5 Şubat 2008 Salı

İletişimde sıra/süreç

Biz işimiz gereği TCP/IP süitinin içindeki TCP isimli iletişim kuralını
anlatırken "bağlantılı" bir iletişim kuralıdır deriz. Bağlantılı, yani
"connection oriented" olan şeyleri size anlatmayacağım tabii ki. Demem
o ki bu yazının konusu olan şeylerin kıymıkları ta oralara uzanmakta.
Bir iletişimin bağlantılı olması çok zayıf bir kavram. Derdimi
yeterince anlatmıyor aslında.

Ben iletişim bir süreçtir demek istiyorum. Cımbızlanamaz. Bir başlangıç
ritüeli vardır, bir bitiş ritüeli vardır. İletişimde devamlılık da
esastır mesela. İletişmede bir sonraki adım bir önceki adıma bina
edilir, bağlıdır, bağımlıdır. Eğer her bir iletişim(konuşma, yazışma,
görüşme, sürtüşme, sevişme.. (ehem bu sonuncu olmadı)) lokması
incelenecekse, irdelenecekse tek başına irdelenemez. Etrafı ile
ilişkili olduğu için tüm bağlam incelenmelidir. Öncülü, ardılı nedir,
ne olmuştur, bakılmalıdır.

Basitleştirmek gerekirse bir fıkra şablonu ile, en ünlüsü şu "Namaz
kılmayın" hadisesidir. "Adam namaz kılmayın dedi, vre kafir" de
diyebilirsiniz, sakin sakin dinleyip aslında cümlesinin "Abdestsiz
namaz kılmayın" olduğunu görür ve takdir edersiniz. Böyle birşeyden
bahsetmeye çalışıyorum cımbızlanamaz derken.

Cımbızlanamaz, cımbızlanmamalıdır. İyi incelenmelidir. İletişim kimden
başlamış, kim tarafından cevap verilmiş falan filan. Mesela tersinden
bakarsanız olmaz. Cevap vereni iletişimin başlatıcısı gibi görürseniz
örneğin, herşey tepetaklak olur.


E bu ne ki şimdi demeyiniz. Bazen en basit ve açık olanı bile belli
etmek lazım. Ayanı beyan etmek diyelim biz buna. Belki bu yöntemin
faydalarını da başka bir yazıda inceleriz.



9 yorum:

Çağlar dedi ki...

verocka 5/2/2008
...

allam ben boşuna uğraşıyorumuşum

tek taraflı iletişim benimkisi

baksana hepatitten ses çıkmıyor.

neyse


bahse alınan konu zannımca
iletişimdeki sürec değil.

iletişimdeki algılamaların anlamlandırılması

tabiki algılamanın amacına ulaşması için bütnün beklenmesi mantıklı ve sağlıklı.

ama nerde diye bu soruda kafamı karıştırmıyor değil.


kelimeleri veya bahiste gecen diğer iletişim türlerindeki mataryelleri değerlendirirken bütünsellikten yola çıkmak bizi sonuca ulaştırır

peki leb demeden leblebiyi anlamak ne oluyo o zaman

kafam karışık kafam ondandır.

bide "sadece aptallar cümlenin sonun gelmesini bekler "diye

bir atasözü bilirdimde

hangi memleketindi çıkaramadım

kolay gele

Çağlar dedi ki...

bunyaminakkaya 5/2/2008
BAZEN

İletişimden nihai maksat; meramını anlatmak ve
karşındakinin meramını anlamak.
Ama bazen insan o kadar yoruluyor ki;
konuş konuş konuş...
Hele de milyonlarca insanı ilgilendiren konularda
binlerce insanın bi türlü anlaşamaması.
Bir cümle söyle, sonra on cümle ile
öyle demek istemediğini açıkla.
Bazen koklaşsak mı diyorum :)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 6/2/2008
bir değerlendirme

* Veroçka:
Anlamlandırma süreci sürekli işlediği için ayrıca ele almamıştım. Ama süreç değil demeyelim. Gerçekten becerememiş olsam da amacım sürecin önemli olduğu, parçaların tek başlarına anlamlandırılmamaları gerektiğini tespit idi.
Leb demeden leblebiyi anlamak, iletişimde veri madenciliğini çok iyi yapabilmek demektir bence. Bu da anlayanın; iletişenlerin o oturumdaki iletişim geçmişlerinin yanında tüm eski hukuklarını, karşıdakinin ciğerini, ve gerekli tüm diğer geçmişi iyi değerlendiriyor olmasına delalettir diyorum. Yine beni yanlışlamaz yani leblebi (ama bence tabii ki)

* Bünyamin:
Evet koklaşmak daha doğrudan olur sanırım. Zavallı iletişim/kelimeler/cümleler zaten başka gizli amacı olanların köleliklerini yapıyorlar artık günümüzde. Zaten dedik ya ne dediğine değil ne amaçla dediğine bak, ne demediğine bak, nasıl dediğine bak... bak oğlu bak. Demekki dediğimiz gibi çok sündürüyoruz anladığımız anlamda iletişimi, bambaşka birşey haline getiriyoruz.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 6/2/2008
hehe

* Çaglar:
Yukarıdaki yorum cevaplarıma baktım da,
bir değil iki değerlendirme yapmışım :D

Çağlar dedi ki...

alpernatif 6/2/2008
günaydın

İletişim çalışmaları sırasında hafif bir can yanması seziyorum ama ???
Yanıldım mı?

Çağlar dedi ki...

atalet 6/2/2008
.

kişi herşeyden sorumlu olmadığı..
her sorunu ille de çözmesi gerekmediği..
ya da gerekse bile.. her zaman bunu başaramayacağı için..
ve ayrıca..
iletişim iki taraflı ve hassas bir konu olduğu için de..
iletişim sorunundan tek kişi sorumlu olamaz..


bazen de aslında iletişmeye çalışanlar..
hiç ortak noktası olmayan ..
iletişmese daha iyi olacak insanlar.. olabileceğinden..

zordur iletişim..

hele kafamızda kalıplar yarattı isek bir kişi ile ilişkili..
ve pek sık denetlemiyor isek bu kalıbı..
bu daha da zorlaştırır..

daha baştan bir beklentiye gireriz .. iyi ya da kötü yönde..
ve karşıdaki onu demiyorum diye tepinse bile..
biz duymayı belediğimize .. cevap yaratırız kafamızda..

cımbızlamak bence..
farklı bi boyutu ve tek boyutu değil..

esas sorun duygusal sağırlık..
ve..
çıkartım yapıp..
sonuç biçmek..

yani öyle çok yönü var ki iletişimin..
ne aceleye gelir..
ne de kolayı vardır..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 7/2/2008
toplayalım bakalım, neye yarayacaksa

* Alper:
Hayır abi, bu sınıf(kategori) benim bloo ilk açtığım zamanki sınıf. İletişim konusu aklıma düştükçe yazıyorum. Burada 235 kadar yazı var şu anda, ve hakim çoğunluğu bireysel duygular ile ilgili değil bireysel fikirler ile ilgili.
Saygılar.

* Atalet:
İletişim zor olması ve beklenti kavramının konunun içine dahil olması katıldığım noktalar. Fakat yazıda buna odaklanmamıştım ben. Bir bütün olarak ele alınması gerekliliği, benim dert edindiğim kısım.
Devam edeceğim bu konuya.

Çağlar dedi ki...

atalet 7/2/2008
.

bilimsel iletişimci olmadığımdan..
deneyim ve birikimle yakaladığım genel hata..

genellikle dediğin yapılmıyor.. evet..
bütünün içinden cımbızlananlarla.. bütün hakkında bir fikir edinilemiyor.. kesin..

ve eğer.. konuşurken.. o son sarf ettiği cümleyi alıp sadece onu..
senin uzun yapıcı konuşmana karşı bir silah olarak geri çevrilirse sana..
o zaman anlıyor insan..
ne kadar zor olduğunu..iletişimin..

ben bu kadar anlatmaya açmaya çalışmışken kendimi..
bu kadar hata yapılabilirdi..

iletişim bölümü..
keşke bilimsel ve teorik olarak uygulanabilse..
keşke.. mi..
bak sen.. devam et..
ben de bu keşkeyi bir düşüneyim..

eğer bu iyiye kötüye yanlış anlamalar olmasa..
hayat bu kadar renkli olurmuydu..
iletişmeye değer miydi diye..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 10/2/2008
e ama öyle de

* Atalet:
Açıkçası marjinal fayda bakış açısıyla yaklaşmalıyız sanırım iletişime. Ya da getiri-götürü hesabı yapmalıyız. Ne kadar ekmeğe ne kadar köfte hesabı. Tamam, iletişimin robotlaşması, mekanikleşmesi, otomatikleşmesi sıkıcılığı beraberinde getirir, bunu kabul ederim. Ama eğlenceli olsun diye de yakıp yıkmanın kabullenilmesine karşı çıkarım ben. Getiri-götürü hesabı...