10 Mayıs 2007 Perşembe

Değerler sistemi olarak Hukuk'un sündürülmesi


Sosyal hayatı bir sistem olarak gördüğümüzde bu hayatı düzenleyen bazı kurallardan da bahsetmek gerekir. Örfler, adetler, kişiler arası, kurumlar arası ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları ve benzerleri bu tür sınır taşlarıdır.
Böyle dedik ama bu naif tanım. Naiflik kendiliğinden üremede yatıyor. Yani örneklerle, olaylarla, yaşanan geçmişe dair öğrenilenlerle şekillenen belirleyici kurallar sağlam, sağlıklı, ortada, hakça kurallar oluyor. Öyle oluyor çünkü bu kaideler zamanın imbiğinden damıtılarak oluşuyor. Zaman bol olunca da insandan bağımsızlaşıyor konu. İdeolojiden, inançtan, fikirden soyutlanıyor. (Acaba burada, zaman adamı doğrultur desek mi)
Peki değneğin diğer ucu ne kadar pis, bi bakalım. Pislik kural koyucu nalıncı keserinin ne kadar kendine yonttuğu ile ilgili. Evet ilgili, çünkü kurallar/kanunlar/yasalar eskiden gelen ama biraz anlam kaymasına uramış olup olmadıkları tartışılabilir olan tanımları gereği kamu vicdanının sesi, insanlığın ortak aklı gibi değerlendiriliyor. Yani bir anlamda taşa kazınıyorlar. Farkediyorsunuz değil mi bunu, yaptığımız zaman kimin öyle yaptığından bağımsız olarak o kurallar sabitleşiveriyor.
Uzun uzun açıklamıyorum diye kızmayın lütfen, konu benim gözümde pek açık.
İşte bu noktada başlık anlamını buluyor. Yasaların oluşturduğu hukuk, -yani hak, hukuk, vicdan'daki hukuk değil- , el kaldırılarak oylanan hukuk yasa koyanın kölesi oluveriyor. Hatta o yasanın yazıcısı canının istediği gibi at koşturmanın yöntemini genele, yasalar vasıtası ile dikte ediyor. Çok uzatıyorum biliyorum ama altın kural, altını olanın kuralı koymasıdır denir ya, ondan bahsediyorum.

Örneklerim bol, hatırlarsınız sanırım iki üç hafta kadar önce büyük bir futbol kulübümüzün yarım başkanlarından biri çıkıp ekranlarda mızırdamıştı. Markayı bilmeyen, küme düşme korkusunun ürettiği kuyruk acısıyla bulduğuna bağıran bir takım sanır. Sanki kuralları koyan, istemezse koydurmayan en büyükler kendileri değilmiş gibi canım yandı oynamıyorum ben diye rol kesmişlerdi. Hani bi de insanlar inanıyorlar ya bu tek ayak üstündeki palavralara, can ona yanıyor.
Hadi bu sonuçta oyun olan bir alan. Böyyük hökümetimize ne demeli, sanki tüm icraatlar demoktarikmiş gibi, memleketim semalarında pek bi alışık olduğumuz, azıcık kalın kağıttan dürülmüş elektronik rulo canlarını acıtınca yandım anam su getirin deyiverdiler. Aslında konu su konusu değil, cafer sçtı bez getir konusu idi ya, hadi neyse. Demoktarik değilse bile en kralından demokratik halk hareketlerine ise kayıtsız kalmak ne kadar geniş meşreplilikle bağdaşır, düşünmek lazım. Sizinki can da bizimki patlıcan mı birader. Konu kaydı sanmayın, meydanda demokrasi, parti meclisinde ali kıran baş kesenlik artık bize atılacak kayış değildir.
Yemezler demek istiyorum.
Belki sona şu denebilir: Her sistemin ilk kuralı kendini korumasıdır bence. Sistemin kendi kuralları ile sistemi değiştiremezsiniz, tepki verir.
Yerseniz.

Alakasız alaka: Gelmişken, Hüsniyadis kim bilir misiniz, hatta Şeyh Sukuti kimdir, bilir misiniz.

NOT: Konunun Fenerbahçe ile ilgisi yok, biliyorsunuz. Teşekkürler.


23 yorum:

Çağlar dedi ki...

sertalpbilal 11/5/2007
bir yorum...

Felsefe dahi insanın zamanının bol olması ile ortaya çıkmıştır. Zaman fazlalığı insanı soyut şeylere yönlendirmiştir. Bunun yanı sıra, yazınız çok manidar diye düşünüyorum.
Tebrikler, yazılarınızın devamını dilerim.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 11/5/2007
zaman

* Sertalpbilal:
Zaman bolluğu derken? anlayamadım ben orayı.

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 11/5/2007
**

evet evet... ya hep katılıyorum bi kere de muhalefet edeyim diyorum ama olmuyor kardeş.doğruya doğru:)insan denen varlık kendi acizliğinden,çıkarlarından istediği gibi hamur gibi oynuyor.(tabi güçlü olan)şimdi bu mızıkçılık değildir de nedir.bu mızıkçılar çocukken mahalle oyunlarında hep fasülyeden sayılırdı,yakar top oynarken hep bunlar yumurta çizerdi.ama işte büyüyüp bunlar gücü elde edince böyle oluyor.tarihte de hep böyle olmuş.mesela osmanlının son zamanlarında bunun örneklerini görebiliriz.(şu aralar tarih çalışıyom.sinirlerim kalkıyor okudukça.bu kadar mı gevur olunur bea)

Çağlar dedi ki...

ipeksol 11/5/2007
düş

..


iyi bir konuya parmak basmışsın...güç bizde artık demek ve woltranı oluşturma zamanı..

..

gönlünce kal

iyi pörtlemeler

Çağlar dedi ki...

hicasliyok 12/5/2007
Anladımsı Gibi ? :)

Gayet okuma açlığıyla geldim. Okudum da.. Sonra yazını bir paragraf sorusu olarak değerlendirip; "Parçanın konusu için aşağıdakilerden hangisini söylemek daha uygundur?" diye düşündüm. :)
Öncelikle yazın öss sorusu kıvamında. paragraflardan sonra boşluk bırakmıyor ki bi öncekiyle karışsın.. :)
"Bu parça 2 paragrafa ayrılmak istense 2. paragraf hangi cümleden başlamalıdır?" gibi bir düşünce de geçti aklımdan.
bi ara "hak, hukuk" diye başladıydı yazı, sonra spor kulübü geçti alt yazıyla :), en son devlet neyim geçti :)) Tam paragraf sorusu okuyormuş gibi hissettim kendimi. Her şeyden biraz var yazıda =) "Hangisi daha ağır Basmaktadır?" sorusuna bi cevap bulamadım :)
Tam olarak ne yazdığını anladığım da söylenemez:
Anladımsı gibi :))
Kal sağlıcakla: Kolay gelsin.
ASLI

Çağlar dedi ki...

hbasak 12/5/2007
anladım mı?

Şimdi hocam, konunun özeti şu mudur?

"Kamu vicdanının sesi gibi kabul edilen yasalar aslında yasa koyucunun kölesi olduğuna göre o kuralların arkasına saklanıp meydandan gelen sese kayıtsız kalmayı demoktratiklikmiş gibi sunamazsınız"

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 13/5/2007
ne o beğenmediniz mi

* İmbir:
Hep doğru mu diyorum ben :)
illa ki karşıt fikirde olacağın zaman da gelir elbet. sen mızıkçı çocuklar deyince aklıma vivaforever'in şu çocuklarla ilgili üçlemesi geldi.. neyse.

* İpek:
Birleşme zamanı, ayrışma değil.

* Aslı:
evet ikinci ve önemli konu devlet etmekle ilgili. doğrudur :)
Milletin tepkisizliğinden, tepki verenlerin anladımsı olması bile yetmeli diye algılıyorum, teşekkürler ;)

* Başak:
Valla Başak, neden olmasın. oluur.

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 13/5/2007
Banu dedi;

Alakasız Alakayla Alakalı:

Arşivlerin kendi doğasında nazlı oluşlarından mıdır, bir gazetenin manşetinden verilmiş bir titreşimle akla gelmiş olmasından mıdır, bir büyük kurum tarafından neden sonra arşivinin açılımına karar verilen bir olayda inanın ben duyduklarıma "gerçekten de böylemiymiş?" diye hayret etmeden önce aklımın bir köşesine not etmeyi yeğliyorum.

Kendi söylemini üretmek adına bu konu ve daha benzeri çok konuyu karşılaştığım kaynakalardan irdelemeyi seçeceğim yine.

Çünkü herkes kendi belgesini sunuyor. Biz iddiayı okuyup inandırıcı bulduğumuz ölçüde kabulleniyoruz. Hiçbirimiz kaynakçaları da doğrulamayı seçmiyor.

Şimdi Giritli Mehmet mi, Sarıhüseyinoğlu mu gerçek dededir polemiğinden önce "Bu olay aslında nedir"i ulaşabildiğimiz kaynaklardan incelemliyiz.

Yazan herhangi birinin değil, kendi sentezimizin sonucuna ihtiyacımız var.
Ki çürütülmeye çalışıldığında yazan adama dönüp bakmayalım, kendi cümlelerimizi kuralım.

Zaten Çağlar'ın yaptığı da bundan farklı değil. Size söyleyceğini söylüyor. Sizin kendi sonucunuz için biraz merak etmeniz, vakit ayırmanız gerekli sadece.

Benim derdim kimin aslında kim odluğu değil aslında.Benim derdim şahit olduklarımın doğrularını dinleyip kendi doğrumu, kendi gücümün yettiğince bulmak, bunu yapamadığımda kendi biriktirdiğim hüküm vericilerimle süzmek,anlamlandırmak...

Söylem sağlam basmalı. Bunun için de bize ait olması gerekir en önce.Bizselleştirmek için onu anlama yolunda biraz vakit harcamalıyız. Duymak yeterli olsaydı akıl parametresini sistemimize yerleştirilmezdi!

Çağlar dedi ki...

yicemkelleyi 14/5/2007
yerseniz deyince

aklıma abicimin bir veciz sözü geldi
"yersen yoğurt,çalkalarsan ayran" :)
hüsniyadis mi,bilmem mi o köftehoru,Manisa eşrafından hayınlığı ile ünlü,şeyh sukuti de kankisi.şimdi bi beddua atıcam yazının ahengi bozulucak.
neyse diyelim.
yazı güzeldi,haftaya başlarken ayılmamı sağladı.bu işler birazda çıkar meselesi,işine gelme/me meselesi.bir katili salıveriyor,baklava hırsızını hapse atıyorsa kanundaki bu boşluklar,yorum farklılıkları,herbiri sana zerre kadar benzemeyen milletlerden alınmış,devşirilmiş ise ve hala AB hikayesi ile mıncıklanıyor,tersi düzüne getiriliyorsa,biz kime ne deyelim?

Çağlar dedi ki...

bgocmen 14/5/2007
Tebrikler

Uzun zamandır okuduğum en güzel yazı, tebrik ederim. Bir kamu çalışanı olarak yaklaşık 7 yıldır devlette gözlemlediğim en önemli nokta hükümetlerin isteği doğrultusunda kamu kaynaklarının israf edilmesi ve hatta kanun maddelerinde istedikleri gibi (işlerine geldiği gibi daha doğrusu) bir gecede değişiklikler yaparak siyasi çıkarlar sağlanmasıdır. Tabii bu arada devletten hizmet bekleyen halkta suni gündemlerle uyutulmakta zaten halkımızda genel bir uyuma eğilimi varken bu çok da kolay olmakta böylece atı alanda üsküdarı geçmektedir..... Yıl 2007'de gelinen nokta itibariyle durum içler acısıdır, seninde değindiğin gibi halk meydanlara döküldüğü halde birileri bunu hala görmezden gelmektedir. Ama dün "analarını da alıp gelen İzmirliler" TV başında bizleri ağlattılar. Artık sanırım Türk Milleti yani nüfus cuzdanında T.C. yazan duyarlı herkes bu gidişe dur demeye hazır... Herkes tatil programlarını iptal etti ve hak ettiği şekilde yönetilmek istemenin ateşi çoktan yakıldı. 22 Temmuzda vatandaşlık görevini yerine getirmeyenler sonrasında eleştirme hakkına sahip olmayacaklar. Artık laik bir Türkiye ve gerçek demokrasi nasıl olur tüm dünyaya göstermenin zamanıdır. Hükümeti ve halka hizmet vermekle yükümlüğü olduğu devletini sorgulayabilen bir halk yaratılabildiği zaman haktan, hukuktan bahsedebiliriz ama önce halkın haklarının farkında olması gerek....

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 15/5/2007
unutmamak adına, ufak bir ek

http://w3.balikesir.edu.tr/~metinay/manisa.htm

Çağlar dedi ki...

bgocmen 15/5/2007
sorun var

Verdiğin link çalışmıyor ya da ben beceremedim!

Çağlar dedi ki...

atalet 15/5/2007
=9

duruyosun suruyosun..
kurcukluyosun çağlar.. =)
efendim ne demiş uğur mumcu..
anayasası itibarı ile..
TC vatandaşı kimdir??
fransız kanunları ile evlenen, alman hukuku ile ceza gören, vs vs.. islam hukuku ile gömülen kişidir..
bu durumu birey olarak almak özümsemek.. sindirmek zordur..
devlet olarak uygulamak zordur..
diyeceksin ki devletin 87 yılda sindirip.. kendine ait bi yemek yapması gerekirdi.. ama beceriksiz ev kadını gibi.. misafir kapıya gelmeden menüyü düşünmezsen hep bööle kırkyamalı bir ulus olarak sürdürürsün yaşamı..

oy verdik anlamadılar.. vermedik anlamadılar..
elimizden gelen de budur.. başka kozumuz yoktur ..
deyip küsen ve tepkisiz kalan bir kesim.. sonunda..baktı ki..
yasaların ve halkın kökeninin kırkyamasına.. bir de coğrafya kırkyaması girmek üzere..
hele de antika kırkyamaya başka parçalar sokulmak üzere..
yaklaşık 27 yıldır kısık ateşte demlendirdiği yemeğini servise çıkmıştır..
ve ''Konu kaydı sanmayın, meydanda demokrasi, parti meclisinde ali kıran baş kesenlik artık bize atılacak kayış değildir.
Yemezler demek istiyorum.'' demişsin ya.. dediğin gibi oluyor..
meydanda bulunanlar herhangi bir parti ahkam kesince.. arkasını ahkama dönüp kendi türküsünü söylüyor.. hiç detone olmuyor.. ne politikadan ne de aba altından gösterilen sopadan =)

Çağlar dedi ki...

likelife 15/5/2007
:)

diğer yorumları okuyamadım,
o yüzden tekrara düşmem muhtemel.
ama şunu diyeceğim,
gerçekten devamlı " ezen " pozisyonunda olanların
" ezilen, mağdur kişi, kuruluş vs " ayaklarına yatmaları kadar beni sinir eden bi şiy varsa,
o da,
insanların bu teze inanmalarıdır.

Acımayın kardeşim bu tip kimselere cık cık cık...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 16/5/2007
ya bi kalk, kendine gel

* Banu:
He.
Tüm duyduklarımızı, tüm okuduklarımızı, tüm gördüklerimizi veri kabul edip karşılaştırabilmeli, kendi anlamlandırma süzgecimizden geçirip kendi doğrularımızı oluşturabilmeliyiz.
Tabi şeyi atlamamak lazım; her bilginin kalıbı farklıdır, delikanlı olanı vardır, kaypak olanı vardır. puanlamayı iyi yapmak gerekir. Bir de, karşıtını bulmaya çalışmak aksak bir araştırmadır, bunu da buraya not edelim. Ne varsa sayıp orana bakmak bile yeterli bir yöntem değildir.

* Kelle:
Beklemeyelim, sorumluluk alalım.

* Bgocmen:
Yönetenler ile yönetilenlerin gündemlerinin farklı olması hep bilinen bir şey. benim ağzıma bir parmak bal çalıp arkada deveyi hamuduyla götürmeleri de bilinen birşey. Ama aşağıda likelife da demiş, bunu benim yiyor olmam sinir bozucu. Mantıklı bir değerlendirme yetisine sahip değilim ben halk olarak. pek de unutkanım işin komiği.
Not: Yorumlardaki linkler tıklanabilir değil, oradan alıp kendiniz yazacaksınız. Altyapının bir özelliği...

* Atalet:
İşe bak, bibisi kalıpsızı, akepe yüzde 41 kere maşallah olacak demiş kaynak göstermeden, iyi mi. Bizdeki iki farklı anketimsi de yüzde 29-30 diyor. Ben bu işi anladıysam buzdolabı olayım. aynı zamanda gerildim gerildim davul oldum yahu, bu nedir.

Ya millet, toplum olabilmek için bazı bireysel özelliklerimizden feragat etmemiz gerektiğinin farkında mı herkes. Sen bayrak sallarken, aynı zamanda Türk malı kullanmam dersen, öcü geliyor diye bas bas bağırıp gelin canlar bir olalım diyemezsen halimiz nice olur... Hatta "Ne mutlu Türk'üm Diyene" lafının başında "Türk Demek Türkçe Demektir" lafını inadına koymazsan, hatta yok sayıp şekerinle karşılıklı göbek atmak yerine şeykitap'arsan işte ben de o zaman fak,şit falan derim, bozulursun...

Dur, duramadım; adam almış eline mikrofonu meydanda, tutmuş kıçına biz de alık alık ne diyo diye bakıyoruz. Arada çıkan zort'u lastik top sanıyoruz. Bi de üstüne seviniyoruz.

Hep diyorum, dimdik duruyoruz,
çünkü,
boğazımıza kadar bok içindeyiz.

* Likelife:
Az biraz bellekli olsak diyoruz... olsak ne, alternatifi neden bekliyoruz da kendimiz neden sorumluluk almıyoruz.


Not: Atalet'e verilmiş cevap gibi görünüyor yukarısı, ama alakası yok. farketmişsinizdir, şiştim, orada patladım sadece. yanlış anlaşılmasın.
Kaynak:
http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/160/ozkan.htm

Çağlar dedi ki...

vivaforever 16/5/2007
günaydın

Atalet'e verdiğin cevabı, yazına yorum diye aynen bırakıyorum..
Eksiği yok fazlası var..az bile patlamışsın sen..
Demişsin ya;
"Hani bi de insanlar inanıyorlar ya bu tek ayak üstündeki palavralara, can ona yanıyor."
işte durumun kısa özeti, anlayana..

alakasız alaka; hüsnüyadis kim biliriz, kimin torunu olduğundan haberdarız..
ama şöyle de bir sorunum var benim; canım ülkemizde böyle kutsal ve kutsal olmayan o kadar çok ittifak var ki ben artık kimin kim olduğunu karıştırır oldum..
bir yanımızda efendiler, bir yanımızda paşalar, bir yanımızda mehdiler, bir yanımızda adı bilmem kimler.. Kafam acayip karışık Çağlar, bildiğin gibi değil..
Ben Efendi 1 ve 2'yi okuduktan sonra böyle çok karışık olmuştum, şimdi de her kesmin sergilediği oyunu izlerken karışıyorum..

"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz." yazıyoruz heykellerine de sanırım bu bekçilik görevini yapmak yeni yeni geliyor aklımıza..

kafam çok karışık ya iyisi mi ben susayım...!

Çağlar dedi ki...

atalet 16/5/2007
=9

aslında aynen senin gibi düşünüyorum..
yani yorumuma yazdığın gibi..
hatta nerdeyse.. sınırları kapatalım.. diyecek raddede..
ulusalcılık.. çok önemli..

ama....
tabi gönül neler ister..
gönül bütün bunları aşmış.. ferah rahat güvende.. bir ulus olmak..
shake de yapmak türkü de dinlemek..
hepsini yapabilirken de kimliğini kaybetmemek ister..

neyse..
bence.. dimdik duruyoruz.. çünkü boğazımıza kadar bokun içindeyiz..'i son yıllarda duyduğum ennnnn herşey deyiş olarak aldım .. kabul ettim..
ve izin verirsen kullanmak istiyorum her yerlerde.. =)

Çağlar dedi ki...

atalet 16/5/2007
=)

bi şey daha..
geçen cuma.. kızımı baleden aldım.. akşamın sekizi ikimiz de sabah altıda kalkmışız o 12 yaşında.. yorgun ve huysuz..
onu bunu söyleyip huysuzlanıyor..
bi patladım..
sen ne biçim şeysin.
ülken elden gidiyor sen onu bunu dert ediyosun neden haber dinlemiyosun.. kim kimdir biliyo musun diye..
çocuk ürktü..
anne ben 12 yaşındayım..
kendim istedim çağlayana bile geldim.. oy verme yaşın da gelmedi daha naapiim dedi..
gülümsesem de gerilemedim..
öğreneceksin..
okuyacaksın dinleyeceksin ki... yeri geldiğinde cevap verebilesin.. ikna edebilesin..
ne biliim..
ülke meselesi..
anne kız ilişkisine bile karışıyosa..
durum vahim demektir.. =)
der ve giderim =)

Çağlar dedi ki...

farmau 16/5/2007
**

Şu cümleye aynen katılmadan edemem
''dimdik duyoruz çünkü bok içindeyiz''
Eskiden paçalarımıza bulaşmasından bahsederken
şimdi tamda boğazımıza kadar içindeyiz..

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 17/5/2007
huuu huuu!

gece nöbetini sana devrediyorum haberin ola... zira çok uykum geldi...

bu arada bu yazıyı kaç defa okuyup yorum yapmaya çalıştıysamda ıı-ıhhh valla yemedi çağlarım...

seni diğer zeki dostlarımın yorumuna havale ettim :)

hadi c-box nöbetini deviralmaya gel artııık :)))

Çağlar dedi ki...

sarkuteri 17/5/2007
Okundu

Yazı ve yorumlar okundu, internetten gerekli araştırmalar yapıldı ve "uzak ta olsak neler yapabiliriz" diye düşünüldü.

Çağlar dedi ki...

vaveylaa 17/5/2007
rutin

tavafımı gerçekleştirdim.
Selam olsun vavişkadan ;)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 17/5/2007
işte öyle böyle

* Viva:
Hüsnüyadis vukuatını açarak aktarmak istediğim şey o ilişkiler, içten pazarlıklar değildi aslında. Şöyle bir özetim var: Bu beyefendinin tek hareketi ile Manisa'dan (yazı ile) kırksekizbin adet tüfek Anadolu'nun içlerine kaçırılaMAdı. Yazıda mı yorumların içinde mi verdiğim başka bir adresten de, ya da ne bileyim basit bir arama sonucunda, Kurtuluş savaşında kullanılan toplam tüfek sayısını bularak karşılaştırma yapabilirsiniz. Bu münferit bir tek olay... Her zaman, her yerde olmuş böyle şeyler.. Şu anda bile oluyor. Mesela, ııı, bakalım.. nerde et ve balık kurumları, söylesenize...
Demek istediğim böyle örneklerin peşinden tek tek koşamaz senin benim gibi alelade insan. Yapacağımız şey safımızı ve karşı safı iyi bellemektir. Temel değerleri ortaya iyi koymaktır. Önümüze ne karar, ne seçim gelirse o temel değerlere göre karar verdiğimize emin olmaktır. (Bu ya yine bir patlama, pardon)

* Atalet:
Bu memlekette, memleketinin geneliğin ferah ferah yaşadığı hiç bir zaman olmuş mudur acep. Bu toprak hep bi mahsundur diye hissediyorum, öyle bir ezikliğim var nedense.
Bok konusu: Bu lafı eğer usum benle oyun oynamıyor ise ben kurdum, buyrun kaynak göstererek istediğiniz yerde kullanın, ki ünlü olayım :D

* Atalet2:
Sürmeli hanım daha iyi anlatır, eğitimde X ve Y kuramı diye iki karşıt kuram vardır. höt değil de öp yani x değil de y kuramı öneririm bebelere karşı.

* Farmau:
Di mi.

* Dolfin:
Kız zati uykum boğum boğum.. bi de nöbet diyosun :)

* Sarkuteri:
Abi konsoloslukta oyunu kullan, yeter kanımca.

* Vav:
Ve alekümselaam. hopgeldin.