24 Temmuz 2009 Cuma

İnsanın kalesi neresidir?

İnsanın kalesi neresidir. Nerede kalkanlarını indirir, kılıcını bırakır. Günün yorgunluğunu nerede atar.
Küfe hiç mi kesmez omzunu insanın da nerede küfe çıkıp içi de boşalır boşluğa.
Neresi rahattır, nerede şarj olunur. Nerede ardını kollama güdüsünü istirahate çeker insan.
Öyle ya, dışarıda sürekli, gelen roket var mı diye bakınıp durursun, hep hareketlisindir.
Yani hangi noktada durursan pencereden hayatın akışı izlenebilir, niye öyle akıyor diye dertlenmeden.

Aranan yer, kendi içi midir insanın. Gönül o kadar sağlam mıdır. Zaten bu bu problem özyineli midir, emin misiniz.
Sevgilinin koynu, kucağı mıdır. Göze girebilmek için bile uğraşıyoruz, başkasının kalbine girmek uğraşısı zaten başlıbaşına bir savaş değil midir.
Ev midir, kendi ile başbaşa kalmak mıdır.
Aile midir, arkadaş, dost mudur. Kim kimi ikame edebilir ki.

Yoksa arayış boşuna mıdır, "Yüklen cephaneni yine ve öl ölebilirsen meydanda" mıdır cevap.

Nuri, neredesin. Neredeyim. Nereyesin.

11 yorum:

alpernatif dedi ki...

İnsanın kalesi kendi içidir Çağlar
Ev,iş,sevgili kucağı, hiç birisi rahatlatmaz insanı
Tek yer beynimiz

Düşmediği sürece sığın oraya

not
Nuri kim ?

Portia dedi ki...

Bilemedim var mıdır bir kale. Çoğu zaman kendi içim bana en zor geliyor. Belki de sabit bir kale arayışı yanlış. Duruma göre doğru sığınağa gitmeyi öğrenmek lazım.

ASLI dedi ki...

Bilkent Kütüphanesi! Cevap bu :)
En azından benim için.
Alakasız bir katında, kimsenin olmadığı (Bu kısmı çok önemli, başkası varlığımı fark etmemeli)rafların arasından alakasız bi kitap alıp yere oturup kafaya göre bi sayfayı açmak. Sadece okumak. İnsanlar, sorumluluklar, görevler, acılar, sevinçler... hiç bir şey kalmaz kafamda.. Sadece okur okuduğum kişi için endişelenirim, sevinir ya da üzülürüm. Bazen elimdeki bi matematik kitabı bile olabilir. Yeterki rast gele denk gelmiş olsun. Dinlendiğimi, huzur bulduğumu hissederim.
Başka bi alternatif de sevgilinin göğsü olabilir fakat kaybetme korkusu beni biraz gerdiğinden yine kitaplarımla mutluyum ben. Kütüphane olması özellikle önemli çünkü binlerce kitap arasından o çıkıp gelmiş seni seçmiş, sen onu değil. (rast gele denk gelen kitaptan bahsediyorum.)
Olur da eserse aklına, beklerim okulumun yemek içmek yasak yazmasına rağmen içine cafe açılan güzide kütüphanesine... :)
Saygılar efem..
Ailenizin hiç aslı olmayan Aslısı..
ASLı

Sevgi Gibi dedi ki...

yoktur herhalde, hiç bir yerdedir. belki de o nedenledir sürekli koskocaman, hiç bişeyin, hiç kimselerin dolduramadığı bir boşlukla gezinip durmamız. kimi zaman bizim içimizde olan, kimi zaman da bizi içine alan.
uydu mu yorum?
uydu uydu, ben bunu yazmak istedim en azından.
serbest çağrışım diyelim :)

Sevgi Gibi dedi ki...

tekzip: boşluk ile kast ettiğim doyumsuzluk değildir.
Ne olduğunu öğrenirsem, bilgilendiririm seni de, ömür vefa ederse elbet.

imbir dedi ki...

insan kendi iç huzurunu yakalayamayınca hiç bi yerde kendini huzurlu rahat hissedemez.sürekli neresi acaba neresi neresi diye arar durursak,ya da bi yer olması için çabalarsak bence o gerçekçi olmaz.en iyisi içine inşaa edeceksin o kaleyi,ki gittiğin her yerde huzurlu olabilesin.çok bilmişlik yaptım gene evet ..

Çağlar dedi ki...

* Alper:
Dur bakalım, şu ana kadar sürekli aynı düsturda idik ya, bilemiyorum. Aha demin televizyonda tek doldurulan o beyinlerin daha çabuk iflas ettiğine dair haber vardı.
Nuri... eski bir arkadaş, tanımazsın sanırım.

* Portia:
Ben düşündükçe tek doğru çözümü Alper gibi görüyorum. Duruma göre kale ise bencillik bana.

* Aslı:
Portakal çiçeği, afferim kız. Doğru aslında, basit çözümler her zaman iyidir. Kaçış gibi geldi ama, olsa da koyalım olmasa da.

* Vav 1 & 2:
Anlatılamayan şeydir diyorsun galiba, anladım. Yokluktur. Yoksa yoktur mu diyorsun. Anlamamış mıyım yoksa :)

* İmbir:
Hehe akıl yaşta değil iyi inşaadadır sanırım. Olur, yapalım sağlamından.

Gergin dedi ki...

Sevgi hanımın yorumunu okuduktan
sonra onun üzerine yorum yapmamın
pek de anlamlı olmadığını düşünüyorum;kendisi pek güzel
döktürmüş.

Yine de madem geldim iki satır
yazalım.

"İnsanın kıçı sıkıştığı anlar da
dahil olmak üzere sığınacağı kalesi
eş dost sevgili her neyse nazını
çekecek birinin yanıdır.
İnsanın her zaman sırtını
sıvazlayacak bir ele ihtiyacı
vardır.
O yüzden tek başına kapalı mekanlar
kale olamaz" derim ben.
Sakıncası yoksa tabi..

Peki "dediğine kendin inadın mı?"
dersen ne yalan söyleyeyim pek
emin değilim..:))

Sevgi Gibi dedi ki...

Yokluk vardır, evet :)

Çağlar dedi ki...

* Gergin:
Abi ne diyeyim şimdi, bilemedim.
Benim bunları yazmamın sebebi ile senin yorumun karıştı, karşıt oldu. Bakalım bakalım. Çözülemeyen bir konu olarak kalsın bu da olmazsa.

* Vav:
Varsa, öyle olsun. Ben karışmam ;)

Saygin dedi ki...

"Neresidir?" değil de "Neresi değildir?" 'i cevaplayayım Çağlar Abi.
Kesinlikle bizim kübik değildir, insan bazen arkasını dönünce sinsice yaklaşmış beklenmedik insanlarla karşılaşabiliyor :))

Bak, şu anda da stajda senin blogunu okuyorum. Hatta birazdan belki kendi bloguma yazı bile yazabilirim :) Sertan abi bugün oyalan dedi bana :)