28 Eylül 2006 Perşembe

İletişimde dil - dolaylı yol



Bu yazı dizisinin gideceği yer aslında bilgi ve iletişim teknolojileri dünyasıdır. Fakat bu sefer bir virgül koyarak gündelik hayattan ve bu hayatta kullanılan dilden, bu dilin kullanıldığı aktarım ortamından bahsetmeye çalışacağım.

Yazarken tamamen şahsi değerlendirmelerimi ortaya koyuyorum. Bunların herhangi bir akademik ya da genel kanı tarafından onaylanmışlığı olmayabilir. Hatta bu bireysel değerlendirmeler konunun uzmanına denkgelirse pek de komik olabilir. Örneğin Direkler sınıfında kafamı didikleyen güç paradigmasını sosyolog bir arkadaşım gördüğünde "Sosyolojinin ana konusuna takılmışsın, güç, power işte" deyip bana bakışı ilginçti. Yani "ohoo, kolay gelsin" ya da "sen daha çok ekmek yemelisin" der gibi. --Selin, kızma, takılma.-- Tabi bu benim kişisel kaşıntılarımı yazıya dökmemin önünde engel değil, sadece bireysel değerlendirme yapıyorum, geneli bağlamaz, demek istiyorum.

Anlaşılacağı üzere pek dertlendim gece gece ya da sabah, uzun girizgahın sebebi budur.

En doğal iletişim, karşılıklı konuşmaktır diyorum. Hatta araştırılırsa bu konuşma sırasında söylenenlerin toplam anlamda düşük yüzde tuttuğu, mimiklerin, duyguların ve benzeri birçok şeyin asli anlatıcılar olduğu görülecek. Kaynak gösteremiyorum ama aklımda böyle birşeyler var ve tamamen katılıyorum bu fikre.

Dolayısı ile, dolaylı yollarla iletişim kurdukça bu anlam katıcılardan törpülemeye başlıyoruz. Kullandığımız yol, ortam, malzeme değiştikçe de kaynaktan hedefe giden veri anlam kaybına uğruyor. Yüzyüze iletişimde konuşuruz, konuşurken söylediklerimiz ve o söylediklerimizi nasıl söylediğimizi anlatan ses değişimlerimiz, vurgularımız vardır. Ses ve mimiklerimiz vardır yine başka anlatım kanalları olarak.

Atıyorum skype ile görüntülü iletişim kurarsak, karşıdaki kolumuzun kırık olduğunu görerek sesimizdeki bezgin tınıların sebebinin konuşmak istememekten değil, yaşadığımız acıdan kaynaklandığını bilecek ve herhangi bir yanlış anlama olmayacaktır. Sadece ses iletişimi kursak ya biz böyle bir olasılın mümkün olduğunu yakalayıp ek açıklama yapmalıyız, ya karşı açıkça böyle birşey hissettiğini söyleyip içten bir şekilde sebep sormalıdır. Aksi durumda, insan eksik görüntüyü, eksik sesi çok hızlı ve güçlü bir şekilde tamamlama yetisine sahip olduğu için bulmacanın eksik parçalarını kendi içinde doldurup -belki- tamamen farklı bir iç bağlama ulaşacaktır.


Peki iletişim kurarken sesimizi de görüntümüzü de hedefe taşıyamıyorsak, iletişimi yazılı gerçekleştiriyorsak ne olacak. Yukarıda yazdığımız gibi, amaçtan daha fazla uzaklaşılacak, işin aslına ulaşmak için yan açıklama gereği iyice artacak. Anlam kayıpları artacak.

İşin başka bir tarafı da bağlam konusu. Yüzyüze iletişimde bağlam çoğunlukla bellidir ve iki tarafta(kaynak ve hedef) dengeli olarak oluşur. Şu anda tanımını tam yapamamakla birlikte, karşılıklı bağlam dengesizliği oluşmaz. Bunun sebebi çoğunlukla gerçek zamanlı olarak iletişim kuruluyor olmasındandır. Eğer gerçek zamanlı yüzyüze iletişimi yazılı dünyada modellersek başımıza çok daha fazla sıkıntı açacağımız ortadadır. Altedilmesi gereken birçok sorun ortaya çıkacak, biz de bunlara çözüm bulabilmek için asli amaçtan uzaklaşıp yan açıklamalar yapmak durumunda kalacağız, içeriğe müdahaleler edeceğiz. Bir kere görüntü yok. Duygularımızı ifade biçimi olan jest, mimikleri yazı içinde muhtelif işaretlerle(  :) :( :D ;) vb. ) anlatmaya çalışacağız. Vurgu modellemek için yazının altını, üstünü çizeceğiz, italik yazacağız, koyu yazacağız, büyük yazacağız, küçük yazacağız. Bu kadar uğraşmaya rağmen bu birebir yerine kullanmaların her okuyucuda aynı algıyı üretmesi için elimizden gelen sadece ummak olacak. Zaman farklı / asenkron iletişim için ise pek söylenebilecek birşey yok. İletişimin eş zamanlı olmadığını sadece gösterebiliriz, bunun götürülerini algılamak ve ona göre toplam iletişimi değerlendirmek tarafların insiyatiflerinde olacaktır. zaman bağımsız iletişimin bağlamın dağılmasına sebep olduğu da aşikar.

Kendime sonuç:

Basit anlamda dilin, hangi ortamda kullanıldığına bağlı olarak, etkisi çok değişken olabilir.
Doğal olandan yapay olana doğru ilerledikçe amaçtan da uzaklaşılır.
Yapay iletişimde kullanılan malzemenin mümkün olduğunca gerçeğe benzemesi gerekir.
Yazı gibi dolaylı iletişim yolları bu sorunlara rağmen kullanılmak zorunda, bu nedenle de olası sorunları/kazaları ortadan kaldırabilecek geniş ve anlatıcı içerik erinmeden üretilebilmeli ve iki tarafta da bu yan anlatıcılara sabır gösterilebilmelidir.
İçeriğin önemi arttıkça daha problemsiz iletişim yolları seçilmeli, doğal iletişime(eş zamanlı, sabırlı, yüzyüze vb.) doğru kayılmalıdır.


8 yorum:

Çağlar dedi ki...

fezayildiz06 28/9/2006
devaam....

İkili ilişkilerin konuşmakla sağlıklı olacağını söylemişşsin ama yazı dilinde akıcılığınla ve konudan sapmadan, lafı uzatmadan/dolandırmadan çokda başarılı olmuşsun...
Hani insan, ikili ilişkileride yüzyüze olmaktan ziyade bu kadar başarılı yazmayı nasıl becerebildiğinde yoğunlaşıyo haberin olsun :-) ( :-) --> bak okuduklarım yaramış)
Şaka biryana çok güzel bir deneme olmuş ellerine sağlıkkk

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 28/9/2006
teşekkür

sağol fezayıldız. yazıyoruz kendi meşrebimizce birşeyler. devamı, gelirse artık.
saygılar.

Çağlar dedi ki...

zuleyla 30/9/2006
"aynı algıyı üretmesini ummak"

İletişimin hangi şekli olursa olsun öncelikle iletimizin taşıyacağı bilgi, duygu, enformasyonu bir iletişim kanalıyla gönderebilecek şekilde kodluyoruz..Bu kodlamayı senin de bahsettiğin gibi kullanacağımız kanala göre sözcükler, resimler, simgeler seçerek yapıyoruz...We bunları iletişim sürecinde dolaşıma sokulduğunda özünü we biçimini koruyabilecek şekilde kodlamaya çalışıyoruz...Sonra yine senin söylediğin gibi "umuyoruz"...Fakat kimi zaman çarpıtılmaya(distort)(ileti hedefin ortamına kadar erişebilse bile onun tarfından algılanmaması,bir gürültü öğesi olarak kalması), filtrelemeye(hedef kitlenin ortamdaki bir çok iletiden bazılarını algılayıp çoğunu algılamaması) maruz kalıyoruz iletimiz...Yani isteyen istediği gibi kendine göre algılıyor (whisfull thinking)...hani üzüldüm dediğin bi yorum olayı wardı ya -ki ona ben de üzüldüm- işte o buna örnek...

Ay çok mu dağıttım konuyu ne? Neyse sen beni anlamışsındır:)

Bu arada şunu da keşfettim...Ben bu makalelere hep günlük iletişim dili açısından bakıyorum we o yüzden "nasıl" önemlidir deyip duruyorum...

Ha birde "promiscouos" u "karmakarışık" olarak sözlük anlamıyla kullandım...Aman psikolojideki anlamından uzak duralım :))))))

Keep Cool;)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 1/10/2006
itiraf

yoruma teşekkür züleyla.

küçük ve basit bir itirafta bulunayım, dikkatli okur farketmiştir, bu iletişim dizisinde aksak kaldı bu yazı. biraz geriye döndü gibi. bunun asli sebebi, bu yazının asıl yazılma gerekçesinin o beni üzen konu olmasıdır.
basit dedim ama, karışık olmuş :)

neyse promiscuous'tan uzak durdum, tamam.

about to be cool: çok kalın ördüm, korkma; geçilmez, yıkılmaz, sızılmaz.

ha ayrıca, daha aşağıdaki yazılar öyle kaldılar, ilginizi beklerler. ya da keyfin bilir.

Çağlar dedi ki...

Zü-Leyla 1/10/2006
yok

öyle kalmadılar...sen farketmiyorsun ama onları zaman zaman okuyorum...
döncem onlara ben ;) (bu lafa da uyuz olurum ama bi kullaniim dedim)

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 1/10/2006
peki

tamam, beklemedeyim kule. (lafın gelişi, boyunu bilmiyorum :)

Çağlar dedi ki...

isimsiz 25/10/2006
:D

DAha 29 sayfa var okuyacak... yoruldum... son 15 sayfayı okuduğumu varsayarsak... üffff bitmedi hala... amma da çok yazmışsın sende...

Çağlar dedi ki...

hbasak 30/8/2007
tırnak içinde

Karşılıklı konuşmanın, yazılı iletişimde eksikliği hissedilen anlam katıcıları var da, bunun tersi yok mu? Yazıyı okurken nedense gözümün önüne sık sık iki elinin ikişer parmağını kafasının yanına getirip tırnak işareti yapan bir hocam geldi. Sınıfta bir gülüşme başlardı bunu yaptı mı... Bir şeyi iki tırnak arasına yazmanın verdiği anlamı ses tonuyla, mimiğiyle veremeyeceğini düşünüyor olmalı ki sık sık yazı dilinin tırnak işaretlerini çağırıyor yardımına :) Dolaylı molaylı bir yol olsa da yazı dilini de pek küçümsemeyelim derim....