5 Ağustos 2007 Pazar

Çorba gibi yemek yazısı ama çorba yok menüde


Ulen ne yazsam ne yazsam diye düşünüyordum, otobiyografi yazılarına bir adet daha eklesem mi diye baktım, eğer yazarsam aynı sonuncusu gibi güdük kalacakmış gibime geldi. Boşverdim.

Sonra benim geçen bi hafta izin yaptığım, seçimden sonra araba ile Antalya'ya indiğim, oradan büyükleri alıp babam köyüne gittiğim, bir hafta kafa dinlediğim aklıma geldi. Ve dahası orada küçük bir kağıda birkaç not aldığım bile anca şimdi aklıma geldi. Böylelikle yeni konu ortaya çıktı efendim, buyrun:

Köye gittik ama köyde bi tane bile foto çekmemişim iyi mi, ben de bu eksikliği gidermek için size köyümüzün (Gödene/Gökbel/Menteşbey) bağlı olduğu ilçe Akseki'den bir manzara göstereyim bari.(Tel sineklik gerisinden, korkmayın)



Köyde Filiz Aşı diye bir yemek duydum, anlattırdım, şimdi buraya alalım tarifini. Malzeme olarak bir baş yemeklik kuru soğan, bir su bardağı kadar kırık bulgur, az biraz kuşbaşı kavurma et, üç yemek kaşığı kadar tahin, salça veya domates(veya domates kısmı Güveç lokantası için, çünkü onlara önereceğim bu yemeği ve onlar genelde salça kullanmazlar), bir dolu avuç filiz.

Filiz ne la diyenler için açıklama gerekecek biliyorum. Filiz bizim oralarda iyice körpe taze asma yaprağının kurutulup ovulmuşuna denirmiş. Olmadı tazesi yırtılarak parçalanarak kullanılabilirmiş.

Yapımı ise çok basit: Soğanı kavur; salçayı öldür; filiz at, pişir; üstüne sıcak su sal; bulgur at, şişir; kavrulmuş kuşbaşıyı da at; kıvamlanınca tahini kestirmeden azar azar sal. Bitti.

Kestirmeden ne mi demek, okumuyosun di mi birader sen benim yazıları, Piyaz yazısında anlatmadık mı, tahin kesilebilir diye, kesilmemesine dikkat ederek azar azar kullan diyorum.

Neyse.. Ben bu yemeğin bir benzerini yırtma ismi ile Güveç'te yemiştim ama o taze asma ile yapılıyordu ve sanırım onun içinde tahin yoktu, bakalım Erol abi ile Nurcan hanım bunu beğenip uygularlar mı..

Ya gelmişken alakasız olacak ama güveç'te yediğim bi masa görüntüsü de koyalım, tam olsun.



Benim için çok büyük olaydır bamya yemek... Yanında da hoşaf ve alatlı pilavı var sanırım.

Köyde başka ne notlar aldın derseniz, bir de eşki tarana ( Ekşi tarhana ) notu aldım. Onu anlatayım. Daha önce anlatmıştım ama bunu di mi. Olsun, canım istedi bir daha yazayım:
 
Öncelikle ekşi tarhananın kendisinin nasıl yapıldığını anlatalım.
Yabani erik kaynatılacak, çekirdek ve kabuğu ayrılacak. Pilavlık çekilmiş yarma buğday ile yoğrulacak. Biraz bekletilecek ve bu lapa tekerlek şeklinde parçalara ayrılarak kurutulacak. Bu tarhananın saklanması için. Tabi siz farklı şekil vererek de kurutabilirsiniz ama işte ne bileyim yıldız yaparsanız mesela uçları kırılabilir. Daireyi düşünün, evet evet hadi hep beraber düşünelim.. Doğruuu, dairenin herhangi bir köşesi yok evet, saklanırken sürtüp kırılacak yeri pek yok eveet :)

Bu yemeğin nasıl yapılacağına gelelim, bi kere buna tarhana dediğimize bakmayın, çorba değil, yemek oluyo bu.

Kemikli et, şeker pancarı, acı yeşil biber, karnı kara börülce, sarımsak, taze fasulye ve aklınıza ne gelirse sebze :)

Akşamdan tarhanayı bir taşım kaynat, kapat. Kuru börülceyi ıslattındı di mi, herşeyi ama herşeyi karıştır, uzun süre pişir(4 saat?) azaldıkça su ekle. Bu kadar.

Bunun ve filiz aşının fotosu yok, sadece anlatabiliyorum, kusura bakmayın. Ama eksiğimi gidereceğim, mesela köy dönüşü Özdoyum'u kapalı bulunca şehrin içinde Şişçi Ramazan'a gittik ve şu masayı hallettik diyebilirim.



Evet o ortadaki piyaz. Ve flu çıkmış, gözümün dönmüşlüğüne verin lütfen. Panoramada şiş köfte, köz biber soğan, dereotu, piyaz, domates, cimbiber, anne ve baba elleri var.

Bi de alakasız olacak ama canım istedi, uyuz istanbulun reklamı gibi görmezseniz bu hafta iş için yaptığım bir istanbul gezisinde çekilmiş, Moda üstünden Kalamış görüntüsü, akşam.



Bu çorba gibi yazı da burada biter.


16 yorum:

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 5/8/2007
...

yaaaa yaaaa bunu bana bilerek mi yapıyorsun? gecenin bu vaktinde yemekte yiyememki şimdi ben! o sofra,o piyaz nedir öyle?

senin anacığında harbiden mutfakta iyi bir aşçıdır hee.. seninle evlenmeyipte ne yapayım şimdi bi de bakiim bana? hahahahaha

Çağlar dedi ki...

atalet 6/8/2007
..

toku ağırlamak zormuş.. neyse ki..
bak bu sefer..
koş çocuğum markete diyesim gelmedi..
giderek güçleşiyor zaten senin malzemeleri bulmak..
kurutulmuş asma yaprağıymış.. hıh..
bence bu blog kilo aldırır diye bi uyarı notu hakediyor burası..

Çağlar dedi ki...

zuleyla 6/8/2007

ben de düşünüp duruyordum şu güzelim asma yapraklarının neden sarmadan başka yemeği neden yok ki diye... demek bulgurla etle karıştırılıp aşı yapılıyormuş... oldukça lezzetli bir tarife benziyor... denenir mi? denenir... önce yapraklarımız kursun bakalım...
...
Şu ikinci fotoğraftaki şiirli sayfa (en azından ben şiir olduğunu varsaydım) sandorun kitabının fotokopisi midir?
...
Cimbiber... Çok şirin söyleniyor... :) Yöresel bir isim midir? Porsiyonların fazlalığı da gözden kaçmıyor... ama fiyatlar makuldur herhalde...
...

Böyle manzaraları gördükten sonra İstanbula aşık olanlar çokmuş öyle derler...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 6/8/2007
aha hemmenn cevap patlatalım, kursakta bırakalım.

* Dolfin:
He valla sofra güzel görünüyomuş, nefsinize hakim olmayı, isteklerinizi ötelemeyi öğreneceksiniz efem.. Mesela ben.. Bana dair istekleri öteletmek görevim :P

* Atalet:
Bu blog kilo aldırır.. Evet aslında aldırıyor :) bak ben bloa bağlayalı bayaa bi kilo aldım ( şuursuz gerekçelendirme insanı )

* Zuleyla:
Kurumadan da yapılır ama, sen kurut evet. Dikkat körpe olacak.. Kart yaprak olmayacak.
Şiir, Sandor, fotokopi.. doğrudur.
Valla ben yöresel isim mi, başka bir isim mi bilmem, süs biberi desem mesela ona, yiyemem ki, süs olan şeylerin yenmeyeceğini öğrettiler bana. Fiyatlat makul evet.
İstanbul aşkı.. hiç beklemeyin anacım, o kalabalığın hangi kıyısına aşık olacan. boğuyor beni hala. Bin tane daha gerekçe bulabilirim ama şimdilik bununla idare edin.

Çağlar dedi ki...

http://banu.wordpress.com 6/8/2007
Filiz mükemmel bir tattır evet.

Valla yazıdan önce resimlere bakan ben de Zu-Leyla gibi masadaki mısralarla ilgilendim önce :D

Öğle vaktinde oluşumuz itibariyle bu yazıyı vaktinde okuduğumu düşünüp yemeğe kalkıyorum şimdi :D

Çağlar dedi ki...

hbasak 6/8/2007
...

aa tahin, piyazdan sonra filiz aşına da girdi..Sahiden bol kullanılıyor yemeklerde demek ki...Tarif, kulağa güzel geliyor....Bamyeli sofra fotosunu evde çektin, yemeklerini sen yaptın sandım, hayranlık dolu övgüler düzmeye başlayacaktım; Güveç'teymiş meğerse....seçimden ötürü takdirlerimi ileteyim bari. Bamya-hoşaf-pilav üçlüsü çok güzel bir seçim.....Ben tariflerdeki "sal" ifadesine takıldım...Sıcak su salmak, tahin salmak.....Ben kırk yıl düşünsem "sal" fiilini kullanmak aklıma gemez.. "Koy" derim veya "ekle" derim; Antalyalı bir tanıdık ise "çaya su katmak"tan bahsediyor devamlı, tuhaf geliyor...Ona da "biraz daha su koy" dedim mi tuhaf geliyor, ayıp bir şey gibi yüzünü buruşturuyor..:)

Bu arada dün ben de Moda'daydım...Uyuz muyuz ama güzel işte n'etcen?

Çağlar dedi ki...

pelinsworld 6/8/2007
ama yaaa

ben bu sayfaya geldiğimde, heleki bir yemek tarifi + tadımı için bu kadar efor harcandığını gördüğümde...kendimi pek bir eksik hissediyorum... görünce iç geçirmek yok, kalkda yap hadi iğnesi şırıngalayın bana ... bamyaaaaa resmi fena etti, canım istedi... hoşaf senin olsun :P

Çağlar dedi ki...

vivaforever 6/8/2007
çorba gibi yorum oldu sanki..hatta gibisi fazla bizzat çorba oldu.. :))

ya ben çok şanslıyım sanırım
ya da çok şansız.. karar veremedim..
ne zaman yorum yazma niyetiyle (okuma değil yorum yazma, çünkü okuyorum yazmasam da.. bunun nasıl parantez içi cümlesi olduğu ise pek sorgulanmamalı, yazdık işte, silemiyoruz da o kadar harfi bir araya getirebilmek için klavyeye binbir türlü dil döktük.. icses: viva kapat şu parantezi yoruma geç lütfen.. :)

tamam, baştan alıyorum..
ne zaman yorum yazma niyetiyle buraya gelsem beni karşılayan yazı hep boğaz manzaralı oluyor.. hayır, tok karnına gelsem bloga sorun olmayacak ama sabah kahvaltı niyetine tükettiğim bitanecik simitten başka bir şey yememiş biri olarak ağzımın suyu akarak okudum tarifleri ve bu yorumu aç aç yazıyorum.. (bu kadar acındırmadan sonra çağlar filiz aşı yapıp Amasra'ya yollar mı ki? :))
bu arada yorumu okurken tedirgin olmanıza gerek yok, ağzımızın suyu aktı da bulaştırmadık etrafa.. bi saniye içses devreye girmek istiyor.. (icses: vivaaaaa.. çok iğrençsinnn.. böğğğğğ.. )

yeniden yoruma dönecek olursak;

yemekler gerçekten ilginç geldi, hiç denemediğim tatlar bunlar.. dener miyim?
çok zahmetli görünüyorlar.. piyaz konusunda tam bir başarısızık sergilediğim için bunlara teşebbüs bile etmeyeceğim..
suç aslında annemin..daha doğar doğamaz okuyup adam olun, ders çalışın, ders çalışın, ders çalışın muhtıraları dolayısıyla mutfak işlerini öğrenemedik ki.. beceriksizliğim çocukluğumdan kaynaklı yani senin tarifi iyi verememiş olmandan ya da tarifi verirken tarih öğretmenim gibi bağırıp çağırman ile hiç alakası yok.. vicdan azabı duymayasın diye açıkladım.. :))

(içses: viva başlık çorba diye mi bu kadar dağınık bir yorum oluyor bu kuzum? )

züleyla cimbiberine sempati duymuş bende karnıkara börülceye..
garip, kimsesiz, bibaşına izlenim verdi bana.. karnı kara ise suç onun mu yani diyesim geldi..

yazıdan daha çorba bir yorum olmadan bu yorumum, susmalı ve mutfağa gitmeliyim.. karnım açken çekilmez olabiliyorum.. ne yapalım her güzelin bir kusuru var.. :)))

Çağlar dedi ki...

sarkuteri 7/8/2007
Fotoyorumlar

Bu görsel destekli yazılarına her denk gelişimde içinde illaki kopacak azami üç, asgari bir şey buluyorum. Oturup ta koptuğun şeyleri mi saydın dersen, yok derim, salladım öyle üç diye...

Yemek, beceriklilik, orjinal kelimeler, memleketim memleketim, diyetim kaçtı kısımlarına pek girmeden (onlar hep yapılıyor zaten) ben fotoğraflara yoğunlaşayım istedim bu sefer.

No.1. Akseki akseki olalı böyle manzara görmedi... Akseki' nin kendini getir, neresinin manzaralandığını anlarsa ben de bu işi bırakırım.

No.2. Bamyanın, pilavın ve hoşafın yanında kendimi aşmak adına yapabileceğim en değişik şey televizyon seyretmek olurdu sanırım. O da tv de gerçekten çok ilginç birşeyler varsa... Ama şiir okumak ve gerektiğinde bazı satırların altını çizmekse konumuz, ben saygıyla eğilir, kalkar bir daha eğilirim. Bu ne esaslı bir edebi iştahtır?

No.3. Anne ve baba ellerine bayıldım en çok. Sofrayı sofra yapan onlar olmuş. Yoksa cimbiber ne ki?

No.4. Moda üstünden Kalamış görüntüsü, akşam... Akşam demeseydin de biz onu kuşluk vakti olarak hayal edip daha bi mutlu olsak olmaz mıydı? Yok o saatte sen ayaktasın diye değil. O saatte kimseler pek ayakta olmaz diye... Bu arada reklamın iyisi kötüsü olmaz, istemeden de olsa istanbul hanesine bir puan daha yazıyoruz.

Neyse, bu keyifli paylaşımın için teşekkür ediyorum çağlar.
Ben Akseki yi ve sinekliğin tahtasını alır giderim, kalanları diğer okurlar paylaşırlar...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 7/8/2007
koş vatandaş koş, cevaplara kooşş

* Banu:
Ya evet işte şiir şeysi idi o görüntü; Doğarken de ölürken de özgürüz diyen Kurtların Türküsü başlıklı şiirdi.
Ama kenarına alakasız notlar alınmak için oradaydı, ne bileyim Zihni Derin beyefendi mesela...

* Başak:
Valla sizin orda da bol kullanılmalı tahin :)
Yok anacım Güveç varken evde yemek yapmaya ne hacet. Salmak kavramını çok sevdim ben de. Hatta bak Güveçte salma diye bir yemek var, ayrıntısız yazmıştım bi ara...

* Pelin:
Yapmayı boşver, bomyayı yiyesin geldi ise kardayız :)

* Viva:
Ben bu kızın yorumunu nası cevaplayım ki şimdi,
Piyazı cidden denedin mi.. Çok kolay be.. Neden olmadı ki acep. Ayrıca börülcenin karnı kara ama biz ona da ayrımcılık yapmıyoruz, yiyoruz onu da afiyetle :)

* Yeccan:
Ya harbi manzara laf olsun diye koydum, manzaralığı yok evet de.. yeşil ya, ondan anacım.
Yok abi şiir zaten okundu da.. başka notlar almıştık kenarlarına Erol abi ile.
İstanbul oyunlarda faullü oynuyo ve hakemler taraf tutuyo, bundan eminim.

Çağlar dedi ki...

birdemetmavi 7/8/2007
..

yemekler güzel, anlatım daha da güzel ama...
ben şu " uyuz " kelimesine takıldım..
yanlış mı okuyorum acaba ? diye tekrar okudum
aşık olduğum şehre " uyuz " demene üzüldüm...
Belediye başkanınız bi yerlere gönderiyor ya sizi, susuzluğa çare olsun diye
belki yolunuz düşer buraya ..
Bekleriz Çağlar :)
Biraz düzeltmek istiyorum ..
Zorlar gibi oldu sanki..
Ben seviyorum diye herkes sevmek zorunda değil İstanbul'u ..
Henüz görmedim Ankara'yı..
Ama severim sanıyorum..
Arkadaşlarım var içinde ..

Çağlar dedi ki...

hicasliyok 7/8/2007
Holey

Şu yazıya daha önce şööyle bir göz atmıştım. Şimdi geldim doğru düzgün okudum. Eğer bunu yarım saat önce okusaydım (SAbahtan beri bir şey yemediğim için açlıktan ölmek üzreydim o zaman:)) nasıl bi yorum yapardım acaba? :)

Şimdi sadece "Hayatının ne kadar hareketli olduğunu" düşündüm :) (Seçimden bu yana gez gez,oh ne ala =) )

"Melih Gökçek'in Allah belasını versin." dileklerimle :)))

Görüşmek üzre Çağlar:)

Çağlar dedi ki...

ipeksol 9/8/2007
düş

..

bamya istedi canımmmm...çorba istediii...cacık istedii....

..


doğalgaz yok..ve ben artık fırın yemeklerinden bıktıııımmmmmm..


bana acele güzel bir sofra donat..sonra resmini çek..ben gidip gelip bakayım..ühühühühühü..açım ben..aç

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 10/8/2007
bamyayı ne yapsak ki.

* Birdemetmavi:
Ben İstanbul'u da Ankara'yı da gördüm. Şehir uyuz değilse de ben uyuz oluyorum şehre. Bunu demeye çalışmıştım, belki yanlış anlatmışımdır. Ankara derseniz... tüm ülkenin gündemine düştük rezilliğimizle(susuzluk) diyecek birşey bulamıyorum.

* Aslı:
Valla Aslı'cım iş için gezmeleri gezme tozma olarak almamak lazım. Koşuşturma içinde kayboluyor insan. Dilek ve temenni bölümünü biliyorsun :)

* İpek:
Ben sofra hazırlamıyorum ki, gidip birilerine yaptırtıyorum, sonra yumuluyorum :)
Gel buyur, beraber yiyelim.

Çağlar dedi ki...

laleninbahcesi.blogspot.com 25/11/2007
merhabalar

bu yemeği yani filiz aşını dün yedim ilk olarak. tarifini ararken de nette, size ulaştım. Sizin linkinizi vererek sayfamda yayınladım. Umarım mahsuru yoktur. Sevgiler size

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 25/11/2007
filiz aşı cevabı

* Lale:
Merhaba, tarifi beğenip kullandığınız için teşekkür ederim ben. Saygılar.