14 Ocak 2008 Pazartesi

Doğanın insanla imtihanı


Bakınız Atlas Dergisi Ocak 2008 sayısının çok sayfalı konularından önceki, tek sayfalık gündem yazıları:
  • Oyalı ile Zarife; Müjde, Klonumuz Oldu: Ülkemizde klonlanmış iki kuzu haberi
  • Kemaliye; Fırat'ın Canı çekildi: Kuraklıktan etkilenen Fırat ırmağının durumu, 2004, 2007 yılları arasındaki fark haberi
  • Küresel Isınma; Bali Yol Haritası: Küresel ısınma iklim değişikliği konferansına katılan 200 ülke
  • Ayı Olarak Yaşamak: Gelen şikayetler üzerine, koruma altındaki boz ayıların ava açılması haberi
  • Muş; Telliturna İçin Umut: Türkiye'nin son 11 telliturnası haberi
  • Küresel Isınma; Kaç Kaldı 2100'e? : Küresel ısınma'dan etkilenen kuş nesillerinin trajik hikayesi
  • Bitkinin Açlığı: Beslenme amacıyla böcek yakalayabilmek için özelleşen bitkiler
  • Allianoi Korunamadı, Neden?: Yortanlı baraj göletinin altında kalacağı kararının, kurulan üçüncü(ilk ikisi bu kararı almamıştı) akademik bilim komisyonu tarafından alınması haberi
  • Sepet Balı:  Beypazarı'nda çok meşakkatli bir süreçle üretilen bal haberi
İnsan diğer tüm canlılardan farklı. Şimdi burada anlatasım gelmeyen özellikleri(hasletleri değil) var. Bilinci var, değerleri var, hazları var. Var oğlu var.

Doğa ile imtihanında insan, önce bir ortak yaşam halinde idi sanırım. İhtiyaç ile harcamanın elele gittiği bir hayat sürdü. Sonra harcama çok hızlı gitti. İhtiyacından fazlasını üretip tüketmek yani. Şimdi de olan bu bence. Gereğinden fazla tüketim.

İnsanın iki yaklaşımı da uygulayabilme yetisinin olduğunu yaşayarak gördük. Yani doğa ile birlikte yaşamak, ve doğayı kullanmak. Komik olan şu ki burada bir savaş yok. Yani doğa algıladığımız anlamda birlikte yaşamak ve kullanılmak gibi algılamıyor olguyu. Bir didişme yok. Dolayısı ile karar verici olan, süreci yöneten sadece insan. Yani hem trajik hem de komik olan, insanın aslında doğa ile değil, kendi kendi ile imtihan halinde olması. Kendi sonunu getirmek ya da getirmemek için sadece kendisi ile çatışacak insan. Başka kimse ile değil. Kendi bilincini algılayacak, kendi hazlarını tartacak, kendi değerlerini sorgulayacak. Her bir insan bunu sınava girecek.

Devlet, egemen güçler ve benzeri farazi şeylerle ilgilenmiyorum, hepsinin yapıtaşı insan çünkü.


6 yorum:

Çağlar dedi ki...

atkadehielinden 14/1/2008
..

o zaman burda İNSAN ı ele almak lazımm
da
bak burasını anladım da
gerisi yokk

peki madem herşeyin sorumlusu insann
ve temelinde bu yatıyoo
o zaman insanları gruplandırmak sınıflandırmak gerekiyoo
bi analizz gücüü lazım :)
şimdilik bende mevcut değill
mevcut kaynaklar yetersiz
alt yapı çalışması lazım
o zaman susimm
boşyere kalabalık etmeyelimm

Çağlar dedi ki...

atalet 15/1/2008
.

evet..
işte boşu boşuna her yerde kullanılan harcanan..
sözün bittiği yer..
burası..
bu konu..

dün hümanizm ödevi hazırlıyordu.. 17lik..
çıkış nedeni.. amacı..
çıkış nedeni..

etrafta kol gezen .. salgınlar.. fakirlik ve kölelik.. eğitimsizlik.. bitmeyen savaşlar..
kilisenin insanlar üzerindeki etkisini koruma amaçlı baskı ve terörü.. üzerine bir tepki olaral doğmuş..
onaltıncı yyde..

20 de..
ekolojik humanizm doğmuş..
insanın çevreye etkileri.. çevreni insanı hap yapıp yutmadan önceki şanslsrını kullanması öğretisini yaymak için..
doğaya verdiği zararın nedenleri.. fakirlik.. eğitimsizlik.. savaşlar.. baskı ve terörün.. bu sefer zengin devletlerden geleni..
yani ekolojik humanizmin de çıkış nedeni..
gene aynı..

tarih tekrardan ibaret..

Çağlar dedi ki...

jidotakafu 15/1/2008
..

He evet işte..
Doğanın insanla değil de insanın insanla imtihanı...
gelincikler vardı biz yazlık evi ilk yaptığımızda o bölgede...
Çok fazla ev de yoktu en azından bizim evin yakınlarında..
Nasıl çok gelincik anlatamam ...
Şu son 3 yıldır gelincik falan kalmadı ..
Evlerin sayısı da arttı..
Muhtemelen ondan kaçtılar...
Sonra yılanlar çoğaldı ...
Balkonda ,evin altındaki ardiye gibi yerde
birşeyleri kaldırıyosun altından yılan çıkıyor...
Meğer gelincikler yermiş o yılanları da
bizim bu kadar çok olduklarından haberimiz olmazmış...
Sonra fare olur dediler...
Bilmiyorum bakıcaz ilerleyen zaman da
neler devir daim edecek...

Hiç birşey yapamıyosak ben TEMA ya üye oldum lise zamanında...
kuru kuru olmadım ama ...
sanıyorum 10 a yakın ağacım var :) ...
Hiç yoktan iyidir...Zamanla çoğalacak tabi...
Bunun sonu yok lakin..
İnsan beyni gelişmeye ve deşmeye devam ettiği sürece
maalesef gelişen teknoloji ile birlikte
eriyen doğa birbirine paralel olacak...

İnsan, geliştikçe aslında yabanileşen iki ayaklı hayvan mı ki !!!

Çağlar dedi ki...

vivaforever 15/1/2008
yani

insan, farkında olmadan ya da olarak, giriş-gelişme bölümlerini kendi içinde subjektif olarak yaşamasına ve bu durumun da doğal olarak kişiden kişiye değişiklik gsötermesine rağmen sonucu tek ve mutlak olan çetrefilli bir sınavın içerisinde diyebilir miyiz?
sanırım diyebiliriz..

ya da ben şöyle kıvırayım; insanın doğayla görünse de aslında kendi kendine verdiği bu imtihan da takdir-i ilahi.. :))

gülümseme sıkıştırsam da araya gerçekten de kötu bir durumdayız..
iyiden iyiye tüketim toplumu olduk, tükettiğimizin kendimiz olduğunu fark ettiğimizde ise çırılçıplak ortada kalıcaz..

doğa matematiği diye bir şeyler kalmış aklımda..
yaşadığımız yüzyılda zorunlu dersimiz bu olmalı..
Doğa'yı "0" farzedersek; sıfır da tek başına kendini yok edip tüketemeyeceğine göre, sıfırı tüketmek için en az bir birim gerekli..
bu bir birimi de insan farzedersek ve matematiğin sadece çıkarma işleminden ibaret olmadığını bilirsek bir birim olarak sıfıra eklenebilir, yani doğa ile toplanabiliriz..
ya aslında aklımdan daha başka şeyler geçiyor da cümleler ardı ardına geldiğinden parmaklarım düşünce hızıma yetişemiyor.. şimdi iyece karıştırmadan son sözü söyleyim; doğa ile geçinmeyi ve onunla çoğalmayı öğrenebilirsek sonuç bizi mutlaka mutlu edecek güzellikte olacaktır..

Çağlar dedi ki...

vivaforever 17/1/2008
tüh ya..

yorum yazdıktan sonra bu güzelim yazının kısmetini kapamışım..
hiç kimse ses etmemiş niye ki?


Birden Kibar Feyzo filmi geldi aklıma.. :P

alakasız işte, viva hali..:)

bi de cee kutusunda pörtleyen gözlerinizi arar olduk
paket paket günaydın da bırakımoyuruz taliplisi pek olmuyor diye..
bu hasretlik yeter yahu diye bağıracağız yakında haberiniz olsun..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 17/1/2008
ya valla yazcam, yazmazsam namerdim. hem size yeni birini tanıtacağım, azz sonraa (aha gene reklam, yok az sonra falan değil, belki akşama, o da inşallah)

* Kadeh:
İnsanı gruplamak, değerlendirmek gibi şeyler bu konu özelinde bir çözüme götürmeyecek bizi. Demek istediğim de tam bu noktada işte. İnsan bunu tamamen kendi kendine, bir iç hesaplaşma ile çözebilecek. Başka bir çıkar yol görmüyorum. Her kişi sobaya elini bir değecek.

* Atalet:
Tarih, evet tekrarlarımızı farklı renke keçeli kalemlerle yazmaktayız kitaplara. Bir de, hani insan çakozlayamıyor ya geberip gittiği için, döngüyü. Oku da dönenin sana girdiğini anla diye yazmakta tarih.

* Jido:
Bitki değil de hayvan olan gelincik mi bu konu edilen. Evet, öyle sanırım.
İnsan evet, kendi gelişimini denetlemeyen bir varlık. Salt gelişme taçlandırılıyor. Verimli, duyarlı gelişim diye bir kavram göremedim ben pek. Dolayısı ile işte yine kendi kendimizi, kendi ettiklerimizi yargılamaya gidiyor konu. Yersek...

* Viva:
Sonuç tek dersek, kaçınılmaz son demiş oluyoruz. O şekil diyerek yolu baştan kaptırmayalım umutsuzluğa.
Doğa matematiği, duymamıştım.
Ve evet son cümle, neden olmasın. Kısmettinoviç diye bir konuk oyuncu vardı zamanında bu blogda :)

* Viva2:
Yok, kısmet kapama konusu değil bu. İlgi bu kadar oluyor. Okunduğunu biliyorum yazının, ama pek de laf edilebilecek bir nokta değil bu. O nedenle kavruk görünüyor, takılmayın. İçi yine de yumuşak.
Yazı yakında ;)

Not: Bu yazının giriş bölümü olan Atlas dergisi konu başlıklarının tamamı böyle değil tabii ki. Seçtim. Dergi bu kadar karamsar değil. Alın, okuyun, okutun.