17 Şubat 2007 Cumartesi

Eski dert, güç paradigması


Direkler sınıfında güç paradigmasına girmiştik ilk.

Güç, içinden çıkılabilecek bir paradigma mıdır?

güç hukuk ve ahlak

denetim

güçten tarafa olmak

Köpek ve Güç, Nereye götürecek bizi bakalım


diye birkaç yazı yazmıştık, şart oldu, bir tane daha yazalım.

Tekrar gibi olacak ama; güçlü kuralı koyar.
Bu kadar.
Güçlü olan kuralı koyar, oyunu başlatır, bitirir, kurallarını değiştirir, iptal eder. Güçlü olan istediğini yapar. Güçsüze ise şap kalır, üstüne oturmak için.
Güç, aynı durumda güçlünün canının istediğini yapmasına, güçsüzün ise canının istediğini yapamamasına yarar.
Güçsüze verilen seçenek oyundan çıkmak olabilir gibi gelmekte şu anda bana, aklıma başka birşey gelmedi.


14 yorum:

Çağlar dedi ki...

bulutruh 17/2/2007
Eski dert, güç paradigması

Ayrıca koyulan kuralların cefası zayıflara nakledilir. Fakat bu olay gücün varlığıyla gerçekleşmemekte, bilakis kuralın arzusuyla olmaktadır.

Ve bir süre sonra kuralın da kendi yaşam alanını yarattığına şaşar ve yatağımızda döneriz.

Çağlar dedi ki...

nsysr 17/2/2007
güçsüz de olsam..

güçsüz de olsam karşı çıkarım kardeşim. Neden böyle diye sorgulamak ve cevabının mantıklı olmasınkı beklemek en doğal hakkımdır. Şimdi gene çocuk diyeceksiniz, zarar görecen diceksiniz ama ben duramıyorum. Neden, ndene,neden????

Çağlar dedi ki...

vivaforever 18/2/2007
.....

"Altını olan kuralı koyar." sözü aklıma geldi ama altını olanın akıllı olması da gerekir yoksa altını ne işe yarar diye yan bir düşünce de kafama takıldı..

Tek taraflı oluşturulan ama iki tarafın uymak zorunda olduğu ancak güçlü olanın uymayabildiği, yazılı olan ama yazılı olan ile alakası olmayan normların beni götürdüğü yer yine "Altını olan kuralı koyar." sözü oldu..
Altın=Güç..
Güç=Zeka
....
Yorum da öyle birden çıkmıyor ki.. şimdi yorumu yorup direklere çarpmayım..
Ben buraya yine geleceğim..
:))

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 18/2/2007
çok gücük bir durum

- inatla başlık üretiyorum ya hadi bakalım -

* Bulutruh:
Akşam anlamamıştım yazdıklarını şimdi aç karnına iyi doyurdu, evet kural bi kere konur ve sonra insanları yedikçe şişmanlamaya başlar, hareket ettirilemez olur, kendi dünyasını yaratır değil mi kural. Biz buna yukardan dürtüklenmiş kartopu diyelim, aşağıda adamı maymun eden çığ.

* Neşe:
Hangi haktan bahsediyorsun sen, şurada yukarda verdiğimiz eski yazılara yönelin efendim mümkünse güç ve hak arasındaki ilişki için.

* Viva:
Altın sahiplerinin sağduyulu insanlar olduklarını hiç görmedim filmlerde :) Niye film derseniz altın da görmedim ya ben hiç, ondan. Buyur gel, beklemedeyiz.

Çağlar dedi ki...

isimsiz 18/2/2007
hıh

hak da güç de verilmez alınır... En azından hakımı arayacak gücüm var benim...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 18/2/2007
ah şu gençlik

hiç okumuyor.

Çağlar dedi ki...

isimsiz 18/2/2007
ikinci hıh

yazılarınızı okudum bir kere...ama benim amacım farklı. yok güçlü şunu yaparmış, yok güçsüz pırsarmış... her insanın güçlü olan bir tarafı vardır bence. o yüzden herkes içindeki güce göre hakkını arar . Bir gün o güç onun elinden alınırsa ve onun o zamana kadarki öğretileri onun susmasını sağlamışsa, ona gücünü geri kazanma yolunu göstermek gerenk. kimin nerede ve nasıl umut aradığı bilinmez. o nednele umudu saklanmış haykırışlara bir çıkış gerenk. tabi tüm bunlar bence.
geçici seçirgenliğime gelince sadece uzuuuun ve ağdalı cümlelerle bezenmiş yazıları bilgisayar ekranı karşısında okumayı sevmiyorum diyelim. hissiyat önemli benim için. elektronik aletlerde soğuk ortamlardır.;) yaydıkları ışıkla bile bizi sömürürler.

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 19/2/2007
BANU DEDİ;

Nietzsche Yunan Kültürü'nün temelini sadece ve sadece güç ve iktidar edinme sevdasına bağlar. Ve hatta buradan tüm insanlığın her durumunu güç ve iktidar isteği tarafından yönlendirildiği sonucunu çıkarır.

Evreni anlamlandırma çabası güç meylimizden esinlendiğini savunur. İnsan evreni anlamak ve kontrol etmek ya da emin duymak ya da kendini boşlukta asılı duruyor hissinden kurtarmak için buna ihtiyaç duyar.

Bilmek, anlamak, görmek, hükmetmek gibi duurmlar onu güçlü hissettirecektir.

Nietzsche bu konuda sonra haddini aşan sözler etmiştir. Ama alt benlikte bu dürtünün hiç de azımsanamayacak bir etkisi olduğu yanlış değildir.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 19/2/2007
toplama

* İsimsiz:
Umudu saklanmış haykırışlara bir çıkış gerek denmiş, anlayamadım ben. Elektronik okunamayanların çıktısını alıp okuyorsun o zaman, teşekkürler o halde.

* Banu:
Evrene kafa tutma kaygısı diyor demek... Evrene havlıyoruz insanlık olarak... hımm. korktuğumuzdan mı havlıyoruz ki acep (Ref: Köpek ve güç...)

Çağlar dedi ki...

zuleyla 23/2/2007
...

güç içinden çıkılamayacak bir paradigmadır...
ne güzel bağladım olayı bak...
:P

Çağlar dedi ki...

tursusuyu 18/6/2007
Kendimi çok güçsüz hissediyorum..

Selam.. güç paradigması ile ilgili bütün yadıklarını ve yapılan yorumları okudum.. Güzel başlık bulmuşsun kutluyorum..Güçlü olmak ile ilgili burada yazdıklarımız işin uzmanı olmadığımız için hep eksik kalacak.. Ama benim aklıma hep naziler gelir bu güç ile ilgili konular açıldığında. propaganda bakanı dr. goebbels gelir, nazilerin güçlü ve yenilmez olduğunu kendi halkına yalanlarla kanıtlamak adına şeytani yöntemler kullanmış, sanatın her dalını buna alet etmiştir. Sonra yahudi gettolarında düzeni sağlamak için aralarından seçilen yahudilerin (kahya) nazilerden daha fazla zulüm yapmaları da tuhaftır.. Cuma günleri 10:00 - 12:00 arası açık radyo'da ömer madra ve halil turhanlı felsefe ve bu konular üzerine çok kafa açıcı konuşmalar yapıyorlar, kendi adıma oldukça aydınlatıcı olduğundan söz etmeden geçemedim. ayrıca ayrıntı yayınları bu konular üzerine büyük eserleri türkçeye çevirip hizmetimize sunuyorki, ''serv the servants'' -nirvana- diyorum, uzaklaşıyorum..

Çağlar dedi ki...

atalet 30/7/2007
..

çağlarım bilirim..
felsefeyi hiç sevmem..
ben felsefenin temel ilkeleri kitabının sarı pabuçlar bölümünü (yanılmıyorsam 2. 3. sayfa idi..) ve sophinin kitabı mıydı .. onu bile bitirmekten aciz bir ataletim..
ve ayrıca süper yakışıklı şilili felsefe öğretmeninin de.. bu konuda pek faydası olmamıştı..
bir sınıf dolusu koyun gibiydik..
adamın karşısında..

sadece ufak ufak maddeler halinde.. bazı filozofların çıkardıkları savundukları ve eleştirdikleri.. akımları ve genel tanımları bilirim.. o kadar ( kişi kendini bilmek gibi irfan olamazmış =P )

ben yazıyla ilgili bi çok şey düşündüm.. ilk okuduğumda da düşünmüştüm.. ama yapılan yorumları okuyunca.. kendimi.. bu konuya yorum yazamayacak dirayette görmüştüm..

şimdi gene öyle oldu..
ama silkinip diyorum ki..
evet..
altını olan kuralı koyar.. gücü olan kuralı koyar..
ama güçsüzün sonu.. şapa oturmak değildir..
bi kaç seçeneği olabilir..
* güçlünün gücünü azlatacak bizans oyunları planlamak..
*güçlünün en yakın .. vazgeçilmez dostu haline gelip.. alttan alta onun kararlarını etkilemek..
*kaçmak..
*başka bir güç alanı oluşturmak.. gibi..

Çağlar dedi ki...

hbasak 15/8/2007
xx siyaseti

Ataletin'in yazısından geldim buraya. Atalet'in yukardaki yorumunu çok güzel ve kadınca buldum. Üniversitede bir ders almıştım: "Gender and politics". İşte o dersin bir makalesinde kadınların "güçsüzlük siyasetini" iyi bildiklerinden bahsediyordu. Güçsüzlük siyasetinin nasıl bir şey olduğunu ise Atalet özetleyivermiş. Güçsüz illa ki oyundan çıkmaz; per perişan vaziyette güçlünün yanında dururken perdenin arkasından oyunun kurallarını istediği yönde etkileyebilir. Pek çok kadın çocukluktan öğrenir güçsüzlük siyasetini nasıl güdeceğini..Özellikle alt alta güçlünün (erkeğin)kararlarını etkilemek, Anadolu kadınında çokça görülen bir yöntem (örnek için bknz: Nasrettin Hoca'nın karısı). xx'leri anlamaya çalışmaktan vazgeçersen bunları nasıl öğreneceksin çağlar?

Çağlar dedi ki...

franbuazloksuruksurubu 29/1/2008
hukuk

hukukun kaynağı ''hak''tır.bütün hukuk hak kavramı çerçevesinde gelişmiş büyümüş ve oluşmuştur.fakat hukukun uygulanması bakımından yaklaşıldığında,sana hak vermemek elde değil..nerede,kim tarafından ve nasıl soruları işte burada önem kazanmaktadır.