamız ile ilgili
E illa ki birileri de bizi manasız tüketici çılgınlığına iterek hayatını sürdürüyor
yapmamak eylemi ?
O biraz ütopya :)

Çağlar dedi ki...

0sojourney0 9/10/2008
E PES!

irdeleme kardeşim orayı burayı! kurcalayıp durmasana!, ayrıca seçmeden algılayıver, hatta anlamayıver bu defa da! Allaaaa allaa!!!

hasta ettin bünyeyi yok yapmanın erdemi, yok karar ölçütleri, ikna psikolojisi, üretme bilmemnesi!!!

git aşık ol olum be!! sacmala, anla, anlama, mal ol, olma, ama şöyle sağlamından bi aşık ol yawww!!!

yemişim yapmanın erdemini!! erdemli bi yalnız olarak (aslında burda baska bisey diyorum da, yazmıyorum) ölüp gitcen o olcak!

neyse, hadi gittim ben. akşama balık yicez, haberin ola:)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 12/10/2008
Noolmuuşşş

* Jido:
Bozmamış. Ay annem şüphen mi vardı. Şansıma dandiri bi mesai yaptım altı ay süren de arıza çıkmadı. Ki zaten bünye olduğu gibi arızalıydı. Belki düzelirdi, o da olmadı.

* Oya:
Hayır. Ya insanın hayat standardını yükseltmek dersek tabii ki yer bitiririz. Aslında ölme standardımızı yükseltmek için didindiğimizin de farkında değiliz çoğunlukla. Aramıyorum artık sanırım ben de. Sadece arıza çıkardıkça yazıyorum, o kadar.

* Alper:
Bak ne güzel demiş Alper. İnsan tüketici doğmaz, tüketici yapılır diyor. Hay ağzını öpeyim diyecem, yanlış anlaşılacak. İşletme bilmiyorum diye kıvırayım bari.

* Sojo:
Ööff.
Anlıycam işte ben, bana ne. Anlamasam da buyum ben.
Bi de pardon, plan başka idi. Ya da plan aynı idi de başka yerde idi. Biz hem mercan hem çinekop yedik. Ama ihtiyacımız kadar yedik :P

Çağlar dedi ki...

isimsiz 14/10/2008
..

sürekli yenisini üretiyor.. tüketiyoruz.. çünkü.. kalite düşük.. uzun süre dayanmıyor..
çağlar..

biraz sap saman karışmış gerçi..
eski kültürün yerine yenisini koymak bölümünü ayrı ele almayı seçebilirdim ben de..
ama diğer dediklerin.. için.. budur fikrim..
etme ısrar .. kültür dönüşümü ile ilgili bişi demiycem..

atalet