25 Şubat 2008 Pazartesi

İnsan ilişkilerinde 'Duvar' mecazı

İnsan kendisini çok özel sanıyor bazı zamanlarda. Lan ne biçim herifim
be, öyle bi çeşitim ki dünyada bir eşim yok, olsa öküz sabanına koşacam
diyor. Sanırım kendisini çok inceleyen insanlar değiştirip
düzeltemedikleri için önce kabulleniyor, sonra da kutsuyorlar
kendilerine dair tespitlerini. Hemen bir sonraki adım da yüceltmek ve
isim koymak. "Üzgünüm, ben böyleyim, kendimi korumak için yapabileceğim
tek şey bu, benim duvarlarım var ve çok kalın. Sana özel değil, hep
böyle. Çok incitiliyorum yoksa" Pek hoş bir betimleme, değil mi. Okuyan
vay anasına diye yorumlayabilir. Ama yorumlamayabilir de. Çok özel bir
yaklaşım değil bu tırnak içindeki. Her insan böyle olabilir. Her
insanda kendisini sakınma güdüsü gelişmiş olabilir. Yani demek
istediğim bu tırnak içi o kadar da özel biri değildir. Herhangi biri
gibidir. Önemli olan kendini yüceltip şişirmeden, bu hissin de normal
bir insani hal olduğunu sağduyulu bir şekilde tespit edebilmek kendinde
sanırım. Ancak o zaman bu duvar mecazının faydalarını, zararlarını
inceleyebilir kişi.



Şimdi girizgahı yaptığımıza göre ayrıntılandıracak olursak duvar
mecazı şu: Kişinin kendisine dair özel saydığı bazı şeyleri dışarısı
ile paylaşmaması durumu. Bu tarif eksik olabilir. Çünkü dikkat edilirse
bu tarifin dili o dışarıda bırakılanların dili imiş gibi farkettiniz
mi. Kişinin kendisi dışında diğer tüm insanlar yani. İlgili duvar
kişinin kendisini koruma mekanizması.


"Ben zamanında çok üzüldüm ve yıpratıldım, artık kendimi korumak
için insanları belli bir noktada tutuyorum. Daha ileriye geçmelerine
izin vermiyorum. Özümü kendi istediğim gibi saf tutacak bir duvar bu. O
kadarına karışılmasını istemiyorum. Belli birine karşı bir korunma
değil bu, herkese karşı böyleyim."



İstenirse bu durumu anlatmak için yukarıdaki paragraftan çok daha
ağdalı edebiyat kesilebilir.  Aşağı yukarı böyle birşeydir bu yazının
konusu olan şey. Ya da belki karşı taraf; "Ya neden içine girmeme izin
vermiyorsun, niçin özellerini benimle paylaşmıyorsun, niye beni
kendinden uzak tutuyorsun, aç bana kendini" gibi şeyler de diyebilir.



Konuyu iki taraftan da incelemek faydalı olacak. Savunan, incinmekten
korktuğu için böyle davranıyordur. Ya da cesur değildir. Saldıranda ise
hakim duygu merak olmalı.



Savunanın olası kaybı saldırandır. Saldıranın olası kaybı da savunan. (Bak burası komik aslında)



Olası hatalar da şunlar: Savunan pek matah birşeymiş gibi sakladıkça
gelişimi engellemiş olur kendinde. Savaşın klasiğidir, iyi savunursan
duvarı nasırlaştırırsın daha fazla. Saldıran da çok da gerekliymiş gibi
girince anlamsızlığı farkeder.



Esnek ve rahat olmak lazım, hiçbirşeyi hakkından çok zorlamamak lazım.
Olursa olur, olmazsa olmaz. Olursa olacağından olmuştur. Olmazsa
olmayacakmıştır.


Savunanın davranışına biz, gizlilik/belirsizlik/meçhullük vasıtası
ile güvenlik(security by obscurity) ya da saklayarak güvenlik sağlamak
diye isim veriyoruz. Saldırana ise kedidir kedi diyoruz. He ama
biliyorsunuz insanın başına gelen ya meraktan ya kürekten.

E
biz senin ne dediğini anlamadık, bir tarafa da meyletmemişsin
diyenlere; "E o kadar direk diktik, boşa değil ya. Aralarına da duvar
örmek lazım ki kişinin benliğinin evi ortaya çıksın." diye cevap vermiş
olalım son paragrafla.


Not: Şöyle de bir şarkı var ilham verici sınıfında. Geçen yine denkgeldi. http://www.youtube.com/watch?v=gTh4xU_BHBc


16 yorum:

Çağlar dedi ki...

isimsiz 25/2/2008
kadeh

Seninde söylediğin gibi
tamamen savunma mekanızması
dışa karşı..

Bazısının duvarları çok kalın oluyor
her seferinde çarpmaktan
insanın kafa tası çatlıyorr :)

Çağlar dedi ki...

joone 25/2/2008
www.hebelebe.blogspot.com

ben zamanında çok yıpratıldım ve üzüldüm.. ve kendimi korumak için hiçbir şey yapmıyorum haaala.. ben bu gruptayım sanırsam

Çağlar dedi ki...

atalet 26/2/2008
.

benim duvarım filan yok..

duvarın kötü tarafı..
birini içerde diğerini dışarda tutmak değil..

bazı aklı evvelleri..
ille de duvarın öte tarafına geçeceğim.. kaleyi fethedeceğim diye uyarıp durması..
en iyisi onlardan kurtulmak için..
yatar yere açarsın göbeğini yavru köpek gibi..
hiç ilgilenmiyorlar o zaman..

ohhh mis..
=)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 26/2/2008
bi toplayalım da, olmamış galiba

Şimdi baktım, ben bu yazıyı yazamamışım. Karışık ve dağınık olmuş. Takip edenler varsa şöyle okumalarını isterim biraz da:
Körükörüne duvarlar örmek olgun bir davranış değildir. Hangi amaçla saklanıldığı, nelere rağmen iletişim kurulmadığı, ne kazanıldığı, ne kaybedildiği (edileceği) düzgünce ve sakin kafa ile hesaplanmalıdır. Ya öyle ya böyle diye kestirip atmak (pek sevdiğim yöntem olsa da) münasip olan değildir. Güzel hesaplanmalıdır.

* Kadeh:
Vurma kafanı çocuğum.

* Joone:
Hoşgeldin. Tarzın bu ise diyecek birşey yoktur. Ama işte dediğim gibi, tamamen açık olma kararı verildi ise, olası yıpranmalar öngörülmüş de açık olunmuştur diye düşünürüm ben.

* Atalet:
Evet o kötü taraf doğru. Yasaklar hep yıkılıyor.
Nerde göbüş :)

Çağlar dedi ki...

bgocmen 26/2/2008
Haklısın

Sana kesinlikle katılıyorum, hele ki insan yalnız yaşamak ve ayaklarının üzerinde durmak zorunda kalınca yani hayatın sorumluluğunu tek başına üstlenince duvarlar öylesine kalınlaşıyor ki...........Tam bir mahkumiyet başlıyor aslında, kumdan kaleler yapıyormuşuz gibi başlıyoruz bu oyuna belki ama kendi ceza evimizi yapıyoruz belkide zamanla. Yıkmak istediğimizde de duvarlarımızı yıkamıyoruz bile artık, gücümüzün ötesinde çünkü....

Çağlar dedi ki...

birdeliningunlugu 26/2/2008
Yeni birşeyler

Yeni birşeyler..

Duvarla ilgili birşeyler..

Duvar yazısını görünce,
Duvar yazıları anlatılacak sandım.
Bildiğim duvar yazıları uçuşup durdu..

Sonra bir de çalışıyorum.
Ben fevkalede temkinli bir insanım.
Temkinli olmak gerekiyor,
Çünkü ne kadar teknoloji ile donanırsan donan,
Başına bir vukuat gelebiliyor.
Çalışırken, çalıştığım dosyaların kopyasını..
Hatta kopyasının kopyasını mutlaka alırım.
Biri kaybolur, diğerini açarım.
Ayrı ayrı bilgisayarlarda çalışınca,
Uyum problemleri oluyor.
Birinde çalışanı diğeri yutuyor.
Bugün de vukuat çıktı.
Şimdi kopyanın kopyanın kopyası ile çalışıyorum.
Aslında bu yedekli dosya.
Yedekli ama aslının yerini birtürlü tutmuyor,
Çünkü aslında mutlaka yeni birşeyler oluyor.

Diyeceğim o ki..
Şimdi de berlin duvarına takıldım.
İnsanlar birbirlerinin yüzünü görebilmek için..
Yıllarca kuyu kazdı..
Kuyunun altından tüneller yaptı..
Sırf bir duvar yüzünden..
Şimdi duvar kalktı.
Tünel yok..
Kazı yok..
Hiçbirşey yok.

Bir daha yazıya dönüyorum..
Duvarla ilgili yazacağım.
Yani yazıdaki duvar..
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
Toparlamaya çalışıyorum.

Yazıda bir duvar var.

Şefaf,
Saydam.
Öyle çok belirgin değil.

Excel dosyalarında PC tabanlı uyum sorunlarının çözülmesi için..
Aynı versiyonun makinelerde yüklü olması gerekiyormuş.

Böyle bir duvar.

Dip not: Duvar analizi, yazının kurgu ve anlatısına dönüktür.
--------
Duvar analizi biraz geniş bir değerlendirme.
Açıklamak için çok fazla zaman olmadığı için,
Onu öykülendirmişim.
Belki bir gün içine girip açıklamaya çalışabilirim.
Kalmasa da olur.
Çok anlaşılmaz görünüyorsa silebilirsin.

Çağlar dedi ki...

veroçka 26/2/2008
...

önce bi alıntı yapacam

gerci bulmam lazım

bak ezberim zayıflamış.

bide imlaya dikkat edecem diye canım çıkıyor

"Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil."

herhalde bu saldırganlar için kulanılabilir.

ya savunan için ne demek gerekir

buna ben bi cümle söyleyeyim

yol gecen hanı değilim.

isaril filistinlileren korunmak için duvar örüyor. Hani geçip saldırmasın diye

amaç savunma.

şöyle düşünmek gerekmiyor mu

aslında bu tecrit
israilin kendine yaptığı.

şimdi bu misallemeyi yanlış aanlayan olursa. neyse.

ilk pragraf. ben böyleyim kabul edersen et mantığı

bu cehalet canım bunun üzrine bir şey demem

dur bakam biraz yorsunlar gelirim gene

bide düşüncemin olgunlaşması lazım

bide tam benim gibi düşünmüşsün sözünü düşünmek lazım diyorumda neyse

Çağlar dedi ki...

bunyaminakkaya 26/2/2008
VARSANI

Yıllar önce bir umumi hela kapısında okumuştum:
"başkasınınkini görmeyen, kendisininkini piyade tüfeği sanır."
Tabi bu satırları yazan, sadece tenasül uzvunun santimetrik
varsanısı üzerine döktürmüştü vecizesini.
Aslında bu özdeyişi duvar arkalarında saklanan ve
paylaşılmaktan korkulan tüm "varsanılan" kişiliğimiz için de
söyleyebiliriz.
Ben de duvarın, zırhın pek işe yaramadığını düşünenlerdenim.
Zaten hakeden, hak ettiği kadarını alır sendeki kıymetten.
Öyle duvarla kapatmayla filan uğraşmanın anlamı yok.
Nolcak yani 2 gol yersin, 4 gol atarsın.
Forvetin kaliteli olsun yeter ki.
Ama kalecide kalesinde dursun tabi :)

Çağlar dedi ki...

farmau 26/2/2008
...

Zaman ya da deneyimler bir duvar örüyor etrafımıza ancak duvarın alçak mı yüksek mi olacağını ise iletişim sınıfı belirliyor diye düşünüyorum.

Çağlar dedi ki...

sarkuteri 27/2/2008
Bu duvarı badanalamalı mı?

Yoksa badanalamamalı mı? Hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum. Ama ben kendim hücre duvarındaki seçici geçirgen, mozaik zar modelini benimsedim. Katı kurallar yok, çevreden samimiyet sinyalleri alıyorsam benim duvar da akışkanlaşıp geçirgen oluyor, başlıyorum bülbül gibi şakımaya. Bütün hayatımı tek perde oyun gibi anlatıyorum. Ama bir sessizlik, saldırganlık, sinsilik bakışları hissettiğim zaman duvar tekrar katılaşıyor, zerre bile geçirmiyor.

Bu modelin tek bir sorunu var, kendisi lipit-yağ asidi formunda olduğu için alkol tarafından çözünmeye uğruyor. Yani alkolu fazla kaçırınca duvarın seçiciliği gidip geçirgenliği kalıyor sadece, yine şakıyorum, anlatıyorum, şarkı bile söylüyorum...

Çağlar dedi ki...

eryol 27/2/2008
yec

yahu ne güzel yazmışsın öyle. Fasıla gitsek bir ara, içsek güzelleşsek, şarkılar türküler, oyun havaları..
oy oy oy oyy, gece gece canım çekti yahu..

Çağlar dedi ki...

birdeliningunlugu 28/2/2008
Duvar Örmek

Yazının yorum altlarını da okudum bugün..


Duvar örmek..
Sağlam bir duvar örmek iyidir.

Tarihe bakıyoruz da,
İnsanlar duvarları örmüşler..
Sonra birileri gelmiş..
Yıkmış..
Öre öre değil,
Yıka yıka ilerlemişler.
***********************
Duvar Ne Zaman Örülmelidir

Elbetteki hayat duvarsız olmaz.
Hele bir git toprak kaymasının olduğu yerde..
Yan duvarı çıkmadan yap evi.
Bakalım ne oluyor.
Toprak üstüne üstüne geliyor.
Böyle durumlarda duvar yapmak lazım.
Maksat, zemin bozulmasın.
***************************
Yararlı ve Zararlı Duvarlar

Yararlı duvarlar vardır.
Bir de zararlı duvarlar vardır.
Yararlı olanlarla zararlı olanları ayıklayabilenler için..
Hayatta kolaylıklar vardır.
****************************
Yatak Duvarı

Yataktan kalktığında sağdan soldan..
Birinden birinde duvar görüyorsan.
Duvar görünce bütün gün ben bir duvarım diyorsan.
Duvarı demiştiremeyeceğin için,
Yatağın yönünü değiştirmek lazım.
Bu bir yatak duvarı oluyor.
Yatakta duvar yoksa..
Diğerleri hallolur.
**************************
Duvarın Dokusu

Bir duvar yaptın mı?
Kişilikli bir duvar olursa.
Duvar olduğu hiç anlaşılmaz.
Renkleri, dokusu, derinliği var ise..
Kimse 'gaarrkk' demez.
Paşa paşa duvarınla yaşarsın.
Kıymetli bir duvar yapmışsın.
***************************
Remi ve Gayri Resmi

Duvarlar resmi ve gayri resmi olarakta birbirlerinden ayrılırlar.
Resmi duvar yaptın mı kaçışı yoktur.
Gayri resmi yaptın mı, istersen yıkarsın kime ne?
Gayri resmi olan gizli kıymet taşır,
İnsanın kaçış boşluklarını iyi doldurur.
****************************
Duvar Çatlağı

Eğer bir duvar var ve duvarda çatlak var ise..
Herşeyde bir hayır vardır demek lazım.
Duvarın çatlağında hazine var mıdır diye araştırma yapmak lazım.
**************************

bu düzenleme iyi olmuş.
ben de toparlamaya gelmiştim.
duvara değişik açılardan bakmak için yazmışım.
Çok gerekli mi..
değil elbette ki.
çok kavramı sorgulanabilir gerçi.

Çağlar dedi ki...

0sojourney0 28/2/2008
karşılama heyeti, kırmızı halı, odamda soğutulmuş şampanya, dağ çileği falan istemiştim, HANİ?!!

duvar meselesini mesele haline getirmek pek bi gereksiz gelmiştir bana. ama kendimce konuyu gecen sene sonbaharda su sekilde irdelemişliğimde olmuştu..
hımm.. hatırlayalım bakalım;

.......
kahvemi bitirip, sol elimle tabağa ters çevirip koyuyorum, kendi etrafında şöyle bir çeviriyorum, bir de dilek tutuyorum.. kahve içince ayşin abla falına bakıyor, burda işin raconu böyle..

beni seviyor ayşin abla, geçen geldiğimde uğrayamadığımı ağzımdan kaçırınca biraz mızırdanıyor, bi parça şebeklik yapıyorum, gönlünü alıyorum..

fincanı açıyor.. sus oluyor, pus oluyor.. ;eee? Diyorum.. ne haltlar karıştırmışım yine, ehehheehee!;..

;şeffaf ve o kadar geçirgensin ki.. yapma artık, herkesin duvarları var.. seninse ince bir örtün bile yok.. kendi duvarını örmelisin; diyor..

;yapamam..; diyorum.. ;inşaat işçisi miyim ki ben. İki tuğlayı kafamı kırmadan yanyana bile koyamam.. bunun bir de kumu, var, harcı var, boyası var.. di mi ama? Süslü püslü işlemesi var.. ki dışardan bakıldığında acaba içi nasıl diye merak edilsin..;ı,ıh! Mümkün değil. Beceriksizim ben. Daha önemlisi vaktim yok kumla, çakılla, kazma kürekle uğraşmaya...;

ve ekledim: ;ayrıca bir sır vereyim mi; dedim.. ;kimsenin vakti yok aslında.. herkes kendini ölümsüz sanıyor.. yanılgı burda başlıyor;

;duvar işçiliğine ayırdığı mesaiyi balıklama atladığı okyanusa karışmak için geçirmeli insan..;insan doğası da budur aslında.. beynimizin %75i su, ruhumuz ise okyanusun ta kendisi yahuuu!!;

;yok şekerim, bana göre değil, derdim gücüm deniz benim. Dalgalı ya da durgun, çağlayan ya da damlayan, yatağını bulan ya da bulamayan ama en nihayetinde hep okyanusa karışan.. deniz...

......

BU VESİLE İLE HERKESLERE SELAM EDER, DUVAR MUVAR SALLAYIP TANIDIK TANIMADIK HERKESİ KUCAKLAR, ÖPERİM :)

Aysegul (SOJO)

Çağlar dedi ki...

baliq 28/2/2008
...

insan etrafındaqi dufarları yükselttiqçe
bi' boşluun yalnıslıına düşer
ve biras biras
başlar bi' delik açma telaşı..
ve sonra o küçücüq deliq
üserine devrilir..
burnu qanamas,
canı incinmes;
ama
beyni uyuşur
üserindeqi aır yüqten.

Çağlar dedi ki...

imbirgaripsinbirgaripler 28/2/2008
allam gene geç kaldım

şimdik bazıları bunu bi hava atma malzemesi olarak kullanıyor. daha türlü hava atma malzemeleri için fırat budacının uykusuz dergisindeki yazılarına bakılabilir kaçıncıı sayıdaydı hatırlamıyorum ama vardı böyle tespitleri neyse.reklam da yaptık biraz.
"ben çok şey yaşadım tamam mı senin bunlara yaşın yetmez ki yetse bile sen kimsin ki süt kuzusu bebe! daha sen ne yaşadın ki ha? "gibisinden tripler görülebiliyor. sanki yaşadıklarını bi tek kendisi yaşamış gibi kendinden başkası hiç zorluk çekmemiş gibi anlatıyorlar daha doğrusu bi şe yaşadım sanıp abartıyorlar en ufak şeyi bilem. fakat gerçekten bu şekilde üzücü şeyler yaşayanlara hak veriyorum. kaçınma koşullanması oluyor onlarda. aslında en iyisi yec'in dediği gibi seçici geçirgenlik :)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 28/2/2008
hem topladım hem toparladım

* Bgöçmen:
Katılmıyorum, yapıldığı gibi yıkılır, kolay.

* Deli1:
Analizini anlamadım yine.

* Veroçka:
Çok edeneyip çok yenilmenin gereği yok. Denemelerin olurlu(feasible) olmaz olduğu bir sınır vardır bir yerlerde.

* Bünyamin:
Duvar iyidir. Ama esiri olmamak lazım.

* Farmau:
Vay, iletişim sınıfına bağlamış okuyucu ;)

* Yec:
Alkol iyidir, içelim güzelleşelim. Zira duvar güzel değil, işlevsel :)

* Gökhan:
O yapılacak, belli oldu.

* Deli2:
Arka arkaya yaptığın yorumları tek bir yoruma topladım. Çok kısa aralıklarla ve farklı farklı yorumlar aynı kişiden olduğunda okunurluk düşmekte. Geçen sefer anladım sanmıştım seni, anlamamışım sanırım. Lütfen bir daha böyle yapma.

* Sojo 'yeniden':
Gitseydin yazın denize. Laf dinlemiyon ki.
Ha bi de.. dağ çileği ne la :D

* Balık:
Ben tam anlayamadım yazdıklarını, okunmuyor.

* İmbir:
Kaçınma koşullanması nedir yahu :)