24 Aralık 2007 Pazartesi

Malum soru

Bilmem okuyunca ne dersiniz. Belki çoğunuz zaten farkındasınız. Belki
de bazılarınız zaten önemsiz görüp, "A benim alık oğlum..." dersiniz,
"Ya ne sandındı." Ama siz her ne derseniz deyiniz, bana benim
meşrebimce birşeyler malum olmuştur, bakalım kelimelere dökebilecek
miyim.



Elimizde birkaç malzeme var ve bir de sorumuz: "Ne olacağım". Malzemeler aklımız, gönlümüz ve belki birikimlerimiz.



Kişi(bu ben oluyorum) ne olacağım sorusunun içinde kaybolup duruyor.
Kaybolmasının sebebi fikirlerini ve duygularını bol biriktirmiş
olmasından kaynaklı, çok dolanması. Yani biriktirdiğimiz herşeyi ne
olacağım sorusuna cevap verebilmek için kullanıyoruz.
Biriktirdiklerimizden ne olacağımızı ayıklamaya çalışıyoruz. Yanlış bu.




Doğrusu ve kolayı şu ki; Ne olacağım sorusuna bir cevap buluvermek ve o
biriktirdiklerimizi bulduğumuz cevaba ulaşmak için araç olarak
kullanabilmek olmalı. "Hadi oradan, asıl dert o soruya cevap vermek ya
işte, dolanmışsın çalının kenarından" dediğinizi duyar gibiyim. Ben bu kadarını bulabildim işte. Ama belki bir ipucu, cevap birazcık
büyük ve de cesur olabilmeli. Uzatasım yok, siz anladınız umarım.



8 yorum:

Çağlar dedi ki...

SunnyCameHome 25/12/2007
cesaret isteyen, bulmak değil gerçekleştirmektir...

"Hadi oradan, asıl dert o soruya cevap vermek" diyemedim ben... çünkü bana göre cevabı bulmak çok kolay... hatta cevap belli gün gibi aşikar...
ama cevabı gerçekleştirmek...
işte o zor...çok zor...
hem bu o kadar zor geliyor ki bize o yüzden ne olacağım sorusunun o yıpratıcı beyin eritici, ömür bitirici yükünü taşımayı yeğliyoruz...
bu da cevap dediğimiz şeye elimizi kolumuzu sallayarak gideceğimize ezile büzüle gitmemize neden oluyor...

....
ben "ne olacağım" sorusunun cevabı bence şu sorunun cevabında aranmalıdır diyorum:

neden kaçıyoruz??

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 25/12/2007
sorulardan sıkıldım

* Sunny:
Nearıyorum, neolcam, nedenkaçıyorum...
demek istediğim de bu.. tüm bu soruları biz kendi o çok çalışan kafalarımızla üretiyoruz aslında. kendi kendimizin önüne bent olsun diye sanki. Çok düşünüyoruz cevaplarını bulmak istemediğimiz soruları sormak için. Bul geç, cevap ver geç. Aklını koyacağın hedefine ilerlemek için kullan, hedefine ulaşmamanı sağlayacak gıcık sorular üretmek için değil... (...dedim kendime.)

Çağlar dedi ki...

atalet 25/12/2007
.

ben hiç sorusuna cevap bulanı görmedim..
ya da sorumun cevabı diye evleneni..
ya da.. taşınanı..
hayat asla bir satranç maçı değil..
planlıyım sananın bile ööle çok dış etken nedeniyle ha bire hamle değiştirmesi gerekiyor ki..

onun için..
yaşa diycez..
yaşa ve gör..

hedef olarak koyma ben nası olcam ne olcam diye..

hele ülkece biz ne olucaz.. oluyoruz.. olmaktayız..
olduk .. mu... acaba..
sorunsalları dururken..
bireysel sorularımızın cevabı çooook belirsiz.. değişken..
oldu ..

ondandır ki..
carpe tutti diyorum..
=)
ama .. dikkat..
şapkasını düşürmeden..

Çağlar dedi ki...

farmau 25/12/2007
.

Dediğin gibi ömrümüzün yarısı bu soruların oluşması diğer yarısı da cevaplarını aramakla geçiyor ,cevabı aramakla geçen ömre bakıp keşke diyoruz sonra..

Asıl sorun şu belki de her sorumuzun cevabını bulduktan sonra hemen hiç vakit jaybetmeden yeni bir soru/sorun üretiyoruz kendimize.

Belkide ne kadar yol aldığımıza bakmalı ne kadar benzin harcadığımıza değil..

Çağlar dedi ki...

verocka 25/12/2007
..

ben safım analamadım

ama sorunlarla boğuşmaktan bıktım

neyse

yorgum ve yorgunluğumun yaşamak gibi garip bir nedeni var

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 25/12/2007
değğ mi?

doğru doğru soruyu bulana kadar çok vakit harcıyoruz. pek doğru.
bir de insan hayatının merkezine oturtmalı doğru soruyu. eğer cevaba ulaşmayı gerçekten istiyorsa.. bi kavram haritası gibi sarmalı beyni. tali yollardan ana yollara ulaşılmalı. bazen yollar kapalı olur, çalışma olur malum,yeni yollar aramalı.
insanların hayatlarının merkezlerine oturttukları şeyler öyle ilginç ki. bunu da doğru seçmek lazım.
bazen ne kadar planlarsak planlayalım gerçekleşmeyebiliyor.başka şeyler çıkıyor.dönem dönem insanın beklentileri mi değişiyor ne? ya da insanların bi kapasitesi var. "başaracaksın!", "en güçlü sensin aslında aha yeminlen söylüyom bak", "allahın adını verdim senden iyisi yok aslında" tarzı kitapların gazına gelmemek ve de gerçekçi olmak lazım.
aslında önemli koşul soruyu sormadan önce kararlı olmak sanırım. öyle su koyvermek olmaz.
lazım lazım lazım,gerekli gerekli,olmalı olmalı..

Çağlar dedi ki...

eryol 26/12/2007
tursu

tursu kurdum, iki hafta once. Eve gelirken onu dusundum, olmusmudur diye. Olmus, afiyetle yuttum 4-5 parca. Mutluyum. Avizenin duyu kurumus dagilmisti 3-5 gun once, oglen ic aksamini buldum 2 liraya aldim, mutluyum. Bu aksam eski dostlari gordum, sevmediklerimi de. Dostlarla hosbes ettim, mutluyum. Ha bunlar icin bir iste calisiyorum, maasimi aliyorum, kendimce yararli oldugumu dusunuyorum; mutlulugun araclarindan biri. Iyi kotu hayallerim var, dusununce mutlu oldugum. Sen mutlu ol yeter caglarim, gerisi bos.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 27/12/2007
aa, len bura dağınık mı kalmış

* Atalet:
Düşmez düşmez. Kırk tilkiyi dolandırırız, yine de dolaştırmayız, tek ipte gezerken. Ya da bilmem, yıkılabiliriz bir yerde, tamam olur.

* Veroçka:
Anlatayım daha kısaca. Elindeki malzemeyi(akıl, duygu vb.) kendini şişirmek için kullanma, ilerlemek için kullan. O malzeme çünkü araç, amaç değil.

* Farmau:
Hee, şu yakıt benzetmesi pek hoş durmuş, güzel.

* İmbir:
Ya o kadar da sert ve kasıntılı olmasın diyorum işte hayat. Geçmişini, bilgini, duygunu sırtında taşıma, üstüne bin, seni gezdirsinler diyorum. Ay niye anlatamıyorum...

* Gökhan:
Mutlu olayım. Getirin bana dünyanın tüm duy ve turşularını :)