18 Mart 2007 Pazar

Gözüme dokunanlardan Deneme

Aşk, çok içeridedir. Kişiseldir. Tek kişiliktir. Kurgusaldır. Kişi
kendi içinde kurar herşeyi. Karşıdaki malzemedir. Karşıdakinin yaptığı,
yapmadığı, söylediği, söylemediği, söylemesi umulan, söyleyeceği
sanılan, yaparsa ne cevap verileceği düşünülen şeyler, yani kısacası
karşıdakinin içinde olduğu tüm -kişiye ait- fikir, duygu kırıntıları
besler aşkı.

Dolayısıyla kendini ve karşısındakini mantıklı irdeleyene, yanmak imkanı kalmaz.


38 yorum:

Çağlar dedi ki...

vivaforever 18/3/2007
Aşk Tek Kişilik Değildir...

İyi de Çağlarcım mantıklı irdeleyince aşk gerçek anlamda hiçbir zaman yaşanmaz ki.. Aşk tek kişilik değildir. Sadece aşık olunana beslenen ve hisedilen duygular kişiselleştirilmiştir. Tek'liği buradan olabilir onun dışında tek başına yaşanılandan aşk diye bahsetmek mümkün değildir..

Bir aşık, bir de maşuk olmalı..

Aşk ile ilgili değer verdiğim bir aşık'ın bana söylediklerini ben de sana söyleyeyim..

Ne sevmenin kelimeleri kifayetsiz bırakan en üst noktası, ne de sevişmenin en ateşli zirvesi... hiç birisi AŞK değil, çünkü aşkın bir tanımı olamadığı gibi bir tatmini de yok... aşık sürekli olarak maşukuna hasret halinde bir yanma ile vuslatta....

Aynı zaman, aynı mekan içinde olsa ne fark eder... aynı evde, aynı odada, aynı yatakta olunsa bile, maşukun bir nefes ötesinde olmanın verdiği acı, aşıkın aşkının varlığının en büyük kanıtı....

Aşıklık hali; ruhun, maşukun kendisi dahil hiç bir şekilde tatmin edilemiyor olması hali.... ve maşukun varlığı bu tatminsiz ruhu geçici bir süre teskinlik haliyle doldurmaktan ibaret...

Aşk; yaradanın aşıklık halini bahşettiği güruha verdiği bir lütuf ve yaratıcı aşkı, yarattıklarına bir adım daha yaklaşmak için vesile olarak kullanıyor..... İş ki yaratılanlar aşıklık ve maşukluk hali içinde kendisine en kestirme yoldan ulaşabilsinler.... Leyla ve Mecnun hikayesi gibi..

Bundan daha güzel bir yol var mıdır?

Küçük minikicik bir dip not: İnsanlar aşk üzerine anlatılanları bilmeseler aşık bile olamazlar..
Hissedilenler, yaşanılanlar o kadar etkiliyor ki aşık olmayanın bile aşık olası geliyor..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 18/3/2007
Yanlış anlaşılmış olmayayım?

"Dolayısıyla kendini ve karşısındakini mantıklı irdeleyene, yanmak imkanı kalmaz."

derken, şunu demek istemiştim:

"Dolayısıyla kendini ve karşısındakini mantıklı irdeleyene, aşık olmak imkanı kalmaz."

Yani aşk mantık işi değildir pek demeye çalıştım ama...

Çağlar dedi ki...

vivaforever 18/3/2007
Anlaşıldı

Tamam son cümle için anlaştık anlaşmasına da üstteki yorumumda yazdıklarım hala geçerli.. Tek kişilik, çift kişilik durumları ile ilgili olan bölüm.. :))

Aşk konusunda yer bulup üç beş kelam ettik konu dışına çıkmış olsa da amme hizmeti yaptım sabah sabah.. :))

Saygılar efendim..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 18/3/2007
Dikkat, kalınından bir yorum geliyor.

Önnot1: Efendim bi kere baştan şunu koyalım ortaya, ben bu işin kompetanı değilim. O yüzden yazının başı "Deneme"dir. Zaten vivarşiv ve çağlarşiv'e de bakılırsa, bana "sus ve oturmaya devam et" denmelidir. Ama gıcığım, fikrim var, paylaşacağım.
Önnot2: Biz hep bu blogda yorumları tekil, fikir paylaşma ortamı olarak kullandık, karşılıklı tartışma(iyiniyetli münazara bile olsa) olmasın istedik hep. Bu seride sanırım bunu da esneteceğiz. Affedilsin. (Genel kuralımız da baki)

Şimdi Viva'cım sen cık mık demişsin de yorumunun içinde ben onaylanmış olduğumu hissettim. Şuna bir bakalım:
"
aşkın bir tanımı olamadığı gibi bir tatmini de yok... aşık sürekli olarak maşukuna hasret halinde bir yanma ile vuslatta....
"
: bak, burada tatmin yok, hasret var, yanma var denmiş. ben de yanmak kavramını kullanmış idim. yanmak fiili de zaten işteş bir fiil değil.

"
maşukun bir nefes ötesinde olmanın verdiği acı, aşıkın aşkının varlığının en büyük kanıtı...
"
: acı var burada. aşık'ın varlığı irdelenmiş. aşık maşuku ile vardır denmiş. eyvallah, katılıyorum. ben bir adım daha ilerliyorum ve diyorum ki aşık maşuğunu kendi kafasında şekillendirir.

bundan bir sonraki paragraf da tatminsizlikten bahsediyor. onu da ben kendime yontuyorum affınıza sığınarak.

Anlaşılamamış olabilirim. Aşık vardır, maşuk da vardır. Tamam. Ekliyorum: Maşuk aşığın içinde baştan yoğrulur aşığın içindeki kavram artık karşısındakinden farklıdır. Çünkü aşık kördür, başka başka görür karşısını. Başka başka yorumlar. Tahrip ya da taltif de edebilir. Bilemem ama aşk içtedir, içseldir.
--dedim sadece--

Çağlar dedi ki...

0sojourney0 18/3/2007
bendeki bilgi soyle:

ask yaninda bir mucizeyle gelirse asktır.

mucizelerde mantik aranmaz, aramakta israr edersen mucize askida alır yanina
kosarak uzaklasır senden..

o mucizeyi tum dokularında hissettiginde okyanus gibi sevmek istersin,
okyanus gibi cogalmak, bazen dalgalanmak, bazen huzuru bulmak, bazen fırtınada
kalıp yaralanmak, yaralamak..

asiktan masuktan mantıktan ote..

elini közün ortasına daldırıp yanık, yara bere icinde kalmak..

tum bunlar olup biterken aptal olmak, tum ogretilere bas kaldırmak, sacmalama hakkını kullanmak..

bi de kafayı yukarı kaldırıp Tanrıya göz kırpmak.."tesekkur ederim :)" ..

geldiginde farkeden, elini koze daldırabilen, okyanusa arkasına bakmadan kendini atabilen takdir edilesi, saygı duyulası kişidir.. tekerine comak soktugum bu dunyevi durum komedisini anlamıstır, olmustur..

destek olunmalı, yerle yeksan oldugunda aglayabilmesi ve yeniden yapabilmek icin guc toplayabilmesi icin omuz verilmesi, kızarmıs burnunun silinmesi gerekmektedir..

--sinirlendim mi ne? :)))-

Çağlar dedi ki...

vivaforever 18/3/2007
Üç Nokta..

Aslında farklı kelimeleri ve yaklaşımları kullanmış olsak bile aynı noktada buluşuyoruz..İtirazım yok senin söylediklerine de.. (yanlış algıladığım son cümleden sonra barış imzaladık..)
Küçük denemen aşk konulu olunca başladım yazmaya.. Öyle aşk erbabı olduğmudan falan da değil yani.. Sadece söyleneceklerin hiç bitmeyecek olmasından.. Aşk için söylenecek şeyler hiçbir zaman bitmez..

Herkesin her zaman söyleyeceği tek bir kelime bile olsa vardır dilinden dudağından dökülecek olan..Tek doğru ise; eğer kalbinde yoksa Aşk'ın kendisi, O'nu hiç bir yerde bulamayacağındır..

Aşk hakkında hiçbir zaman tam ve kesin bir bilgiye erişemeyeceğiz.. erişemedi bunca insan..söylediler, söyledik, söylenecek ve hiç bitmeyecek...
Bildiğim, öğrendiğim şu ki, hiçkimsenin, ne leylanın ne mecnunun aşkını yaşamaya çalışmamak gerek.. ne leylayı ne mecnunu kıskanmamak.. kendi yüreğine bakmak sadece.. sadece kendince yaşamak. O zaman yalnız sana ait olan bir şeye sahip olmuş olursun. belki de tek şeye... ( Burada da senin söylediklerine katılıyor olduğumu görebilirsin.. :))

Hala söyleyecek bir şeyler buluyorsam bu hala bilmediğimin işaretidir..
Hani derler ya: 'bilen söylemez, söyleyen bilmez..." O hesap.. Sadece öğreniyoruz yaşadıkça..

Ve
Aşkın gözü kör değildir. Aşık sevdiğinin kusurlarını geçirmeyen bir gözlük takıyor, hepsi bu..

Aşkı anlatmak için kelimeler düzülür, bilenler bilir ki, tüm söylenenler tamam olduktan sonra aşka dair, sonuna üç nokta konulur; işte bu üç noktalardır gerçekten aşkı anlatabilen.. ( Bu son paragrafı da üzerine alabilirsin.. :))

...

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 18/3/2007
aşuk maşuk

"aşk karşındakini bulunmaz hint kumaşı sanmanla kendinin hıyarın teki olduğunu anlaman arasındaki geçen zamandır" diye bi söz duymuştum çok gülmüştüm ama doğru bence.
bence de aşk tek kişilik,içsel bi şey.insanın elinde olmayan bi şey,fizyolojik.
neyse bende bu işin kompetanı değilim :))

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 18/3/2007
sanırım bencede öyle...

aşk bencede tek kişiliktir çağlarım

yani karşındaki ne verirse versin ne gösterirse göstersin aslında herşey senin onu algılama şeklinle ve görmek istediğinle ilgilidir.
herkesin aynı gözle gördüğü şeyi sende onlar gibi görmüş olsaydın eğer aşık olan kişi kalbimizde özel ve anlamlı olamazdı zaten.
ona anlamlar yükleyende sevgimizi istediğimiz şekilde yoğurup şekillendirende bizizdir aslında...

bu tarif sanamı ait? yoksa alıntımı? tarif bana süper geldide :)

dolphin

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 18/3/2007
tabii ki

* Sojo:
Sinirlenmişin evet :)

* Viva:
o zaman: ...

* İmbir:
Hıyar olmak.. hımm, acıktım.

* Dolphin:
Gör viva gör :P
Tarif benden çıkmadır. Al, senin olsun :)

Genel olarak bakarsak, tam tahmin ettiğim insanlardan tahmin ettiğim boyutlarda yorumlar gelmekte. Bi dolphin döktürür demiştim, o güdük kaldı :D

Çağlar dedi ki...

vivaforever 18/3/2007
1,2,3...

Aşk İki Kişiliktir

Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni, sevdiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiçbir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

*******************************
Aşk üç kişiliktir

ritmik döngüsünde yaşamın
yatay ilerlerken zaman
döngüyü dikey kesen ömrüm
yoldaşıdır zamanın
ve çakışan sürecinde bir anın
derinlere daldığımda gözlerinden
keşfettiğim
üçüncü boyutuydu aşkın

aşk üç kişiliktir
bir kişiyle başlar aşk
özeldir / ikinci kişiyle yaşanır
geneldir / paylaşılır yine
değişken üçüncü bir kişiyle...
bu değişken üçüncü kişi
bazen somut bazen soyuttur
soyuttur
yani öyküden şiirden anlatılır
ya bize bir resimden bakar
ya aktarılır beyaz perdeden
ya da bir tiyatroda can bulur sözgelişi
kimine göre Allah var yukarıda
saklansa da sevgililer çalı arkasına
süren sevgilerde virgülleri buluşmaların
ve ayrılıklarda yalnızlığın noktası
en ayrılmaz üçüncü kişisidir aşkın

aşk üç kişiliktir
somuttur
yani aşksız yaşam bencilliktir
özel paylaşımdır iki kişiyle yaşanan
oysa aşkın üçüncü boyutu vardır her zaman
ne kadar ütopik olursanız olun
uzayda gerçek bir ev kuramazsınız
çiçekleri gerçekten koklamadan duramazsınız
belirleyici olan toplumsal gelişmelerdir her olayda
her olayda yani üçüncü şahıslar
sözgelişi sevinçlerinize acılarınıza ortak ettiğiniz
yakın bir dostunuz size kucak açar
bir de yakın çevrenizde davetsiz misafirler gibi
aşkınıza burunlarını sokanlar...

aşk üç kişiliktir
boşuna aşkı kendimize saklamayalım
"tek başına ölümdür yaşanan"
ya da sadece iki kişiliktir sanmayalım
üretkenliğin doğurduğu her meyve
aşkın üçüncü kişisidir
unutmayalım...

Turgay Usanmaz

***********************************
Kuralı yok aşkın istediğin şekilde sevebiliyorsun
Karşında yokken gülümseyebiliyor ve hatta ağlayabiliyorsun
Ayrılmakta serbest barışmakta
Söylediğin hiçbir söz kayıtlara geçmez
Aşk bu; illa iki kişi arasında yaşanması gerekmez..

Ceyhun Yılmaz

Bunlar da başka bakış açıları...

Bu mevzu bitmez... Son karar aşık'ın...aşkı yaşayanın... :))

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 18/3/2007
Şimdi buuu;

Matığığını rafa kaldırmayı sevene güzel...

Mantığını rafa kaldırttırııvereni arayana da güzel...

Canı sıkılana da güzel...

Çıplak ayak patikada yürümeyi sevene de güzel...

Şaire sermaye...

Deliye bahane...

İşsize uğraş...

Boheme sığınak...

Caddede sokakta değil de bulutta, hayalde, denizde falan yaşayan birşey.

Lakin pek tekin yol değil :p Canını seven yanından geçsin :)

Çağlar dedi ki...

zuleyla 18/3/2007
...

"Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa"

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 18/3/2007
:)))))))))))))))))))))))))))))

:)))) güdük kaldım demek he! :)
çağlarım yorumu iki arada bir derede yazdım
ve sen öyle güzel tarif etmişsinki
üstüne fazladan yazacak bir şey yok gibi geldi :)
o kadar güldürdünki beni :)

bir kaç gün bununla idare ederim artık :)
viva döktürmüş hem yetmezmi :)
ama karşıt görüşlerimizde çakışıyoruz galiba

kendisi evli bir hatun... yani tecrübesi konuşuyor yorumlarında, fazla üstüne gitmemek lazım :)
bazıları yazdıklarını yaşar bazılarıda yaşadıklarını... polemiğe girmemek lazım vivamla :)

sen viva ve gergin hocam olmasa bu sıcak tebessümleri kahkahaları atacak bir sebebimde olmazdı sanırım :)

ilahi siz! çok yaşayın emi :)

dolphin

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 18/3/2007
13-14 anahatı dedik, bereket dedik, daha ne diyelim.

* Viva:
...

* Banu:
Nerdesin :)

* Züleyla:
Bunu düşünmüştim, hatta yorumların birinde, Yec bunu getirir diye yazacaktım, atlamışım. Sen atlatma haber yaptın. Ama bi de yorumlasaydın.

* Dolphin:
Aman gül, gülmeye sebep oldu isek ne güzel.

Çağlar dedi ki...

sevenmonths 18/3/2007
izninizle ben de döktürüvereyim biraz...

İmdi, bana kalırsa (ne haddime bana kalacak değil ya bu kadar üstad varken) aşkın olmazsa olmazları arasında acı vardır elbet... buna diyecek birşey yok...

Aşk tek kişilik bir hadise midir..? Yine "bence" evet... Aşkın olabilmesi için karşıda bir maşukun olması gerekliliği su götürmez bir gerçek... Konu bu değil sanırım. Konu, aşığın maşuğa yüklediği ve sürekli yüklemeye devam ettiği anlamlar... Aşık olduğunuzu anladığınız zamanki maşukla aradan bir zaman geçtikten sonra ona yüklediğiniz anlam arasında inanılmaz bir fark var değil midir? Bu şu demektir: Aslında aşık olduğunuz "şey" karşınızdaki kişi değil, sizin onu görmek istediğiniz biçimdir... Hayatınız boyunca edindiğiniz tüm beklentileri onun karşılamasını beklersiniz... Genellikle hatta hiçbir zaman onun bundan haberi yoktur, olsa da onu bağlamaz... Çünkü o seven (sorumluluk alan) değil sevilendir...

Tıpkı kıskançlık gibi... Rasim Baba der ki; "kıskanmak aşığın değil maşuğun hasletidir, özelliğidir". Neden? Çünkü zaten aşık, aşkını karşılıksız ve koşulsuz ortaya koymayı baştan göze almış kişidir. Maşuksa kendisine duyulan aşkın bir gün ortadan kalkacağını ya da başkası / başkaları tarafından paylaşılacağı kaygısını güden kişidir... Karşılıklı aşkta yani her iki tarafın da hem aşık hem maşuk olduğu bir ilişkide bu ayrıntı çoğu zaman gözden kaçar...

Bir de aşk & vuslat bağlamını dile getirmek lazım tabi... Gerçek aşkta vuslat olmaz diyorum inandıramıyorum kimseyi... Olsaydı Leyla & Mecnun hikayesi mutlu sonla biterdi...

"Oğlan ister, kızı vermezler adı aşk olur" demiş büyükler... Ben ne diyeyim ki...

Neyse, nerde kalmıştık... Aa hiç başlamamışız ki...
Aşkın felsefesi sığar mı böyle birkaç paragrafa...

Ya Çağlar Allah aşkına... Zamanı mıydı şimdi bu yazının...
Aşkın ne demek olduğunu sorguladığım bu günlerde zamanı mıydı..?

Son olarak... "Ahh, min'el aşk" diyorum başka da birşey demiyorum...

PS: Tüm bunları fonda Nothing Else Matters'ın Apocalyptica yorumu çalarken ve 18 Mart 2007 22:52'de yazdım... Saçmalamışsam affola...

Çağlar dedi ki...

sharquteri 19/3/2007
Buyur burdan da yak...

Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün biryerde bulusacağız...

Valla ben geldim, bekliyorum ama kimse yok.
Çok adi adammış bu KAYAHAN...

Çağlar dedi ki...

bulutruh 19/3/2007
eskiden yazmıştım, fırsat oldu

aşk bölünebilen birşey değildir.

hayır efendim katiyyen. 1 porsiyon aşk lütfen. yok yok vazgeçtim. sen 1,5 yap onu! yapamazsın. 5 kişiye de paylayamazsın. döner bıçağıyla girişsen bile...

aşk düşünülecek birşey değildir. onu yaşarsın.

o kendi yolunda akarken, sen onun işleyişinde boş yere mantık ararsın. dinle dost! beklenen şeyleri yaparak onu anlayamazsın. (sen ona göre çok "mantıklı"sın. fakat bu onu mantıksız yapmaz)

aşk sevgiden mürekkep değildir. ıstırabı da içmen gerekir inanarak.

sonsuza kadar sevemezsin. nefret bile etmelisin, evet!...niye şaşırdın? bu korkunç birşey mi? seçme özgürlüğü başka nasıl ispatlanır? farkına varmak, farkı görmektir bu işte. iradeyi kullanmaktır.

aşk insani değildir.
bu sebepten, insan beklentilerini şu kelimeye sığdırmasın, lütfen. valiz ya da dolap değil bu. "aşk bencilliktir" yok efendim "aşk sadakattir" vb. pozitivist cümleler kendisini sınırlandırmak isteyenler içindir.

aşk hiçbirimize ait birşey değil.
edebiyat ne söylüyorsa gölgesine sığınmak için söylüyor. gölgelenmiş her söz ciddiye alınmamalı.

----
bu arada yorumların birinde "İnsanlar aşk üzerine anlatılanları bilmeseler aşık bile olamazlar.. " dipnotunu okudum. İçim -inanmayabilirsiniz- cız etti. Farkında olmadan yaşayıp ölenlerden dolayı.

Üstelik "insanlar aşk üzerine anlatılanları bilmeseler, bilge ve mutlu olurlardı".

Çağlar dedi ki...

hayat1987 19/3/2007
mrb

anlatmak istediklerin karşındakinin anladı kadardır.....bu hep böle....sen nasıl görüyosann öle algılıyosun yada nasıl algılamak istiyosan öle görüyosun.....

Çağlar dedi ki...

jidotakafu 19/3/2007
Sevgili bilir kişi...

Yanamayanlar için de bir yöntem düşündük.
Mantık Evliliği Paketleri hazırladık...
Üzülmesinler ortada kalmasınlar
Mantık sınırları dahilinde, körler sağırlar birbirlerini ağırlasınlar diye...

Aşk tek kişilikmiş..
Doğru bence de tek kişilik...
Sorumluluğu ,şekli,şemali kişinin kendi himayesinde...
Aşk'ı sadece iki insanın
karşılıklı hissedebileceği bir olgu olarak ele almazsak
bu daha da belirgin olur aslında ...

(Bundan sonrasını çok bildiğimden değil
öyle söyleyesim geldiğinden sıralıycam)

Yani her zaman aşık olunan şey bir canlı
ya da somut birşey olamayabilir mi ki acabaaa ..
O zamanda işte kişi kendi kendine kafasında kurguladığı
ya da çizdiği şekle ,profile ya da resme ne karın ağrısıysa işte
ona aşk denen garip şeyi hissedebiliyor gibi geldi bana nedense...
Ya da o hayranlık mı olur ki acaba !!!??
Neyse kafam karıştı...

Kendini yorma böyle şeyler düşünerek..
Uyu dinlen ...
Portakal suyu iç...
Ben senin içinde düşünür,yaşar gerkiyorsa anlatırım ..
Sen sadece portakal suyu iç :)))))

Saçmalıyorum gidiyorum ...

Çağlar dedi ki...

zuleyla 20/3/2007
şurayı bi toparlasan

diyorum ben...


(bu merak denilen illetin gözü körü olsun...)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 20/3/2007
üç böceği üç çiçekle tamamlayınca bir toparlama

* Sevenmonths:
Kimse üstad değil ama senin ikinci paragraf, benim anlatamadığım tüm derdi bu yazının alternatifi olarak anlatmış. eline sağlık.
Valla birçoğumuzua dokundu sanırım bu yazı. ama zamanı denkgeldiği için değil, hepimizin yarası olan klasik bir konu olduğu için.
Ha bir de yazının kendi bile 0300 civarlarında yazılmıştı, yorum için usturuplu bir zaman bile...

* Yec:
Bırak, boşver, adam değil o.

* Bulutruh:
Aşk mantıklı birşeydir ama mantık aranmaz, düşünülmez ama yaşanır. Ne güzel özetlenmiş.
Ama aşk cahili olmayı seçme konusu... o karışık..

* Hayat:
Hımmi iletişimkonusuna girilmiş, ama evet. doğrudur.

* Jido:
Karşıdaki tabii ki insan olmak zorunluluğu yok. ama ona hayranlık da denmez evet. Bağlanmak, çekimine girmek falan da diyebilir astronomlar.

* Züleyla:
Topladım, olmuş mu.

Çağlar dedi ki...

vivaforever 21/3/2007
son kararım..

O kadar laf ettim ama Çağlar iki gün önçe yaşanan bir olay sonrası son kararımı verdim..Yazdıklarında sonuna kadar haklısın..
Şu gözüne dokunanlar artık benim de gözüme dokundu ve denemeden çıkartıp greçekler diye bir kategori açarsan oraya ekleyebilirsin yazdıklarını..
Denendi, test edildi diye imza atarım ben.. :))

Yorumlarda yazdıklarımı ise yazılmamış say..
Yine de bilgi olarak dursunlar..İlerde lazım olursa kullanırsın.. :)))

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 21/3/2007
buna şaşırdım viva

Birşey yaşadın ve fikrin döndü... Bize laf düşmez. Ama benim de bu konuda yeni bir fikrim gelmişti dün gece.
Sebep olsun, ben de onu deyivereyim:
Tek olanlar, uzaktan sevenler "tek kişiliktir" derler. Çift olanlar "çift kişiliktir" derler. Çift olmuşlar ise bağıra bağıra "tek kişilik tabii ki" derler.

Çağlar dedi ki...

Icha 22/3/2007
bence...

Hummm..
Yazıyı ve de yorumları okudum sırasıyla..
Aslında direk ilk cümleye bakınca evet dedim ya içimden, yine de fikir almak lazım dedim, her diyenin vardır bi bildiği dedim, başladım okumaya..
Şimdi bende sıra..
Bigün oturmuş tv izliyodum, kanallarda zap yaparken birden aşkla ilgili kel alaka bi dizide kel alaka bi konuşmaya dikkat kesildim, sanki onu duymam için o an kumanda çalışmamıştı, sanki o cümle benim şu günümde inandığım şeyin doğru olduğuna emin olmam için söylenmişti..
Şöyle diyordu adam aşkını anlatırken arkadaşına..
-Banane onun aşkından, ben kendi aşkıma bakarım..!!
.. katılıyorum..
herkesin hissettiği farklı aşk hakkında.. bence de aşk tek taraflıdır, bunu bilir bunu savunurum..
..
fazla dik bi açıklama olmamıştır umarım zınk diye düşüverdiğim bu mekana.. :)
sevgiler ..

Çağlar dedi ki...

sharquteri 22/3/2007
Kusur kalmayayım istedim

Şimdi şöyle en baştan tüm yorumları okudum. Maşallah döktüren döktürene... Çünkü konu acayip. Bugüne kadar en fazla göklere çıkartıp bir o kadar da yerin dibine batırdığımız başka bir şey yoktur herhalde. Peki aslında nerdedir bu aşk, yerin dibinde mi yoksa, başımızın üzerinde mi? İşin pek bu tarafına girmeden senin sorguladığın kısmına geçmek istiyorum.

Tek mi, çift mi?

Bu soruyla ilk defa ortaokul yıllarında bir beden dersi esanasında karşılaşmıştım. Kıyafet değiştirme işlemi sırasında bir arkadaş bir tutam bacak kılımı avuçlayıp sormuştu "tek mi, çift mi?" diye. Ben ise soruyu "Allah belanı versin!" diyerek cevaplamıştım. Bugün böyle yapmayacağım.

Sana kesinlikle katıldığımı belirterek başlamak istiyorum. Evet, aşk yaratılması ve yaşanması esnasında tek kişilik bir oyundur adeta. Sevgilinin bedenini kullanıp onun içine yükler yükler durursun anlamları... Bu beden zamanla öyle yüce, öyle zengin bir hale gelir ki göklerin bulutların üstesindedir artık ama genellikle beden sahibinin tüm bunlardan heberi olmamaktadır... Haa, bazen bu yükleme işlemi karşılıklı da yapılabilir. Yani iki aşık aynı anda karşılıklı yükleme/ yüceltme yapabilir, işte bu durum da aslında aşkın karşılıklı, işteş ve iki kişilik olduğu görüntüsünü vermektedir. Tüm arzular iki kişilik olunmasından, birleşmeden kavuşmadan yanadır ama kahretsin ki bireysel bir oyundur bu aşk. Herkesin bireysel hazırlandığı ama çiftler kategorisinde yapılacak bir dans yarışması gibidir...

Ben konuyu biraz daha derinleştirip kendimce "niye böyle yapıldığını" açıklamaya girişiceğim. Müsade var mı? Çok ta yer işgal etmek istemiyorum ama... (Bırak şimdi bu ayakları, çağlar yabancı mı ya?)

Çok genelden gireceğim:

İnsan bağımlılıkları ölçüsünde acı çeker değil mi? Bu bağımlılık, başarılı olmaya, nesnelere sahip olmaya ve olayları kontrol altına alma bağımlılıkları olabilir. Aslında liste uzayıp gider...
Tasavvuf erbabları, mevlana, buda, muhammed, isa ve gelmiş geçmiş tüm bilge insanar bu bağımlılıklardan uzak durmayı öğütlerler. Felsefe ortaktır: Hayatı basit yaşayın, zenginliğe, hırsa, kapılmayın. Olaylar sizin yönetiminizde değildir, kabul etmeyi, şükretmeyi öğrenin... Oysa bizler öylemiyizdir ya? Arabamız bozulur stres, paramız biter stres, geç kalırız stres, insanlar hata yapar biz üzülürüz yine... Yani demem o ki, biz mutlu ve huzurlu olmak için çok şeye hatta her şeye bağımlıyızdır...

Konunun aşkla ilgisi ne diye merak etmişsinizdir... Efendim, benim naçizane düşünceme göre, kendini aşık etme olayı kasıtlı ve bilinçlidir. Bir kişiye aşık olmak demek (aşkın gücüne göre değişir) tüm diğer bağımlılıklarımızı toplayıp bunları bir kişinin üzerine yığmaktır. Ve bu bize çok sık karşılaşmadığımız o doyum evrenini tattırır. Sevgili ile birlikte olunca ve hatta onu düşününce bile "tamamlanmış" hissetmek bundandır. Onun yanındayken dünyevi dertlerden geçeriz: para pul, güvenlik kaygıları, ego beslemeleri, günlük kaşıntılar ve huzursuzluklar hep silinir. İşte aşkın göklere çıkartılması bundandır... Fakat işin diğer karanlık tarafı da vardır. Nedir bu? Biz aslında tüm bağımlılıklarımızdan geçmemişizdir ki, sadece onları toplayıp bire indirgemişizdir. Diğer bir deyişle sevgilimize bağımlı olmuşuzdur ve tabi ki de bu bağımlılık diğer tüm bağımlılıklardan kuvvetli olmaktadır. Sevgilinin yanında olmadığımızda kudurmamız ve terk edildiğimizde ölümü bile düşünmemiz bundandır. İşte bu da aşkın yerin dibine gömülesi kısmıdır...

Peki insanlar niye yaparlar böyle bir şeyi. Bu sorunun cevabını kendi hayat görüşümle açıklıyorum. Her tekil insanın/ ruhun amacı BİR' e kavuşmaktır. Bu bir insanlık tarihinde çeşitli isimler almıştır. İslamda ermek, tasavvufta bir olmak, budizimde nirvana, hristiyanlarda azizlik ve daha nice isimler... Her tekil ruhun amacı dünyevi bağımlılıklardan kurtulmak, sıyrılmak ve özüne dönmektir. Bu özün ne olduğunu bilmiyorum, kimse bilmiyor ama hepimiz oraya doğru gidiyoruz. Fark etsek te etmesekte...

Sonuç: Aşk, bu Öze varmanın provasıdır. Aşkımız ne kadar güçlü ise BİR liği de o kadar derinden tadabiliriz. Bu yüzdendir ki Mecnun, bir aşamadan sonra Leyla' dan geçmiş ve o bütüncül aşka doğru yola çıkmıştır. Leyla ve Mecnun' un tüm aşk hikayelerinden üstünlüğü bu gerçeği dile getirmiş olmasındandır.

Aşk bir insana mı duyulur sadece? Hayır, işin içine cinsel hormonlar, soyu en güzel bir eşle sürdürme prensibi gibi biyolojik etkiler girince aşk, genellikle karşı cinsimiz olan bir insanla vuku bulmaktadır. Ama aşk herşeye duyulabilir. Müziğe, doğaya, hayvanlara... Tanımıma göre aşk, yüksek bağımlılık hali, BİRlik provası olduğuna göre herşeye duyulabilir...

Teşekkür ederim.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 22/3/2007
ya ne güzel yazmışsınız...

* Icha:
Biliyo musun ben de bu yazıyı yazarken fikri bir anda gözüme dokunan bir diziden alıvermiştim. İlahi rastgelişler diyorum o anlara. Millet uyuz oluyor böyle bir an denkgelen şeylerin üzerine yazı yazmama ama ne yapayım, ben de başka türlü yazamıyorum. yazıyorum, çıkıyorum popom kuru kalıyor. -Aman ne diyorum ben, havayı bozmayalım-
Neyse Ayça hoşgeldin, ne güzel oldu uğraman. Buyur yazılar emrine amade.

* Yec, yine yeniden:
Len millet, haset ile gıptanın farkını herkes biliyo di mi. Şu adama gıpta ile bakmayan gözleri oyarım, ona göre. Ne hoş bi yazı olmuş değil mi.
Bir soru daha; Yec'in yorumu sırasında MFÖ'nün Buselik Makamına şarkısını hatırladık di mi hepimiz. "Leyla'dan geçme faslındayım, mevlayı bulma yollarında" ya da:
"
Aşk işin söylenen her söze kandım
Pervane misali ateşe yandım
"
Sonuç itibariyle ben teşekkür ederim. Viva'nın da dediği gibi söylenecek söz bitmiyor. Ne güzel oldu da bu konuyu denkgetirdik, çok hoş şeyler okuyorum hepinizden.

Çağlar dedi ki...

vivaforever 22/3/2007
Günaydın..

Ben sadece Günaydın demeye gelmiştim..
Sağım solum önüm arkam Aşk, saklanmayan ebe yazılarına çarpıyorum her gittiğim yerde..İşte o yüzden susuyorum..

Bu aralar gösterdiğim muhalif tavırlara rağmen kendimi pek onaylayıcı görüyorum ama ne yapalım..Söylemeden edemeyeceğim..
Senin gelen fikrine de katılıyorum, YEC'in taaa Mayamilerden zahmet ederek yazdığı incilere de.. Hatta YEC'in yorumu pek gözüme dokundu.. Aklıma savunduğum bir şey geldi.. Allah kullarını hastalık, acı, keder gibi durumlar ile sınamaz.. İlah-i Aşk yolundaki ilk adımdır bu dünyada sevgiliye duyulan aşk..
O yüzden Allah aşk ile sınarmış kullarını gerçek aşkı bulabilmeleri için..Mecnun gibi..

Sabah sabah yine aşk koktu burnuma.. Oysa sabahları sadece ekmek ve simit kokusu yayılırdı şehrin bâkir sabahlarına..

Çağlar dedi ki...

bgocmen 22/3/2007
aşk derindir

Aşk gerçekten kişiseldir ve tek kişiliktir.
Ayrı olduğun halde onu unutamamak, her aklına geldiğinde içinin acıması, her yerde gözlerinin onu aramasıdır. Aşk öyle birşeydir ki istenmediğini bildiğin halde delicesine hala onu istemek, özlemek, onun için ağlamaktır. Aşk yanmaktır, hem de kül olurcasına, aşk insanın kanına öylesine işler ki günler, haftalar, aylar, yıllar geçse yine de aşıktır insan değişmez.... Söylenecek çok şey var belki ama aşkı, yaşayan bilir!......

Çağlar dedi ki...

0sojourney0 22/3/2007
izninizle

tanrı insani hastalik ile oyle bir sınar ki;

o zaman ask mesk, masuk, mecnun, teker, gecer, gecmez.. hikaye olur..

bilmesem soylemezdim..

inanin..

en sevdiginiz insanin gozlerinizin onunde eriyip bitmesi ve buna karşı caresiz kalmanız kadar buyuk bir sınav olamaz, olması mumkun degildir...

oysa ask hicbir zaman caresiz degildir, kanayan kolu kesip atabilir, ya da sevgi icinde bogum bogum bogulabilirsiniz.

ama hic merak etmeyiniz insan egosu bi yolunu bulur mutlaka..

ama mutlaka..

ama hastalık...

aci cekmemesi icin olmesini dilediginizde NEDEN! diye haykırmak ister, inandiginiz herseyi yeniden sorgularsınız..

sınandığınız çaresizliğinizdir..

tam o anda en büyük ask trajedisini yasiyor olsanizda gozunuzde gram degeri kalmaz..

ayakta kalirsaniz baska da bisey sizi yikamaz..

uzgunum, kayitsiz kalamadim, kimseye de yoktur bir sitemim...

herkes askla, asık kalsın dilerim...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 22/3/2007
eh burası da tamam olsun artık

* Vivadan:
Sana da günaydım vivabla. Sınama konusunu düşünüyordum, aşağıda sojo'nın yorumu geldi, susarım. Ne zaman açacan senin bloo.

* Bgocmen:
Katılım için teşekkürler.

* Sojo:
İşte buradaki anahtar kelime çaresizlik. Çok kötü hem. Ama ayakta kalmak deyimi de toparlamış havayı. Teşekkürler.

Çağlar dedi ki...

Icha 23/3/2007
yine bence :)

Hayatımızdaki kareler karşımıza çıktığında niye sitem eder ki millet, ne yani tv izleyince ilham geldi diye suçlu mu hissedelim kendimizi?
Hiç anlamam hıh..!
(gecenin bilmem kaçında bunu yazdım, sabah uyandığımda yine ne saçmalamışım diye gelip bakabilirim) :)
Hoşbuldum bu arada.. iyi bile ettim hatta :)
sevgiler..

dipçik notçuk: Saati de gösteriyomuş senin yorumlar yeni farkettim, 3.45miş hehe:)

again: :) bu dakikanın benle bi alıp veremediği mi var, yalancı çıkartmak için uğraşıyor beni sanki.. hıh..!
yazmaya başladığımda 3.45ti ne var yani?

enough: vazgeçtim, gidiyorum uyuycam, bloğun delisi diye çıkcak adım, dakikayla kavga eder oldum.. hadi gitti ayça..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 23/3/2007
Ayça'ya

Sakın yanlış anlama, ben tüm arşivi okuyabilemeden yorum yazabilemiyorum. Anlaştık?

Çağlar dedi ki...

fezayildiz06 23/3/2007
:)

Meğer ne dertliymişizz... Hepinizin yorumlarına sağlık...
Okumak hayli yordu :)

Çağlar dedi ki...

Icha 24/3/2007
ve yine son olarak :)

Doğru mu anlamışım diye soruyorum, yorum takıntısı olan biri değilim çünkü, sen şimdi benim arşivi mi mercek altına aldın, o yanlış anlama diye kastettiğin şey bu muydu?
Valla vergi borcum yok, iyy iğrençtimm :S

Çağlar dedi ki...

hercaiviolett 26/3/2007
katılıyorum

Süper bir tespit olmuş. Aşk gerçekten tek kişiliktir. Şimdiye kadar hep karşılıksız aşklar yaşadığımdan mı böyle söylüyorum?:) Hayır...Aşk bizde başlar bizde biter. Biz bitirmek istersek biter, başlatmak istersek başlar. Birbirine aşık iki kişinin bile birbirlerine duyduğu aşk aynı ölçüde değildir. Biri öbüründen daha fazla sever. Bence aşk bencildir, karşıdakinden ziyade kendi hislerini düşünür. Bencil olmayan aşk ise vasiyetini her zaman hazır tutar.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 29/3/2007
görüyon mu bak, burda hala ekmek var

* Feza:
Senin de gözüne sağlık.

* Icha:
Almadım, alacam. Yanlış anlama diye ne kastettim, ben bile unuttum, yormayalım bünyeleri :)

* Hercai:
He bak aslında hercai'nin yorumu da güzel bitiriş olmuş. Ama ben uyuzum illa laf ederim ki :)

Çağlar dedi ki...

atalet 30/3/2007
=)

ya çağlar son sözü sana bırakmak isterdim.. ama ben de bişey söylemeden duramadım..=)
ben senin o kısacık yazına sonuna kadar katılıyorum..
mantık.. başbelası oluyor de mi bu durumda.. hele de bahar aylarında =)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 1/4/2007
ne demek Atalet abla

Son söz sıkıntımız hayati değil elbet. Hani bloglarda insanlar genelde son yazılara odaklanıyorlar ya, ben de öyle diye, yekün alıvereyim diyorum yazıların dibinde. Bu, okuyucunun katılımını durdurduğumuz anlamına gelmiyor. Buyrun, yazılar sizin.