12 Ocak 2007 Cuma

Aidiyet, Kader ve Köksüzler


Uyarı: Bu yazı, yalnız yaşamak isimli yazı ile birlikte okunursa daha bi ilginç olabilir.



Aidiyet kavramını bir yerlere tutunmak olarak algılıyorum. Bir yere ait olmak diyorum hep, kendi kendime anlatırken. Birine ya da birilerine ait olmak ya da bir fikrin korumasında bulunmak demiyorum hiç. Yani anlaşılan, ben aidiyet kavramını toprakla, yaşadığımız yerle, bizi yaşatan yerle ilişkilendiriyorum. Bu demeye çalıştığım şeye yer derken, içine ne kadar kültür katıyorum, bilmiyorum. Ama onsuz tadı olmadığını da farkediyorum.

Ait olduğumuz yeri seçebiliyor gibi görünüyoruz değil mi. İlahi bir denkgeliş Tanpınar'ın coğrafya'nın kader olduğunu söylediğini  gösterdi bana. İnadına diyorum ki, yeni insan yine inadına,  buna inat ediyor ve değiştiriyor işte ait olduğu yeri.
Nah değiştiriyor. Sadece öyle yaptığını, pek bir özgür olduğunu, birey olduğunu -kendinden çok, etrafına- göstermek için debeleniyor işte o zavallı yeni insan. Sonucunda da, istediğini yapmış olmak yerine aslında kendi bacağına sıkmış bir maymun oluveriyor ortada acıdan zıplayarak.

İnsan nereye giderse gitsin evini, etrafını, yerini içinde götürür. Kültürünün nüvesi içine işlemiştir insanın. O nüvedir ki en küçük ve en konforlu evidir kişinin. O ev işte içinden çıkılabilen bir ev değildir. Sırtımızda değilse de, göğüs kafesimizle kafatasımızın içine paylaştırılmıştır bu ev.

Coğrafyanın, taşıdığı birçok başka şeylerle birlikte bu evin harcı olduğunu da düşündüm şimdi. Dolayısıyla da sağlam kalması gereken önemli şeylerimizin temel tanımlayıcısı olan ait olduğumuz yerleri değiştirirsek, bozarsak, karıştırırsak köksüzleşiriz işte. Kafası koparılmış tavuk gibi dolanırız ortada.

Bunun çözümü için, kökümüzün nerelerde tanımlandığını hep hatırlamak, gittiğimiz yeni köylerin yeni adetlerini hemen yutmak yerine sindirip sindiremeyeceğimize bakmak faydalı hareketlerden olacaktır. En azından kökümüzün adresini unutmayalım.


16 yorum:

Çağlar dedi ki...

dilaya 13/1/2007
???

Öyle yapmazsak hiçbiryere ait olmayız di mi???
Bilmiyorum ki Çağlar... her mekanın bile kendine has bir kültürü var günümüzde, ben bazen nereye ait olduğumu şaşırıyorum, yoksa ben...
Neyse gecenin 3 lmak üzere gelmişler bana yine... daha fazla uzatmayayım en iyisi... kal sağlıcakla...

Çağlar dedi ki...

zuleyla 13/1/2007
***

En nihayetinde o içinden çıkılamayan evin,kapısının penceresinin açılması havalandırılması gerekir...İşte o zaman yalnızlığın çekilmez, dayanılmaz olduğu,debelenecek takatin kalmadığı zamandır...Ait olunan mahalleye geri dönüş zamanıdır...
Çünkü "Her şey sonunda aslına döner"
Çünkü yine Tanpınarın ifadesiyle "Hâl yoktur, mazî ve onun emrinde bir istikbal var"dır...


Tam yirmiiki tane direkler yazısı yazmışsın Çağlar...Üç tanesini seç desen kesinlikle biri bu yazı olur...

Bana göre bu kategorinin kayıp edici bir özelliği var...Burada kaybolmayı seviyorum...

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 13/1/2007
***

düşüncelerinizi çok güzel ifade etmişsiniz.ben de dün bununla ilgili bir konuya çalışmıştım.işin içinde maslow da vardı tabi:)ait olma insanın doğuştan getirdiği bir gereksinim.ve bunu olması gerektiği gibi doyurmak lazım tabi yani dediğiniz gibi kendi özümüze yönelmekle.

Çağlar dedi ki...

sharquteri 13/1/2007
Biri kafasi koparilmis tavuk mu dedi?

Caglar bu yaziyi en iyi anlayanlardan biri benimdir belki de, yazinda ornek olarak beni vermeni bile istedim biliyor musun?

Tabi bendeki amac bir kacistan ziyade cografya desitirip kendime bazi zenginlikler katmak idi.

Bu yazini daha iyi irdelemek isterdim ama simdi yemege gitmem lazim, mesai baslayacak...

Ama sozlerine derinden katiliyorum, baska kulturler, yasam bicimleri ogrenmek insani zenginlestirir ama bunu kendi koklerine, diline, kulturune ihanet ederek yapmak hafiften doneklik olur, serefsizlik, adi yavsaklik olur... (hehehe)

Bugune kadar ingilizce bir metin, ya da amerikan agzi yaptim mi size, yaptiysam soyleyin... Piyano ile caz calmaya ugrasiyorum ama onun icine ne anadoluyu sokuyorum arkadas, sokmuyor muyum? Sokmuyorsam gelin, sokmuyorsun deyin bana...

Neyse, karnim ac ve inan berbat yemekler yiyorum burada... Berbat seyler, muz kizartmasi vardi dun yemekte, vallahi...

Kafam kesik ama koltugumun altinda tutuyorum...
Gıd gıd gııdaaak...
(usenmedim "ı" harfi kopyaladim size)

Çağlar dedi ki...

vaveylaa 13/1/2007
bilse

bilse bilse Çağlarbilir bilir dedim, blogcu.com'un ilk blog yazarı kimdir?

(Hiç bir yere ait değilim ben, hiç olmadı. Olmaz da artık herhalde)

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 14/1/2007
değişmek yada değişememek

sanırım zaman zaman bir yerlere ait olma duygusunu yaşıyor olmak iyi geliyor insana. öbür türlüsü hep bir keşmekeş, hep bişeylerin peşinde sürüklenip bulmaya çalışıyor olmanın dayanılmaz yükü gibi sanki...

ben 2 yıl kendimi hiç ama hiç ait olmadığımı hissettiğim bir ortamda yaşadım. kabus gibi bir durumdu benim için. ait olamama duygusu yazıkki yalnızlığıda beraberinde getiriyor. ama derler ya hani " insanın doğdu yer değil doyduğu yer memleketidir " diye. yaşadığın ortama uyum sağlamaya çalışırken özünden kopmuyor olmak evet çok önemli ama zaman zaman körü körüne bağlanarak inat uğruna bazı şeyleri değiştirmen gerektiği halde değiştirmiyor oluşunda boşu boşuna kendini sıkıntıya sokmakmış gibi geliyor bana.

bu arada kim ne yapmaya çalışırsa çalışsın dinlediği müzikte, yediği yemekte, yaptığı sohbetlerde mutlaka ama mutlaka ait olduğu yerin izlerini taşır diye düşünüyorum. bir dönem inkar etsede aslında hep peşinde sürükler onu.

değişimlerin, farklı kültür ve ülkelerin kişiyi sapıttırmaması umuduyla diyebiliyorum sadece...

gelişim ve değişimin yolu inkardan değil önce nereden geldiğini ve kim olduğunu kabul etmekten doğar...

keşiflerimiz bol, özümüz daim olsun...

sevgiler

dolphin

Çağlar dedi ki...

nsysr 15/1/2007
sonunda okudum

ya uzun yazmışsın ya :p okumaya o kadar üşendim kii.. sonunda öğle tatilimde (!) yemekleri sindirme anında bakayım dedim. ama keşke bakmasaymışım. ben nasıl sindirecem şimdi bunları? insan bi de uyarı yazar...
ben kendimi hi. elirli bir yere aitmiş gibi düğünemiyorum.çünkü bir yere ait olduğumu düşündüğüm andan çok geçmeden oraya ait olmadığımı düşünmeye başlıyorum. nedendir öğretmenim?

Çağlar dedi ki...

hbasak 15/1/2007
kafa

doğrudur....bir zamanlar ben de bir yere not etmiştim..."Boynu koparılmış tavuk" dememişim de(nerde bende o hayal gücü?).....Kafanı omzunun üstünde taşıdığın sürece nereye gidersen git, her yere kendini de götürüyorsun gibisinden bir şeyler....madem omzun üstündeki kafayı taşımaktan vazgeçemiyoruz; köklerimiz, soy-sop sülale, ev, köy, bağ bahçe, hepsi de gelecek beynin kıvrımları arasında bir yerlerde her yere bizimle...

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 15/1/2007
Çağlar kızacak ama Katre çağrıştı yine,

Piksel formatta resim, vektörel formatta yazı yazmam gerekirken teknolojiden faydalanıp da birbirlerinin yerinde bu işlemleri yapınca -iş oldu- sanıyorum.

Ama iş kapağı basmaya gelince gerçek gün yüzüne çıkıyor. Vektörel programda resim köşeleniyor, pikselli programda yazı bulanıklaşıyor.Kendi coğrafyalarının dışında tutunmaya çalıştılar. Tutundular ama karalanmış bir kağıt gibiler. Burada kağıt baskısı turnusol kağıdım oluyor. Oralı ve oralı olmayanları hemen seçebiliyorum.

Ait olduğu yerde olmadığı halde siz tabloyu normalmiş gibi görseniz de, içindeki başka coğrafyadan gelen figür mutlaka bir turnusola çarpacak ve olmadık yerde gıdaklamaya başlayacaktır :p

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 16/1/2007
Hani Nerde, Nerde...

* Dilay:
Hiçbiryere ait olmamak... Evet öyle olur. Ama bu dediğin hiçbiryere ait olmamak, yalandan bir yere yamanmış olmaktan daha kabul edilebilirdir benim için.

* Züleyla:
Vay anasına, çok direkler yazısı olmuş. Bu kadar direk kendini taşıyabilir mi, onu bilemedim şimdi. Ama bu yorum hem keyif hem cesaret verici. Başlarken bu kadar yazabilir miyim ben de bilmiyordum.
Ha notumsu soru: Kendimizi artık blog alemine ait hissediyor muyuz. Öyle ise nerelerden taşındık da buralara geldik?

* İmbir...:
Doğuştan gelen bir gereksinim? İlginçmiş. Geceleri açıkta kalmaktan korkuyor muyduk acaba eskiden.

* Yec:
Senin yorumu okuduktan sonra düşündüm evet. Ne kadar da cuk oturmuş sen örneğine. Ama, aman yanlış anlama yergi, tenkit vb. birşey değl bu yazı. Gerçi zaten yanlış anlamamışsın :) Neyse, işte bu nedenlerle örneklemekten imtina ediyorum.
Muz kızartması ana yemek mi? -Yuh. (Maymunun kültürlüsüne amarıgalı diyolarmış desem beni de işgal ederler mi ki)

* Vaveylaa:
blog.blogcu.com diye bi kullanıcı var. o olmasın :)

* Dolphin:
Temenniler için teşekkürler.

* Neşe:
Bu yazı uzun değil. Ama evet sindirmesi zor. Bi de beni düşün bak, ben bu yemeği yapmaya uğraşıyorum yıllardır, hala pişmedi. Hem bak en üste uyarı yazmıştım ben :) O dediğin ait olmadığını düşünme durumu bence sadece sıkılmakla ilgili. Tez canlılıkla ve hatta maymun iştahlilikla ilgili bile olabilir ama öyle dersem bana kızarsın, hehe. O nedenle sadece sıkılmakla ilgili olsun. (Neşe olmayan diğer okur, biliyorsunuz burada yorumlarda tartışma, fikir alışverişi olmuyor normalde Kişi kendi fikrini koyuyor yoruma, canı isteyen okuyor. Bu yorumla ya da bu okurla bunu biraz esnetmiş gibi oluyoruz ama bunun nedeni de bu hanımefendinin elektronik olmayan dünyadan tanış olması, yanlış anlaşılmasın. Kural geçerlidir)

* Başak:
O benim tavuk vukuatı hayalgücü değil, basbayağı rol çalmadır :) Duyduklarımı bazen çok çabuk yutuyorum. Bi de büyükleri dinlemekten hoşlanıyorum, böyle tanımlar kalıyor aklımda. Ayağı yanık tazı gibi .. de böyle birşeydi. Al sara soru Başak: "Kayışbacak" ne demektir... Eheheh

* Banu:
Diyorum ya, banu işte burada canı sıkılınca korsan bildiri yapıyor :D

Çağlar dedi ki...

nsysr 16/1/2007
kurallar yıkılmak içindir...

maymun iştahlılığı mekanlar için kabul edebilirim, yiyecekler için de edebilirim aslında. bi de ben yaradılıştan kural dışıyım :D

Çağlar dedi ki...

hbasak 16/1/2007
kayışbacak

kayışbacak bana eklembacaklı, karındanbacaklı, kafadanbacaklı hayvanlar gibi alemine ait bir şeyler çağrıştırıyor. Ama bunu doğrulayacak bir şey bulamadım, tek bulabildiğim Beypazarı'nın Kırşeyhler Köyü'nde bir ailenin lakabı olduğu. Nerden çıktı kayış bacak ??

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 16/1/2007
hıhı ve kayışbacak

* Neşe:
Tabi canım tabi. heheyt.

* Başak:
Kayış atmak lafını bilir misin Başak. Ben bu lafı birini yarı yolda bırakmak, ona yanlış yapmak, aldatmak gibi anlıyorum. kayışbacak da böyle birşey işte, güvenilmez gibi. Lafı babam köyünde öğrenmiştim. Aklıma geldiği yerde köyden rol çalıp kullanıyorum. :) ( Ha aman kimse yanlış anlamasın. Bu laf bu bağlamda kullanılmamaktadır. Sadece açıklaması için buraya alınmıştır )

Çağlar dedi ki...

KemiKtozU 17/1/2007
.

Bütün bu tutarsızlıkların altında 'mış gibi'ye yapışmak yatıyo bana göre..
Heryerden kaçarsın kendinden özünden kaçamazsın..
diye düşünüyorum ben :)

Yalnız yaşamak'ı da çok güzel tanımlamışsın ama..
Ben biraz takıntılıyım ya..
Mesela biri yalnız yerine yanlız mı yazmış..
Hooop ikiliyorum o sayfadan..
Elimde diil..:)
Bu yüzden yalnızlığını dağıtamam ama..
Yanlızlarından alıp o yalnış yazanlara dağıtmak istedim biraz :P

Korcan..Enişteniz..İnşaatta usta..
Akşam da ek iş olarak düğünlerde güldürükçülük yapıyo..
Kendini Ceyhun Yılmaz sanıyo :)
Bozmuyorum ben de ekmek parası..

Kızmadın di mi bana çamurlu ayakabılarınla halımı mahvettin diye baardığım için :)

Var ya inanamıyorum..Bu kadar uzun yorum..Yazan ben miyim :P
Günaydın mı olur iyi geceler mi..
Okuduğun an da sorası da güzel olsun senin için..
Gittim :)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 21/1/2007
kemik iliği

mış gibi yapıp kendi özünden uzaklaşmak konusu tamamen anlatmak istediğim şey idi evet. destek için teşekkürler.

terzi kendi söküğünü dikemez evet ama çok güzel elbise eleştirir, değil mi... işte bizim yalnızlık imtihanımız da böyle birşey sanırım.

saygılar kemiktozu. hiç kızmadım ben. bu kadar uzun yorumuna teşekkür :)
görüşürüz daha.

Çağlar dedi ki...

atalet 27/10/2007
...=(

kökümüzün adresi sanırım..
içimizde genlerde.. mütasyon gibi işlemiş durumda..
yazıya katılıyorum. ve yapılanı.. şu üst kimlik alt kimlik açısından değerlendirmek gerek diyorum =)..
ama başka bişey söylemek istiyorum..

keşkülüm tarçın kokulumu özledim ya ben..gelse de benim halılarımı batırsa..
hatta hiç gitmese..
bir yerlerde onun izini yorumunu görünce kötü oluyorum..
=(