26 Ocak 2009 Pazartesi

Kriz yönetimi

Daha yirmi yedi yaşındasın. Niye akşam iş çıkışı mutlu saatler diye nitelenir diye düşünmeden birkaç kişi toplandınız ve eğlendiniz. Alkol güzel. Şimdi içmeyeceksin de ne zaman içeceksin ki, değil mi. Yalnız o etin porsiyonu biraz fazla idi sanki. Ama bira iyidir, rahatlatır mideyi. Bira, patates, bira, biraz daha patates, sıkılınca çerez. Ortam güzel. Zaten bu adamların muhabbetinden hoşlandığın için buradasın. E giysiye sinen sigara kokusunu da çekivereceksin, olur o kadar. Bu iş sonrası eğlencelerin artık kaçamak değil de bir ritüele dönüşmesi seni mutlu ediyor. Bu sosyal kişiliğinin oturan tuğlalarından biri. Evet böyle düşünüyor ve bundan keyif alıyorsun. İnsan kendini insanlara, şeylere, yerlere ait hissetmek istiyor.
Gece geç vakitte eve döndüğünde çok yediğini farkettin yatağa yatınca. Şişlik var, uyutmuyor. Acaba dış kapıyı kilitlemiş miydin. Amaan, bu sefer de kilitsiz kalıversin. Zaten sitede yıllardır bir tane bile hırsızlık olayı olmamış ve her yer kamera dolu. Bırak kafanın içindeki konuları artık, uyumalısın. Yarın işe dağılmış halde gitmemek gerek, toplantı var. Bak düşünme diyorum, uyumanı engelliyor bu kafanın içindekiler derken daldın.
Ah, bu ne. Böyle karın ağrısı mı olur. Yutkunamıyorsun, batıyor göğsün. Kolunun üstüne mi yattın yahu. Doğrulamıyorsun, göğsünün üzerine kocaman bir kaya oturmuş gibi, nefes de alamıyorsun. Aahhh, sesin de çıkmıyor. Birşeyler oluyor, bu ne. Gaz falan değil, birşey oluyor, bariz göğsün ağrıyor. Yataktan kalkmaya çalışırken yana düştün ve gece lambasının aydınlığı da gitti gözlerinden. Gözlerin açtığında çok uzun süre olmadığını düşündün, çünkü ağrı devam ediyor hala. Batıyor da. Göğüs kafesin içine göçmüş de kalbine basıyormuş gibi. Evet, kalbine. Aptal, kriz geçiriyorsun. Aklın başına geldi ama vücudun artık sana yetmiyor. Birşeyler yapmaz ve kendini kurtarmazsan öleceksin. Biraz sürünerek, biraz dizlerinin üzerinde duvarlara tutunarak dış kapıya kadar geldin, kolunu tuttun elinin gücü ile bile değil kendi ağırlığınla açıldı, tükeniyorsun. Merdiven boşluğunda ışık olduğunu gördün, sesler geliyor. Dışarıya doğru yıkıldın ve film burada koptu.
...
- Beyefendi, acilen sizi ameliyata almamız gerekiyor, kriz geçirmişsiniz ve aslında hala geçiriyorsunuz. Haber vermemizi istediğiniz kimseniz var mı?
- Yok.
...
Masanın soğukluğunu sırtında hissediyorsun. Maskeden verdikleri uyuşturucu kupkuru. Cevap vermedin sordukları sorulara ve başladılar. Sol kolunu altına aldılar, kalçanın altına sıkıştırdılar elini. İlginç bir uyuşma bu. Farkediyor ama hissetmiyor, duyuyor ama acımıyorsun. Göğsünü bir ıslaklık kapladı tam ortadan, yukarıdan karnına kadar. Hemşire birkaç kez sildi. Doktorun açtığı kesiyi algılıyorsun, gıcırtı gibi geliyor. Testere sesi duyuyorsun. E ama testere ile kesiyorlarsa sonra parça kaybını nasıl çözüyorlar. Komiksin, belki ölür ve bunları düşünmezsin. Bir alet getirdiler. Gözlerin kapalı, görmüyorsun ama vücudundaki gerilme ve karınındaki esnemeyi hissediyorsun. Birkaç kesi daha attılar içeride. Kalbini avuçladığını duyumsadın. Ve artık vücudunu bir makina yönetiyor.
Herşey karardı. Kimse yok.

15 yorum:

Çağlar dedi ki...

Hera 26/1/2009
.!.

çağlarr
evet çok ilginç
benzer zamanlarda aklımıza düşmüş...
ölüm... duyduğumda müzik pasajlarından birindeydik akadaşlarla, inanmadık asparagasdır dedik, eve koşup mtv'yi açtık... sonra şok...pek çok senaryo oluşturuldu o sonla ilgili ama ben karısından nefret etmeyi seçtim...

seni okurken onunla ilgili son değilde...zehir gibi yakışlıklı bir çok görüntü canlandı yine gözümde... yakıştıramadım onu o halde canlandıramadım hiç bir zaman...

Çağlar dedi ki...

isimsiz 26/1/2009
..

nası ya..
heranın yakışıklısı olması..
eroin.. tüfek??

kalp krizi??

nooluyooooooooooo

atalet..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 26/1/2009
Yanlış oldu, düzeltelim

* Hera:
Okurken zehir gibi birşeyler canlanmalıydı ama :)

* Atalet:
Yanlış oldu. Ben sadece yirmi yedi'yi esinlendim Kurt kardeşten. Gerisi tamamen kurmaca.

Çağlar dedi ki...

Hera 26/1/2009
bi parantez açiim

zehir gibi ayrı bir cümle, virgül'ü unutmuşum :)
hal böyleyken zehir gibi yakışıklı olmuş
kurt sahnede zehir gibiydi diye cümle içinde kullanayım bari,
peki niye 27 çağrıştırdı??

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 26/1/2009
Açalım biz de

* Hera:
"yirmi yedisinde ölmek" "27 yaşında ölen" gibi aramalar yap bak, ne çıkıyor.
Ay sadece bir yaş bu hikayede kullanılan. 30 desem daha çok tepki çekerdi, klasik olduğunu sandığım bir yaşı kullandım ben de :)

Çağlar dedi ki...

Hera 26/1/2009
kediyi merak öldürmüş zatiii

peki tamam
ne kızıyon :)

Çağlar dedi ki...

isimsiz 27/1/2009
..

ben kızarım..
işin mi yok ölen araştırıyosun..
kalp krizinden ölmeyip bitkisel hayata düşen 19luğum da varbenim..
ölmüş de dokuz dakka uğraşmışlar genç diye..
iyi mi olmuş..

başka konu mu yok..

Çağlar dedi ki...

isimsiz 27/1/2009
alpernatif

körtü severdim de
kört beni severmiydi bilemedim !

(yukarıdaki manasız iki cümle hikayeye eklenecek bir şey bulunamadığı için yazılmıştır)

Çağlar dedi ki...

sedencik 27/1/2009
merhaba...

et yemek yüzünden oldu desem...
yok demeyeyim en iyisi...
bira-patates-çerez hep daha masum gelir bana...
ve krizden korkarım...
korkarımda ...
yanımda aspirin taşımak dışında başka bir şey yapmam...
onuda aritmi hissettiğim bir gün...
kriz zannedip...
panikle 4 tanesini çiğneyerek yutmuştum...
2 gün midem diye kıvrandım...


sn:kurgu olup olmadığını anlamak için ...
ilk defa önce yorumlara baktım...
o yüzden bu kadar rahat yazdım...
umarım sürçmemişimdir...
ve umarım herkesden uzak olsun...

sağlıcakla...

Çağlar dedi ki...

imbir 29/1/2009
*

krizi yönetememek.insan kendi krizini kendi yaratıyor aha işte.sonra da yönetemiyor beceriksiz.yönetemeyeceğin işlerde dikkatli olmak lazım o zaman.hadi bazı krizlerin olabileceğini tahmin edebiliyoruz ama bazıları tamamen kontrol dışı.korkunç.
asıl zor meseleler onlar.

Çağlar dedi ki...

Oya 29/1/2009
hangisi?

hangisi daha kötü?
ölmek mi?
yanlız ölmek mi?
bir türlü ölememek mi?

yazıyı okuyunca aklıma geldi..
"hayat bir kuştu.. üfledim uçtu.."
babaannem ölürken son cümlesiydi bu..

ayh..
daraldım..
bırak krizi,
ben daha düşüncesini bile yönetemiyorum baksana..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 29/1/2009
Efendim Gerekli Bir Duyuru ve yorum cevapları

Lüzum üzerine bildiriyorum ki bu yazı tamamen kurmacadır. -Eğer varsa- esinlenmeler kesinlikle şahsımla ilgili değildir. 27 yaşında ya da şu anda ya da şu ana kadar -bilgim dahilinde- herhangi bir şekilde kalp krizi geçirmemişimdir.
İlgililerin bilgisine...

Cevaplar:
* Hera:
Kızmıyom kızmıyom. Keyfine bak sen.

* İsimsiz Atalet:
Kızma sen de, konu olsun diye yazdım. İlgilenmiyorsunuz benimle, ilgi çkici konu olsun dedim. Of oooof nerde o onlarca yorum almış yazılar :D

* Alper:
Kört kendini dahi sevmedi.

* Seden:
Hoşgeldiniz, sürçmediniz efendim. Kurmacadır. Sakınmak için de kontrol önemlidir.

* İmbir:
Evet, denetim dışı olan krizler için pek de öngörü olamıyor, çözüm zaten üreyemiyor. Elden gelenler için çalışmak ise elzem.

* Oya:
Efendim, hepimizin açmak istemediği kutuları var ( Ref: Serdar Turgut (yanda var) )
Ben ise kutu açanım.

Çağlar dedi ki...

isimsiz 29/1/2009
Yec

En heyecanlı yerinde kesildi ya patron. Elaman kurtuldu mu? Kurtulacak mı? Öte yandan ölümün karşı kapı komşumuz olduğuna dair güzel bir kurgu olmuş. Bir gece ansızın oturmaya gelebilir. Hatta yatıya bile kalabilir. Müsaitmişiz değil mişiz onu bağlamaz pek.

Çağlar dedi ki...

Hera 30/1/2009
MİSİLLEME DİİL VALLA SAHİDEN GERÇEK HİSLERİM

Çağlar
keyfime bakmamı istiyorsan
kop gel artık blogger'a
şöle elimin altında ol

ne zamandır diyecektim zati :)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 31/1/2009
Cevap toplayalım, artık alışılmıştır herhalde, bugün yarın yeni yazı gelir üstüne zira.

* Yec:
Elemanın hayatı buraya kadar kurgulandı. Gerisi okuyucunun elinde, kişiselleştirilebilir halde bırakıldı. Ben birşey yazmayacağım bu konuda başka. Tepki de geliyor zaten.

* Hera:
Hımm, gelmem. Duracağım biraz daha sanırım. Zira eski havam ve hızım ve eğlencem yok blogculuk konusunda. Önce o heyecanı tekrar yakalayıp yakalayamayacağımı bir görmek istiyorum kendimde. Yoksa ben kendinden kaçmak için şehir değiştirenlerden değilim. Eğer sizi çok yormayacak ise, şimdilik buralarda idare edin beni derim. Sevgiler.