27 Mart 2009 Cuma

Hissiz

Ne zaman nerede bahsettik daha önce, bilmiyorum ama tekrar etmek istiyorum; çok ince şeylere bağlıyız. Zın zın eden teller diye konuştuk belki, iplikler demiş de olabiliriz. Düşündükçe inceltiyoruz onları. Çok düşünmesek, çok aramasak kalınlar, kabalar, aleladeler aslında. Ama dert edince hassaslaşıyorlar, ayrıntıya girdikçe oluyor bu. Bu değil diyor ve daha da dalıyoruz, eşeliyor ve ne olduğunu bilmediğimiz şeyleri arıyoruz. Bulup bulamadığımızı bilemeyiz ki ne aradığımızın bilincinde değilsek. Biri demişti de uyuz olmuştum, çözüm yoksa problem de yoktur diye. Ona benziyor biraz. Tam değil ya, yazmış bulunduk artık. Eşeledikçe aşağı iniyoruz, montken kumaş oluyoruz, kumaşken dokuma, dokuma iken iplik, iplikten de tele, kıla, tüye.
Tutuyoruz elimizde ve koptu diye dağılıyoruz. Evet, kendimizi o kadar didikleyip de hassaslaşmış haline indiğimiz şeylere -ya da o şeylerle- bağlıyoruz.Kopuncaki halimiz evdeki televizyonu tamir etmek için dağıtan ama toparlayamayan adamdan bile kötü oluyor. Ya da kardeşinin sözüne içerleyen ablanın hali de benzetme için kullanılabilir. İşte en az o kadar oluyoruz neşemizi bize bağlayan ipler koptuğunda, diye anlatıyoruz.
Acaba neden en az koptuğu kadar kolay düğüm atılabildiğini düşünmüyoruz. Şaşırtıcı aslında bu. Bağla gitsin, iliştir olsun. Eskisi gibi olmaz demeyin. Zaten kopuşları da kendimiz kurduk. Aynı kurmaca ile bağlayıverip ona inanıversek ne olur ki. Aynı yanılsama.
Olay kendine attığın ve eğer mümkünse kendini inandırabildiğin yalanlarda. Uydur gitsin. Bi kırmızı, bi siyah terlik.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

ıngaaa..
demiştim ..
daha sonra da sus sesi mi çıkarcam =P..

doğrudur..
düğümler dalamasın bizi..??..


kim bilir sen ne dedin ben ne anladın durumundan.. seslenen atalet..

alpernatif dedi ki...

Kopuşları kendimiz kurduk da
insan kopana kadar kopacağına ihtimal vermediği için,sonrasında habire bağlamaya çalışıyor

ya da ben öyle yapıyorum

.. dedi ki...

çözüm yoksa sorun diyen he kimse, daha göreceği çok şey varmış.
televizyon dağıtıp toparlayamadığım olmadı ama, kardeş sözüne içerleyen abla durumunu bilirim.
anladım.

Adsız dedi ki...

"Acaba neden en az koptuğu kadar kolay düğüm atılabildiğini düşünmüyoruz."

çünkü, o düğümü her görüşümüzde o ipin bir aralar incelip de koptuğunu hatırlayacağız da ondan..

ancak ben karşıyım böyle keskin çıkışlara..
ip bu..
kopar da, bağlanır da..
ipin inceldiğine, koptuğuna şaşırmıyoruz da,
düğümlendiğine de mi şaşıyoruz yani..

eğer o kopan ipin ayrı iki ucu canımızı çok yakıyorsa,
ya bağlayacaksın bir yarısını yüreğine,
kangren edeceksin, kurtulacaksın..
ya da iki ucu birleştirip, düğümü atıp, rahat edeceksin..

önemli olan çünkü sensin..
öyle veya böyle kurtulmaya bakacaksın..
yalansız, dolansız..

***

ve çözüm yoksa problem de yoktur..
doğrudur..
hatta problem olmasa bile çözümün olduğu bir çok durum vardır..
bu da aslına bakarsan bardağa dolu tarafından bakmaktır..

***

deeeerr..
daha da uzatmadan kaçarım..
he bir de öperim ;) ehi

Şarküteri dedi ki...

Kendine yalan söyleyip inandırabilen insanlar çok mutlu işte. Kıskanmamak elde değil o gamsızlığı. Adamın karga gibi sesi vardır ama çok güzel şarkı söylediğine eminse o kendini kurtarmış bir insandır artık. Ortalama seslere sahip olup kötü söylediğini sananlar işte asıl problemliler... Ve ben de onlardan biriyim.