27 Mayıs 2007 Pazar

Gecikmiş bir sobe cevabı

Madem önceki yazı bir başarısızlık örneği, bu seriden gidelim ve gecikilmesi ile de -birazdan okuyacağınız üzre- cevaplanma şekli ile de başka bir başarısızlık örneği ekleyelim bir tane daha.

Beni Farmau ve Neşe sobelemişlerdi. Farmau 27.04.2007 tarihinde bu yazısı ile, ve Neşe de 01.05.2007 tarihinde şu yazısı ile.

A) Farmau birkaç sorunun cevabını istiyor:

1.Daha önce yaşadığım üç şehir



        Antalya ve Ankara. üçüncü yok.


2. Tatil için gittiğiniz, gördüğünüz, önerdiğiniz 3 yer

        Önerdiğim bir yer yok aslında. Çok tatil yapan biri değilim. Hannover çok mekanik, Paris çok yabancı, Göcek zaten bozuluyor, Şarköy'ü zaten anlayamamıştım, Çeşme pek sıcak. Anlayacağınız armutun sapı, üzümün çöpü işte...

3.Görmek istediğim 3 yer

        Biryer göresim yok, haz sahibi olan biri olmadığıma karar verdim.


4.Şu andaki mesleğiniz...

        Mühendis diplomalı ameleyim. Zaten kim okulda öğrendiklerinden para kazanıyor ki.


5.Dünyaya yeniden gelseydiniz, hangi mesleği yapmak isterdiniz?

        Bilmem, babama sorardım herhalde. Zira ilk denemeyi de onunla sonuçlandırmıştık.


6.Asla yapamazdım dediğiniz meslek

        Tercihleri yaparken tıp okumam dediğimi hatırlıyorum. Şimdi gördüm ki, yap deseler, onu da yaparmışım.


7.Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri?

        Bilmiyorum. Bilsem, bu kadar Direkler yazısı yazmazdım.


8.Bir kitaptan alınma, cok sevdiğiniz bir cümle veya paragraf veya bölüm…

        Kitap okurken pek işaretlemem. Her okuduğumu da unutuyorum. Sanki tüm kitabı gizli tek bir kelime ya da cümleyi bulmak için okur gibi okuyorum. Zaten bulduysam da farkedemiyorum.


9.Çok sevdiğim bir şiirden parça...

        Bu sorunun cevabı için farmau ile hemfikirim. Aynı cevap kalsın.



         Her daim Murathan Mungan tabiki ve en sevdiğim dizeleri;


Yüreğim cam kırığı

Bütün duygulardan önce

Öğrendim ayrılığı

Saldırgan diyorlar bana

Oysa kırılganım ben

Gözyaşlarım mücevher

Saklıyorum herkesten

Ürküyorlar gözümdeki ateşten

Ürküyorlar dilimdeki zehirden

Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden..

Diyorlar:

Bir yanı sarp bir uçurum,

Bir yanı çılgın dağ doruğu.

Oysa böyle yapmasam ben

Nasıl korurum içimdeki çocuğu?





B) Neşe çocukluğunuza ne öğüt verirdiniz diye soruyor.
        Şuradaki hatalarımı doğru dürüst tespit edemedim daha, ne diyecem herife. Ağzımı açmazdım.


Öf ne karanlık bir yazı oldu. Olsun. Böyle.

11 yorum:

Çağlar dedi ki...

sarkuteri 28/5/2007
sobe borcu namus borcu

Benim de eskilerden züleyla ya bir borcum kalmış. Oluruna getirip te yazayım ben de en iyisi... Artık daha bi interaktif, daha bi yaratıcı sobelerin zamanı gelmedi mi yahu? Bunlar liseli anket defteri doldurmak gibi... Sevdiğiniz renk, tuttuğunuz takım hesabı...

Çağlar dedi ki...

hbasak 28/5/2007
seç bir yer....

tamam, karamsar bir zamanda yanıtlanmış bir sobe bu. Gene de görmek istediğim bir yer yok nasıl dersin çağlar? Hakan Öge'nin rotasından da bir yer beğenemedin mi kendine?

Çağlar dedi ki...

ipeksol 28/5/2007
düş

..

sobeleri çok sevdiğin belli olmuş..dur bir dahakine bende seni sobeliyim..anlaşıldı..kaçma ve kovalama işi tam senlik..


..


gönlünce

Çağlar dedi ki...

atalet 28/5/2007
=)

..........
=)
.........
hep yazmak istediğim gibi olmuş =P

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 28/5/2007
...

demek ki çağlarımın gözleri paris'i de görmüş!

nasıldı? anlatsana bize biraz? :)

ben de gitmeyi çok istiyorum ama yapılması zorunlu olan işler yüzünden önceliği ona veremiyorum malesef..

Çağlar dedi ki...

farmau 28/5/2007
bi daha mı ebelesem seni acaba

Hemşerim örnek davranışının babzı hemşerilerime örnek olmasını diliyorum buradan...

Sanki biraz yuvarlak cevaplar vermiş sin gibi geldi bana,farkındayım daha ne istiyorum yazdın da değil mi?

Koskoca dünya da görmek istemediğin bir yer olduğuna inanmıyorumm ben kusura bakma yani:)yani en azından silikon vadisi falan diyeceğini düşünmüştüm..

Ve murathan mungan şiirleri;

''ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda

bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında

aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta''

Teşekkürler

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 29/5/2007
nasıl olacak o iş

* Yecaittin:
Ne yapsak ki abi. Zamanında Zülle miydi...(eski zaman, bunadık tabi..) değişik sobeler düşünelim, çığır açalım blog dünyasında dedik ama beceremedik. Girişimci ruhumuz içimize kaçmış.

* Başak:
Valla sorun da o Başak. Görüverdiğim, fotosunu gördüğüm, hakkında okuduğum yerleri falan göresim gelmiyo, bozuk muyum ben.

* İpek:
Abla yapma, sevmiyorum :)

* Atalet:
"De get la" şeklinde di mi. Küfreder gibi..

* Dolfin:
He gördüm. Ne anlatcam ya. Allahın faşitsinin polis devletinin içinde yerlisinden çok cezayirlisi olan başşehri işte.

* Farmau:
Üzerimden gergin abime laf yetiştirmee :)
Saygılar

Çağlar dedi ki...

dolphinblue 29/5/2007
...

ama benim gözlerim yaşardı parisi anlatma şekline :)))

koşa koşa oraya gidesim geldi valla :)))

sana yurt dışına çıkma yasağı koyuyorum haberin olsun çağlarım ;)

heves meves kalmadı artık parise gitmek için ( hönkürdemek istiyorum arkadaşlar )

Çağlar dedi ki...

farmau 30/5/2007
:(

aşkolsun çağlar hemşerim ya:(
Bu ebeleme işleri Yec inde dediği gibi lise anketlerine benziyor ama ben biraz maksat muhabbet olsun ortaya konu çıksın gözüyle bakıyorum...Yazıp yazmamak kişinin kendi insiyatifinde her zaman ,yani kısaca "de get la" da diyebiliriz.

Yani kalbim yeni yapılmış turunç reçelinin taneleri gibi oldu inanırmısın...

Çağlar dedi ki...

zuleyla 30/5/2007
sobe

senin gecikmiş bir sobe yazın daha vardı... asıl onun cevabını merak ediyordum ben.. neyse beklemede kalalım belki bir gün onu da yazarsın...

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 2/6/2007
nakli yekün

* Dolfin:
hönkürdenmez, ya höykürülür, ya da fokurdanır :)
Bu yazıda meymenet yok, Parisinizi siz kendiniz tanıyın, bana bakmayın. Daha -mesela- Mardin'i tanımadan kesseniz Paris'i anlatmam.

* Farmau:
Hemşire, üzdüm mü ben seni. Özür dilerim. Takılma benim laflarıma.

* Zuleyla:
O sobe imbir'in sobesi idi. izin aldım, yapmıycam dedim valla :)