17 Ocak 2007 Çarşamba

Yoğun istek üzerine, çorba


An itibariyle evde mayışmış bir halde kıçımı yayıyorum. Neden yayıyorum, çünkü yorgunum. Akılsız başım bu yaygın organ dahil heryerimi yordu. Ama şöyle genişçe bi açıyla bakarsak da pek faydalı oldu, kapılar açtı. Nasıl mı, anlatayım efendim...

Bir müşterideydim tüm gün. Önümüzdeki günlerde de orada olacağım için ağır çantamı hafifleteyim, sadece dizüstü bilgisayarı alayım, yani daha küçük bir çantaya geçeyim dedim. Tabi bunu deyince iyi halt etmiş oldum. Evin anahtarları sanki önemsiz bir şeylermiş gibi eski çantada kaldılar ( E hanım kısmısı, nasıl oluyor da sorunsuz atlatabiliyorsunuz çanta değişimlerinizi. ) Beyinsiz ben, bunu gideceğim yere vardıktan sonra anlayınca önce anahtarlarıma ulaşıp ulaşamayacağım kaygısına düştüm. Birkaç telefonla o düştüğüm yerden çıktım ama aynı yolu geri döndüm. E dönmüş ve anahtarlarıma ulaşmışken bi kere daha dönüp gerisingeri(nasıl bölecez bu kelimeyi. ya da böyle bir kelime yok mu) gitmeyeyim diye güzergah değiştirdim ve evet Güveç'e zıpladım :)

Yolu da tatlandırmak için Cem'i aradım, buldum, geldi.

İki kişi olarak şunların kanına girdik: Orman kebap, yoğurtlu bakla, börülceli pırasa

Üç yemek de ortadaydı, iki kişi üçünden de yedik diye görün fotoğrafı. Yine hepsi kraldı. Baklanın taneleri de kafam kadardı. İnanmayacaksınız ama bunları yedikten sonra doyduk. Zira Erol abi bu dediklerimden önce bize başka ilginç birşey tattırdı. Bir adı yok bu tattığımız şeyin. Biz ona şimdilik Muğla işi pestil diyelim... Açıklaması ise şöyle: Patlıcan ve ayva(armut muydu yoksa) sadece pekmez ile kaynatılıyor. İçinde başkaca birşey yok. Malzeme tabağa indiğinde meyveler parçalanmış oluyor. Yanında, üstünde de pekmezin şurubu. Buna katık olarak üstüne tahin kodunuz mu, ooovvff. İşte biz iki gözü dönmüş cani, ekmeği banıverdik. Yemekten önce tatlı yemiş olduk sizin anlayacağınız. Ama bu hareket bizde yemeği yemekten kesilme değil, sadece üstte saydığım üç tabakla doyma sonucu doğurdu.

Sonra geçen pazar beceremediğimiz kahvaltı buluşması için yeniden sözleştik. Pazar 1130, yutacaz ne bulursak :)

Sonra Cem'i bıraktım evine. Dönüşte pek bi ilginç sis vakası yaşadım. Dikmen'in "bi daha çıkarsam öp beni" yerlerinde rakı gibi sisin içinde sürdüm arabayı. Sonra kepekli'de açıldı önüm. İncek bulvarından gideyim çayyoluna dedim. Önce iyiydi yol ama deminki rakı yoğurt oldu çıktı önüme. Öyle yoğundu ki sis, döneceğim kavşağı kaçırıyordum nerede ise. İşin komiği bu işi 50 metre içinde etti doğa.

Neyse böyle işte. Yoğun istek aldık, çorbadan bi yazı sayın bunu. Kapılar mı? ardına geçince bakarız.


Not: Yağmur, Bulut ve Güneş. Ne güzel erkek isimleridir be.



15 yorum:

Çağlar dedi ki...

nsysr 17/1/2007
allah bir daha nasip etsin

arada da arabası bizi kızılaya tükürdü. Allah anahtarları unutturan aklına zeval vermesiiinn....puhhahahahah

Çağlar dedi ki...

hbasak 18/1/2007
patlıcan

kerebiç getiremedim ama Muğla işi pestili bulmuşsun ! Patlıcanı pekmez ile kaynatmak?..Bir yaşıma daha girdim.

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 18/1/2007
patlıcanlı,armutlu,tahinli,pekmezli mi

afiyet olsun.börülceli pırasa ve patlıcanlı armutlu pekmezli tahinli tatlı ilk defa duyuyorum patlıcanlı reçel olduğunu biliyorum ama :)armut ve patlıcan ilginç.
ahahaha ben bunu bir anneme söyleyimde morali bozulsun şimdi arayıpta bulamaz hiç bir yemek kitabında içine dert olur.

Çağlar dedi ki...

eryol 18/1/2007
kapı

Açılan kapılar derken? Güveç ve yemek midir kastın, yoksa başka başka kapılar mı açıldı (Hayır korktum, yazı sonuna da ilginç erkek isimleri sıralamışsın).

O sis mevzuu, geçen hafta benim de başıma geldi, şöyle söyleyeyim, şaşmaz üst geçidinden sağa döneceğim ama döneceğim yeri göremediğim için durup incelemek zorunda kaldım. Sonrası Eskişehir Yolu boyunca yoğurt içinde ilerlemek şeklinde oldu, örneğin PO tabelası görünmüyordu, tahmini yerini kestirip, sağdan sağdan ilerleyerek girdim (pehi bir de benzinsiz kalsam tam olurdu herhalde). Ama PO daki elemanlar çok sıcakkanlıydı, "abi sislerini aç, dörtlülerini yak, sağdan sağdan dikkatli git abi" diye beni ve diğer şöförleri canı gönülden uyardılar. Bitmek bilmez metro inşaatı sebebiyle kıvrılarak sağa sola giren Eskişehir yolundan çayyoluna doğru ilerledikçe yoğurt açıldı, rakı oldu, sonra sertleşti, ama sek rakı olmadı, çok çok içine yeni bir buz atılmış sek rakı oldu. Hmm, dönüşü de Etimesgut tan yapayım dedim, bir de oraları görelim baabında, güzeldi, güzeldi. Özellikle havanın da eksilere düşmesi neticesinde, o yoğurdun yere kaymak gibi ince bir buz tabakası oluşturması, hoş olmuştu.

Yalnız şunu gördüm ki, bir çok insan siste araba kullanmayı bilmiyor. Sis farlarını arabayı çakal moda getirmek amaçlı düşünüyorlar sanırım. Yollarda nice insan vardı, hem sisi, hem kısaları açık, üstüne uzunlarını yakan.

(yahu bunları yazınca canım süzme yoğurda katılmış sızma zeytinyağı ve kekik ile yanında bir duble rakı istedi, ne güzel olur ama..)

Çağlar dedi ki...

sismares 19/1/2007
başlık bulamadım......bulsam da muhtevadan münezzeh olacak en iyisi bu işe hiç niyetlenmemek :)

"
sitenizi yeni yeni keşfediyor gibiyim...gibisi fazla,öyle zati...
allah muvaffak etsin eğlenceli bir blog...
yemek yemeyi de seviyoruz anlaşılan...:)
ama ben en çok çanta değiştirme vaka-yı hayriyesine gülümsedim....
allahtan bayan değilsiniz....yoksa çilingir - maymuncuk falan da kâr etmezdi size...ama çanta değişmenin faydaları da yok değil hani....aylardır kullanmadığınız çantanızı tekrar ele aldığınızda "duygusal" olarak çok da mutlu olabiliyorsunuz..en azından benim için öyle...:)) burada minicik bir haşiye yapalım diyeceğim olmayacak da ne yapalım ol vakit :)bırakalım dağınık kalsın * yaşı benden küçük olanlar telsim reklamına atıfta bulunduğumu anlamayacaklardır ama olsun....s'öz 'e daldık öz'ü unuttuk mu derler....
sahi ben neyden bahsedecektim...? yok yok hayır cem yılmaz'ın opet reklamının şakird versiyonundan bahsedecek halim yok..
hoş, bahsetsem de anlayan çıkmayacak....bu blogda düzenle düğmesi var mı?
varsa tekrar geleceğim de....ben bu yorumdan bir şey anlamadım...:))


çok baki selamlar.....



(........... aşk ile şevk ile devam ediyoruz :) /// allahtan gülümseme işaretinin nasıl yapıldığını unutmamışım bu arada...iki nokta alt alta şift ve dokuz :)


"buradan sonrası testtir" demişsiniz yanda ..evet sanırım haklısınız,test ettim ve gördüm ki düzenle düğmesi varmış :)
madem ki bu hak verilmiş ben de düzenleyeyim inşallah....önce yukarlara bir bakıp tashih 'le uğraşayım :P ... ( yok daha neler....hayatta sevmem düzenli cümle kurmayı, harfleri düzgün yazmayı ...tashihi,tushihi....en iyisi olduğu gibi kalsın...)
o halde geriye sizi biraz daha yor'mak kalıyor...fazla yorulmayacaksanız, devam edelim inşallah? .....

hımmm...biraz yemek tarifleri vermişiz....efendim biz bu işten hiç anlamayız...o halde burnumuzu sokmanın gereği de yok....patlıcan-ayva- armut üçlüsüne de bayıldım ayrıca....pek bir yakışırlar :P
neden mi saçmalıyorum...ara'yı fazla kaçırınca böyle oluyor.. :) dert etmeyiniz....düzelir....burada okurumuza küçük bir notum olacak : "düzara" devam ediyoruz:) dualar da cabası.. ...anlayanlar anlamayanlara efendim.....


kaçıncı düzenlemede bitireceğim çok merak ediyorum...ama içime sinmedi...
ben biraz tashih yapayım....bu harf hataları - sekiz parmak klavye kullanınca oluyor o kadar abisi hoş gör - pek bir göze batacak....müsaadenizle iki dakikamı almaz ,hemen geliyorum....manaya dokunmayacağım, hoş dokunsam da düzeltemem :P.... türkolog değiliz ya canım....ama huruf'tan iyi anlarız.....o açıdan bari harfleri düzenlememe müsaade buyrun efendim....


eveeeettt...düzenledik....şimdi de ne yazacağımızı unuttuk :))

** "düzenleyen sismares" yazan yere tıkladım bir tuhaf oldum...ordaki kız avatarını kim ekledi oraya ? hiç farketmedim daha önce de? yok yani blogcu her hakka sahip onu anladık da benim resmim olmayan bu uyduruk kız resmini niye resmimmiş gibi lanse ediyor onu anlayamadım? sizin bir bilginiz var mı?
mesela sizinkinde sanırım siz varsınız....ama niye ben resim koymadığım halde bu kızın resmi orda görünüyor?"


deyip bitireceğimi düşünmeyin....şu "bisikletle" kategorinizi sormadan edemeyeceğim...bisiklet anılarınızı mı yazıyorsunuz burada...beyaz bisan bir bisikletim vardı...bu marka bisiklet hala var mı bilmem ..hatta ben bisiklet bile göremez oldum....şimdiki çocuklar neden bisiklete binmezler?
haddi aştığımın farkındayım ama tekrar düzenlemem gerekti --( bu düğme burda olmasaydı sen o zaman görürdün kızım hanyayı konyayı )-- çünkü yine blogcu ismime tıklayınca gördüm ki......anlatıyorum efendim...
evet tıkladım...bu blogcu da çok olmaya başladı..benim avatarımın olması beklenen yerde "otomobil ihracaatçılarının" reklamının alemi ne?
az önceki kızı kaldırmışlar ,otomobil reklamı koymuşlar...galiba biraz çözdüm gibi,çağlarbilir bloğuna da bisiklet ihracaatçıları reklamını koyarlarsa hiç şaşırmam...
bisiklet bisiklet dedim ama,bu belki de bir sembol..... öyle değil mi :) benimki cahil cesareti işte ,yazılarınızı pek okumadım ya ondan kaynaklanıyor bu atıp tutmalar...
okuyunca dilim tutulacak ondan haberim yok tabi henüz :9 ( yok düzeltmeyeceğim şift'e basmazsanız haliniz nice olur görün istedim....şimdi burda dokuz'un ne alakası var değil mi? adımız çıktı dokuza inmez sekize deyip kurtarayım bari de bitireyim artık ben şu yorumu...zira bu yorumdan sonra hakikaten indiremeyeceğim sekize :))

sitenizde seyr ü sefer eylemek şu seher vakti çok hoş'tu.....gercekten çok hoştu..büyük keyif aldım....inşallah tekrar görüşmek dileğiyle.....


bunu da yazmazsam olmaz.....:)

madem ki vakt seher vaktidir....

sabahın rabbine emanetle....


..........selamlar

( sismares )


dipnot: kuvve-i hafızam tatil-i eşgal eyledi efendim....tüm yazdıklarım için af diliyorum....ve tüm fazlalıkları 'mı "delete " tuşunuza teslim ediyorum.....alınmak kırılmak yok.....müsterih olunuz....


** blogcu bakıma girdi..yorum yapılamazmış!..gece çok çalıştı tabi :P hakkı var :) olsun biz de bakım sonrasında geliriz..., diyelim...ve gelelim.....


affınıza sığınacağım tekrardan...seher vakti ( 04.58 ) son halini verdiğim yoruma tekrar müdahale etme ihtiyacı duydum...
gündüzün şerri gecenin hayrından yeğdir derler, ne hikmetse gece bu kısmı kaçırmışım....
bir ilave yapmak niyetindeyim müsadenizle :




""Sonra Cem'i bıraktım evine. Dönüşte pek bi ilginç sis vakası yaşadım."" diyorsunuz...
cem' i eve bırakırsanız akabinde "sis vakası "yaşamanız çok normal :))
aslında sinemaya gitmek -belki- çok daha hoş olabilirdi....mesela hokkabaz... :)
"ne alakası var" mı? bilmem...ben alaka kurduğuma göre mutlaka bir alakası olmalı diye düşünüyorum.
tekrardan çok selamlar .....

...............sismares

Çağlar dedi ki...

handeelibir 19/1/2007
@

Retrofuturism yazını birazdan yayınlıyorum
:-)
Teşekkürler!

Çağlar dedi ki...

sismares 19/1/2007
bu defa sonradan düzenleme yapmayacağım....

ol sebebden kullanıcı ismimle girişi yasakladım kendime... :)

efendim, tek bir soru işaretinden mürekkep bile olsa mektup; "mektup"tur...
ziyaretiniz ve mektubunuz için binler teşekkür...

baki selam !


( sismares )

Çağlar dedi ki...

zuleyla 19/1/2007
hep boğaz, hep boğaz...

Yağmur, Güneş kız ismidir bi kere...Hadi belki Bulut erkek ismi olabilir... :P

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 20/1/2007
:)

evet çağlar,

züleylaya kesinlikle katılıyorum yağmur ve güneş kız ismidir bi kerem ( tamam yağmur'u sonrasında biz kız ismi yapmış olabiliriz belki :))

bu arada ben neden bu bloğu her açışımda kendimi fena halde aç hissediyorum?

ceeeemmmm lütfen söyle bana , sen mi daha şişmansın? yoksa Çağlar mı? :) işiniz gücünüz yemek yemek ya o sebepten sordum :)

kaç gündür giremiyordum, özlemişim birilerine yorum yazıyor olmaya :)

bol yemekli günler

dolphin

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 21/1/2007
şimdi emmi, bak bi

* Yazıdaki kıç:
Kıçım faydalı olup da kapı açmadı, yanlış anlaşılmasın... Yorgun olmam sonucu yaptıklarım faydalı oldu :)

* Neşe:
Unuttuk anahtarları, bunadık işte. Bi ayağımız çukurda ya.

* Başak:
Ya sorma başak. Harbi ilginç bir fikirmiş su yerine pekmez kullanmak. Bomba oluyor.... Aha aklıma fikir geldi.. aynı işi sıvı olarak süt kullanarak yaparsak ne olur .... hımm.

* İmbir....:
Annesini yakan kız... Heheh ne istiyosun kadından. Anlat işte tarifi, denesin sadece.

* Gökhan:
Abi kapı işte :) Yeni ortama giriyon falan.
Süzme yoğurdu semizotlu yapsak? Hem bak senin otçulluk yaklaşımına da uyar :)

* Sismares:
Ayrı bir yorumda münferiden inceleyeceğiz efendim :) Azz sonra, aşağıda...

* Hande:
Hande bizi ünlü etmeye devam ediyor. Kendisinin "tatlı ekşi moda editörü"yüz, biliyorsunuz:
http://handeelibir.blogcu.com/1757679/

* Züleyla:
Tartışma yok diyom, üstüme üstüme geliyolar anneee...
Şakayı şöyle kenara koyarsak, yazıda doğa kelimesi geçtiğinde aklıma bu kelimenin kişi ismi olarak ne güzel durduğu geldi. Oradan da temalı isimler başlığı(kafamda oluşan başlık, şapka değil) ile bu isimlere geldim. Ama bu isimlerden mis gibi de errkeekk ismi olur fikrindeyim. Daha da ilginci yağmur diye de güneş diye de erkekadamlar tanırım.

* Dolphin:
Cem de şişman değil, ben de değilim :) Biz hatta yıllar önce bir dershane öğretmenimizin kendi cep herkülü görünümüne kattığı, çıkma, modifiye göbek parçası için yaptığı "türk tipi erkek" tanımından bile daha düzgünüz hala... ama böyle giderse evet şişman olabilirim ben :)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 21/1/2007
Az sonra dedik, maymun olduk

Sismares'i ayrıca yoracağım diye vaatte bulundum, tedaş'tan tokat gibi cevap gelmekte gecikmedi. "Bre zındık, benden habersiz nasıl laf yetiştirirsin" :)
Bu elektrik pek bi ilgiç olgu hayatımızda. Gitti, internet de gitti. e o zaman başka bişiyler yapayım, illa evde dalınacak görev vardır dedim. Şöyle bir alıcı gözle baktım: Çamaşır yıkatılacak bizim makinaya, elektrikle çalışıyor. Banyo yapılabilir, hidrofor, çakmaklı şofben... Ev süpürülebilir, (sen öyle san) aletin adı elektrikli süpürge. televizyon izlen(emez). Allahtan elektrik hemen geri geldi de, kitap okumaktan kurtuldum :)

Efendim sismares....

Hoşgeldiniz, gelişiniz gördüğüm kadarı ile olay olmuş :) Evet bu blog yemeyi sever. Boğaz sınıfı var mesela. Güle güle okuyacağınızı umuyorum.
Blogcuya hiç girmeyelim, yaralıyız o konuda. Neyse olacak o kadar diyorum hala...
Bisikletle sınıfında evet bisiklet ile yaptığım şeyler var. normalde binmem gerekirken, binmediğim için yaptığım taşımaları bile yazmışım, yazacağım da daha :)
Bizde genelde yorum silinmez, örneği çok azdır. Dolayısıyla yorum bu şekilde kalacak, bilginize. Ya da siz gene düzenlersiniz :D (Ama artık takip edilmesi çok zor olur, yeni yorum isteriz)

Seher vakti dediniz dağıldım gittim yine... Aşık davud sulari'nin sanırım(gri hücrelerim beni yanıltmıyorsa) seher vakti diye bir türküsü vardır... çok güzeldi(hala güzel de unutmuşuz). "seher vakti kalkan kazlar..."

Sonuç itibariyle: efendim yorumunuz pek bir eğlenceli, mis gibi okunuyor, yorulup da yorduğunuz için elinize kolunuza sağlık, yine bekleriz.

Çağlar dedi ki...

Cem YILDIRIM 21/1/2007
yemek ve dahi onun üzerine pazar kahvaltısı

insan garip bi varlık gerçekten onca şey yapıyor hafızsında ancak bi ikisi kalıyor bu yemek tantanaları da aynen böyle. hergün öğünlerce yemek yiyorsun ama gel gör ki yediğin pırasa bakla sonra da pazar kahvaltısı kalıyor aklında... hafıza işte...
bi de beklentin yemekse tabi... duvar seyrettirenler "utansın" diyecem. utanmanın utanma anlamı dışında kullanıldığını belirterek...
yine de afiyet olsun

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 22/1/2007
kaypaklık eden gri hücreler

seher vakti kalkan kazlar değil kervanmış. deyiş pir sultan abdal'ınmış. sulari söylermiş.

"seher vakti kalkan kervan"

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 22/1/2007
eheheh

anneme söyledim bilmiyormuş sadece annem değil karşı komşumuz 85 yaşındaki naile teyzem de bilmiyormuş ahahahaha.
yemek kitaplarında da bulamadı en sonunda annem "aman patlıcanlı ayvalı tahinli pekmezli pek güzel olmaz zaten"dedi "valla yiyenler çok beğenmiş"dedim ."onuda yemeyiveririrz "deyip geçiştirdi:))

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 22/1/2007
imbir'in ailesine

bi de yaş/taze ceviz reçeli sor da beyinleri yansın :)
onu da bu pazar kahvaltısı öncesinde tattık. bütün cevizi düşün, kabuk diye bildiğin kabuğu daha sertleşmemiş... mis gibi.. ohh.