4 Ocak 2009 Pazar

Nakli yekün

Bugün oturuyorum Güveçte, patronculuk oynuyorum kendi kendime; inanmazsın aklıma fikir geldi. Kaçmalarına izin vermeden yazdım bir köşesine, yine aklımın.

Bizim zamanımızda anadolu lisesi denen yerlerin orta kısımlarında(ortaokulumsu işte) bir yerlerde iken gözlerimin bozulur gibi olduğunu, oturduğum yerden tahtayı göremez, okuyamaz olduğumu, ve dahi bu sorunu kendim dile getiremediğim için ailemin tanıdık öğretmene bilgi verdiklerini, onun da sorumlu öğretmene ricacı olduğunu hatırladım. Sonra bir paranın ukalalaştırdığını şu anda düşündüğüm(zengin piçi dememeye çalışıyorum) bir sınıf arkadaşının itiş-kakışına kendi başıma cevap veremediğimi, bunun da tanık olan bir öğretmen tarafından halledildiğini hatırladım. Yine başka bir öğretmenin -ki sanırım kendisi sonradan müdür muavini olmuş bir kamyon idi- beden eğitimi dersi sırasında, sırada boynumdaki kolyeye takılıp "bunu köyde hayvanlara takıyoruz boyunlarına çıngırak asmak için" gibi birşeyler dediğini ve benim yine kendisine cevap veremediğimi de hatırladım. (Lan ne travmatikmiş gibi geldi şimdi bana da o zamanlar)

İşte bu gibi aklıma gelen şeylerden, benim kendimi ifade edemeyen birisi olduğumu çıkardım.

Hani evi yerleştiriyorum ya(askerden geldim, eve girdim, iş tuttum... yok yanlış oldu; ev tuttum, işe girdim. Ve evi yerleştiriyorum işte) o yerleştirdiğim kolilerin birinde de cd'ler vardı. Kurcaladım, üniversite yıllığımızın elektronik halini buldum. Orada da benim için şu an bana ilginç gelen şeyler yazmışlar o zamanki arkadaşlar. Düşündüm, ben öyle biri miyim acaba diye, bilemedim.

"Hadi bakalım hayırlısı, kendimizi anlatabilir miyiz, süreklilik arzedecek fikir yazıları yazabilir miyiz, deneyeceğiz."

Bu da, bu blogun sağ başında ilk günden beri duran bir cümle. Hepsini birden çorba edecek olursam eğer, ben bu yazılarla neler yapıyorum ya da yapmaya çalışıyorum diye düşündüm. Bir kere kendimi anlatabiliyor muyum sorusundan daha önce ben nasıl birisiyim sorusu var. Cevap veriyorum: Bilmiyorum. E o zaman anlatamam mı. Bilmeden anlatmaya çalışsam kendi kendine ortaya çıkmaz mı. Hani kitabi tanım vermek yerine örneklerle açıklamak gibi. Burası ansiklopedi olmadığına göre, bu yöntem çalışır mı acaba diye size soracağım.

Toplamak gerekirse iki temel soru var. Ben yazdıklarımla kendimi anlatabiliyor muyum, benim anlattığımı sandıklarımın bir değeri var mı, ben ne anlatıyorum (evet, üçmüş)

Katılımcı olmayı kabul ederseniz eğer, sorunun muhatabı sizsiniz sevgili okuyucu. İsimli, isimsiz; buyrun. Merak ediyorum.

Not: Yekün alıyorum, ama sanırım nakletme konusu cevaplarla ilgili olacak.

16 yorum:

Çağlar dedi ki...

asinehrii 4/1/2009
..

bazen bunu bende düşünürüm(evet arada sırada düşünüyorum henüz kaybetmedim o yeteneğimii)kendimi anlatabiliyormuyum...yada kendimi ben tanıyormuyum die ... genelde senin yaptığın gibi ilk etapda cevap bulamam sonra yavaş yavaş gelir.. zamanla (evet bu işde zamanla oluyor )tanıyorsun... sende etrafındakilerle..zaman konusu burda senin için en iyi tanım olur heralde.. zamanla anlaşılıyorsun... :) ilk etapta anlaşılması zorsun.. sonra anlattıklarının illa kendini anlatmak zorunda olduğunu sanmıyorum.. ve birilerinin anlaması gerekliliğini .. bu senin için böle olmayabilir tabi.. Senin anlattığını sandıklarının ki bana göre anlattıklarının muhakkakki değeri vardır burda yeni kendi adıma konuşuyorum...anlatmak istediklerimi anlatamamış olabilirim ama genel olarak değerlisin demek istedim.. onun dışında benim her zaman verilecek bir cevabım oldu hatta birinde verdiğim bir cevap yüzünden disipline gitmişliğim vardır.. :)

Çağlar dedi ki...

.. 4/1/2009
..

ben daha hala cevap veremiyebiliyorum.. ani durumlarda..
ama senin sorularına cevap verebilirim yavaş yavaş..
soru bir..cevabı...
sen "kendini" anlatmaya çalışmıyorsun..ki..
bir olay.. görüntü.. ses.. bazen de ölü sinekten.. ve çağırıştırdıklarından yola çıkıp..
katar katar felsefe yapıyor.. yaptırıyorsun..
ha anlatmaktan kastin buysa.. evet gayet anlaşılır bağlantılar kuruyorsun..=)
bazılarının aksine ben hemen anlıyordum mesela.. nerden nereye gidersek neye varıcaz..
soru iki cevabı...
senin anlattıklarının.. bir değeri.. olmaz mı..
bence hem bizdeki fikir hareketi .. antieycinghetkiye teşekkür=P...
hem de esas..
zaman içersinde senin okuyup..
nerden nereye vardığını izlemen bakımından önemli bu..
belki bi gün ordan çıkıp başka bi noktaya varabilir.. fikir..
ama hiç fikir olmazsa..
hep otururuz..
olmaz..
soru üç.. cevabı...
sen ne anlatıyosun çağlar..=P
bence.. insan ve çevresi.. ilintide olduğu herşeyi...
yoksa kompozisyon dersi gibi değil..
anı defteri.. hiç değil.. bu bilog..

atalet..

Çağlar dedi ki...

alpernatif 5/1/2009
.....

Haydi bakalım

İstediğimiz sorudan başlayabiliriz değil mi :)

anlattıklarının değeri var mı ?
var
anlatılan her şeyin illaki bir değeri vardan yola çıkıp," e seninkininde bir değeri var nihayetinde" diyecek değilim
senin anlattıklarının bir değeri var
yalnız senin yaptığın anlatımdan öte soru sormak
kurcalamak
konuyu bir noktaya getirip,genelde kendi fikrinle bağlamadan ucunu bizlere açık bırakarak herkesin yorumunu bekliyorsun
bana göre güzel bir şey
her seferinde düşünmemize sebep oluyorsun
ben ve benim tarzımdaki blogcular,bir olayı anlatarak kendi yorumumuzu koyuyoruz
sen bir olayı değil,bir algıyı,bir düşünceyi ortaya koyup,tartışma yapılmasını istiyorsun
bu yüzden anlattıkların demeyip,(anlattıkların kelimesi bana daha çok bir anıyı paylaşma gibi geliyor) yazdıklarının çok değeri var
en azından benim için var

anlatım yolun tartışılır
başlangıçta bilerek kafa karıştırmaya çalışıyormuşsun gibi geliyordu
sonra seni birebir olarak tanıdıkça şunu fark ettim
kafasında hızlı düşünceler uçuşan insanların konuşma tarzları da hızlıdır
birebir akıllarından ne geçerse direk söylerler
yakalamaya çalışırız
aynısını sende gördüğüme inanıyorum
zeki ve karışık bir zihnin birebir duraksamadan yazıya dökülmüş hali blog yazıların
zannetmiyorum ki yazıyı yazdıktan sonra benim gibi kırk saat orasını burasını kurcalıyorsun,düzeltmeye çalışıyorsun

ne anlatıyorsun ?
ataletle aynı fikirdeyim
genelde anlattığın kendin değil
davranış biçimlerimiz
hayatımızda üzerinden geçip fark etmediğimiz ayak izlerimiz
düşünmeye iten bir yazı içeriği
güzel mi ?
evet , bence güzel

yazdıklarınla kendini anlatabiliyor musun ?
bence bu soru şöyle sorulursa yanıtım var
anlatabiliyor muyum değil de anlatıyor muyum ?
genel anlamda hayır
kendini anlatmıyorsun
ifade etmek istediklerini anlatabiliyor musun ?
evet
anlatabiliyorsun
yani konunun anlatım kısmı ile bir sorunun yok
anlatmak istediğin konuyu gayet güzel anlatıyorsun
ama kendini anlatıyormusun kısmı bana göre hayır
bu iyi ya da kötü olarak tanımlanacak bir şey değil
kendini anlatmak isteyip istemediğine bağlı

istersen bu yazı gücüyle onu da pekala yapacağının farkındayım

bilmem bu uzun süredir yazdığım en uzun yorum fikir verdi mi ?

:))))

Çağlar dedi ki...

hbasak 5/1/2009
.

Ben ne anlattığını kolay anlamayanlardanım. Bak gene kafamı karıştırdın; Ortaokulda öğretmene, pek sevimli sınıf arkadaşlarına kendini ifade edememe durumlarından ile blog yazılarında ne ifade ettiğin, edip-edemediğinin falan ne ilgisi var? (bence hakikaten ilgisiz; biri elma, diğeri armut.) Bu son yazıyı okurken biz okuyucular senin ortaokula Güveç’teki masadan kalkıp gitmiştik, oradan yeni tutulan evdeki eşya kolilerine gidip üniversitedeki elektronik yıllığı bulduk, sonra da bloğun sağ üst köşesine geldik. ‘ben nasıl biriyim” sorusuna vardık, durmadık, “bilmediğim şeyi nasıl anlatırım”’a ilerledik… Senin beynindeki top zıp zıplıyor, hiç ummadığım yerde durup bambaşka bir yöne yuvarlanıyor gibi geliyor. Nereden nereye zıplayıp durduğunu sakin sakin seyredip yazarak okuyucuya ayna gibi aksettiriyorsun sanki yazarak. Bence bu, kendini anlatmaktır evet. Ama belki de anlamak-anlatmak doğru kelimeler değil. Sezmek-sezdirmek daha uygun gibi.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 6/1/2009
Çok yoğun bir katılım olmuş, teşekkür ederim

* Asi:
"Zamanla anlaşılıyorsun ve anlattıklarının değeri var" demişsin anladığım kadarı ile. Yine anladığım kadarı ile karşındakileri o kadar da çok düşünme demişsin. Bak aklıma başka birşey getirdin. Biraz önce televizyonda bir yazar vardı, yeni kitabının reklamını yapıyordu. Yani ben konuştuklarının reklam olduğunu düşündüm. Ve o vakit bir replik yazdım kafamda. Şöyle birşeydi: "Lan ben zaten kıçımı yırtıp yazmışım bu kadarını, bi de ne yazdığımı mı anlatmakla uğraşacağım. Aha mal bu, ister okursunuz, ister okumazsınız." Evet böyle birşeydi.

* Atalet:
Anlaşılır durumdayım ama anlattıklarım kendim değil. Hımm... Demek ki burada da saklanıyorum. E o zaman ben de reklam yapıyorum. :)

* Alper:
Düşündürmeye çalışıyorum? İlginç. Burada da mı mesai buldum acaba kendime. Bu bir çeşit çelınç mıdır.
Valla doğru diyorsun, yazıp çıkıyorum ben. Zaten oturup çok düşünür, çok incelersem kalıyor o yazı. Bu iyi birşey midir ben de bilmiyorum ama.
Bak yazdıkların bir fikir verdi. Diyorsunuz ki kendini anlatmıyorsun, ama yapmak istediğini de iyi yapıyorsun. Ben anlatmayarak anlatıyorum belki kendimi, olabilir mi. Yani saklanmaktır benim karakteristiğim. Örtmek. Çok karmaşık bir yol bu. Bu kadar zor olmamalı.

* Başak:
Evet doğrudan karşılaştırdığında ilgileri yok, öyle yazdım çünkü aklıma öyle geldiler. Yani konu olan probleme ulaşma yolumu anlatmıştım orada. Aklım oralardan uçuştu da bu konuya düştü, demek istemiştim. Yani evet, gelin kafamın içinde benimle dolaşın istiyorum sanırım.

Çağlar dedi ki...

verocka 6/1/2009
.

ben buna yorum yazcam ama şimdi değil

Çağlar dedi ki...

isimsiz 6/1/2009
YEC

Yazarın toplaması üzerine yorum yapmak pek hoş değil, yeni süpürülmüş caddeye sümüklü mendil atmak gibi ama olsun, kusara bakmazsın herhalde patron.

Okuduğum bloglar içinde özgün bir yere sahip olduğun için seviyorum seni. Yani hepimizin yazdıkları bir yere mi vardı ki seninkilerin işe yarayıp yaramadığını sorgulayalım? Ben bu sayfaya gelip okuduysam, kafamda iki üç sinir demeti çakışmışsa işe yaramıştır, dahası karaip adalarında amasya kirazı...

Bi de müdür yardımcısı vardı. Ben nöbetçiyken bayrağı istiklal marşının ilk yarısında çekip bitiremediğim için eliyle ceki can hareketi yapmıştı bana. Bütün okulun önünde nasıl yerin dibine girdim anlatamam. Pazartesi babamla beraber geldim okula. Adam izinliymiş. Yaş bu arada 15 falan. Ben bayrağı aheste aheste çekip bitişle beraber doruğa ulaştığım için büyük suç işlemişim meğer. Böyle de bir anımı anımsadım. O an kilitlenip kendimi savunamamıştım.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 7/1/2009
Atma maamut

* Veroçka:
Şekerim, yapma böyle. Hep böyle diyorsun ama yazmıyorsun.

* Yec:
Yoo, canının istediğini canının istediği zaman yaz, takılmıyorum. Okunuyorsa, yaramıştır... O da güzel, kabul.

Çağlar dedi ki...

isimsiz 7/1/2009
benceeeeeeee

bi kere çağlar
burada kendini ifade etmek için bulunmuyorsun
anlatmak istediğin yorumlamak ya da paylaşmak istediğin sohbet dilediğin için burdasın,
bir kere insanın kendini ifade etmesi zordur
değişkendir yaşayandır öğrenen deneyimlenen sıkılan coşandır
dahası hani kendini anlat desem nelerden hoşlanmadığını ya da hayatında nelerin olmasını istemediğini bir çırpıda söylersin
ama neyi istediğini çok kolay diyemez insan kendine
bu da onun gibi bir şeydir

istekler beklentiler azrular değişkendir, tatminler de...

anlaşılma konusuna gelince

sen her ne kadar saklasanda matrak bir adamsın
betimlemeyi seviyorsun
bazen okurken anlamaya çalıştığım ve bazen anlayamadığım yazıların oldu
normal
ama böylesi bir durumda da anlaşılmaz olarak görmedim seni
çünkü bazen yazarken kendi bildiğimiz yada deneyimlediğimiz bir şeyi herkesin bildiğini varsayarız ordan oraya geçişler yaparız
bende olur bu
bazen detaylara yumuluruz
bende olur-du

velhasıl
okul hayatında dillendirmediklerinin acısını yeterince çıkarıyorsun burda :)

Hera

Çağlar dedi ki...

farmau 8/1/2009
bence

Bence farkındalık sahibisin ve ondan yazma ihtiyacı duyuyorsun hemşerim . İyi veya kötü etrafında gelişenleri irdeliyorsun ve bunu anlatma ihtiyacı hissediyorsun. Aslında çoğu zaman detayına indiğin pek çok konuya kendi açından bakarken, okuyana ise kendi açısını irdeleme imkanı sunuyorsun. Açıkcası bana hiç anlaşılmak istermişsin gibi gelmiyordu seni okurken. Yazmak ve yazarken bir yerlere dokunabilmek ve yorumlar sayesinde bu farkediyor olmak, sana yetiyor gibi gelmişti. Halende yetiyordur o ayrı. Aha bak kendini derin sana cümleler kurmak zorunda kaldım soruların karşısında. Şaka bir yana zaman zaman çağlar ne yazmıştır diye baktığımıza göre hatırı sayılır bir güzellik katıyorsun hayatımıza :)

Çağlar dedi ki...

imbir 9/1/2009
**

ya gözlük konusunda bi şi yok bence.bu senin içine kapanıklığını göstermez ki.yani ben de tesadüfen kontrole gittiğimde öğrenmiştim ki,komşular hadi bi gidelim kontrol ettirelim demişlerdi öyle gitmiştik hepimiz.sora o zengin piçe cevap versen nolur.gene anlamaz gene anlamaz,piçtir değişmez,adam olmaz,nefesini tüketmemişsin işte.o beden örtmeninin örtmenlik formasyonunu tam kavrayamamasından kaynaklanıyor.tamamen onun odunluğu yani çok pardon örtmen o ama yani bazıları hakediyor.bunların dışında kendini gayet ifade ediyorsun ki sen.o senin hüsnü kuruntun :D
herkes de vardır hem o.kimse kendini tam olarak ifade edemez.ben de hazır cevap değilimdir mesela.sonra gece keşke şunu deseydim keşke bunu deseydim der dururum hep.hep hazır cevap olmak isterim zaten :D hazır cevaplılık bence daha farklı.kendini ifade etmekten yani.bence gayet iyi ifade ediyorsun.hem o zamanlar daha küçüktün :ppp

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 10/1/2009
Bakalım ne toplamışız

* Hera:
Kafamın içinde bekleyen konulardan birini yakalamışsın istemediklerimizi kolay anlatırız da istediklerimizi açamayız diyerek. Bak gördün mü, bekaretini yitirdi konu. Yazamayacağım artık :)

* Farmau:
Kızkurbaa, hoşgeldin. Nerelerdeydin.
Bak aslında ben yorumsuz yapamıyorum. Ama bu yorum manyaklığı değil, "lan bi bakın burda birşey demişiz, siz de birşey deyin, katılın, onaylayın, onaylamayın, fikir söyleyin bu konuda kardeşim" avazı.
Ama bak bunu böyle anlatıyorum ya, demekki aslında anlaşılamıyorum kendi kendime.

* İmbik:
O zamanlar aklımda kalarak bir fikir ürettiler, o fikri bugün değerlendirdim. O zaman öyleydi diye şimdi karar vermedim. Örnek alıp geliştirdim aslında. Değerlendirme hatası değil :)

Çağlar dedi ki...

isimsiz 13/1/2009
:@

sayısı üçe çıkan sorularınızı cevaplamış idim ne küsel. lakin blogcunun kullanıcı düşmanı yorum ekleme arayüzü beni yedi bitirdi.

--özetle--

1. anlatmak istedikleriniz kaynaktan başarıyla çıkıyor. bütün hedefleri denetlemeden kesin birşey diyemem.
2. bant genişliğim torrent yerine blogunuza gidiyor. değer veriyorum ben kendim.
3. farkında vardığınız şeyleri yazıyorsunuz. bu soruya boş kağıt verip "risk budur hoca" diyenlere lafım yoktur.

Çağlar dedi ki...

BULUTRUH 13/1/2009
bir önceki

yorumu ekleyen blogcuyu dövecek olan benim Çağlar bey.

Çağlar dedi ki...

bulutruh 13/1/2009
bir önceki

yorumu yanlış yazan ve blog kirlenmesine sebep olan kişi de yine benim (özür)

"blogcu*"yu hala dövmek istiyorum. ayrı konu

*= blogcu.com

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 16/1/2009
Gel gel, sensin torrent

* Emrebey 1&2&3:
Bana dizi bul. Ben salt metnim. Görsel değilim pek.