8 Kasım 2006 Çarşamba

Peppermill ve bir hediye soru


Handeelibir peppermill adlı yemek dükkanı ile ilgili bir yazı yazmış. Yazıyı görünce ben de bir nazire yapayım dedim. Şimdi bu dükkanın Çayyolu'nda da bir adet yeri var. Hatta bu markanın asıl yeri buradaki. Hande'nin tanıttığı Bahçelievler şubesi daha 4 aylık bir yermiş. Mekan ve marka sahipleri 3'ü kardeş olmak üzere 4 çocukluk arkadaşı imiş. Bu kişiler daha önce Bilkent Tadım isim hakkını işletmişler. Marka kendi markaları. Yani yabancı bir markanın getirilmesi işi değil. Mutfak olarak kendilerini italyan olarak tanıtıyorlar.

Bu akşam orada yedik. Şans eseri orada bulunup da masaları mutfak tarafından ayıran, misinalara bağlı, camdan sıra sıra taşların birbirine dolaşmış misinalarını çözmek için uğraşan iki kişi ile onlara anlamsız gözlerle bakan üçüncü bir kişi gördü iseniz lütfen onları  hakir görmeyin. Onlar bütün gün boyunca sürmenaj kıyılarında gezen beyinlerini sakinleştirmekteydiler... Kızmayın onlara, sevin onları.



Neyse hediye soruya geçelim. Yanlış anlaşılmasın, hediyeli soru değil. Sorunun kendisi hediye. Tabii ki hediye algısı insandan insana değişir, kaygılanan da bu noktada okumayı bırakabilir.

Şimdi biz dün akşam bir arkadaşımızı kan vermesi için hastaneye götürmüştük. Kanı verdik, bizim işimiz bitti. Ama ilgimiz bitmedi. Bugün telefon geldi, kan verenden helallik isteyip memleketlerine dönmek için. Hasta ölmüş.

Soruya girizgah da bittikten sonra gövde kısmına geçiyoruz, ve son uyarımızı yapıyoruz. Sorudan rahatsız olmak istemeyenleri şuraya alıyoruz.

Bu hasta dün 7 aylık bir bebe idi. 13 günlük iken hasta olduğu farkedilmiş. Dün beşinci kalp ameliyatını oldu bu el kadar bebe. Sonra da öldü. O ne yaşadı. Anası, babası, atası ne yaşadı, ne kadar öldü bu süreçte. Bu ata kaç kere ölecek bundan sonra. Bu bebe niye geldi niye gitti. Ne çekti, niye çekti bu dünyada.

Daha uzatılarbilir bu üstteki soru paragrafı. Ama uğraştırmayacağım sizi daha fazla. Şimdi bu hediye sorunuzu kendi başınıza, istediğiniz kadar uzatabilirsiniz. Kutlu ve hayırlı olsun.


6 yorum:

Çağlar dedi ki...

isimsiz 8/11/2006
***

ne yazılır ki bu yazının yorum hanesine...
herkes dolaşsın kendi misinalarına...

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 9/11/2006
Çağlar ne yaptın öyle?

Hediyeni aldık. Aslında şaşırdık. Ama bahsini daha önceden de etmiştim ama hala gündemimde olduğundan bir kez daha söylemekten çekinmeyeceğim:
-Biz insanlar uzuvlarımıızn olduğunu onlarla ilgili bir sızı yaşadığımızda ancak anlıyoruz çoğu zaman.

Günün örtüsünü sırtımıza çekip akşam ediyoruz. Can yakan bir sahne, bir küçük haber, bir şahitlik acılı bir olaya...Ancak bunlarla durulmuş yanımıza devinim geliyor. Ya da bir hafif rüzgar başlatıyor. Keşke böyle olmasaydı. Ya da olsaydı da orada kalmasaydı.

Bu yazdığın gerçek bir hediye. Daha insan yanımızı açığa çıkaran.

Küçük bebek üzerine düşünmek de içiçe kapılı bir labirente dalmak olacak, canı yanan annesini düşünmek de, ya da daha fazlasını, nedenleri, niçinleri...

Hayırlı olsun hediye. İçimden gelen cümle şu şimdi;

-Doğru sonuçla çıkmak diliyorum her yükün altından.

Çağlar dedi ki...

butterflyvalley 9/11/2006
:(

bebeğe üzüldüm.

Çağlar dedi ki...

hbasak 9/11/2006
olmadı

öf, nasıl bir hediye bu böyle?.....Bu bebecik ölmüş, arkadaşımın bebeği bir aylıktan itibaren yığınla ameliyat geçirdi ama şimdi parmak çocuk olarak yaşıyor, bazen bloguma konuk oluyor. Neden, niçin? Bizim parmak-çocuğu gören bir doktor (sanırım Manisa veya Denizli'deki bir hastanenin başhekimi idi) "bu çocuk bizim hastanede doğsaydı yaşayamazdı" demiş. O ameliyatları bebeğe yapacak cerrah bulunmaz, cerrah olsa anestezist olmaz, o da olsa ameliyat malzemesi olmaz, ölürmüş bebek. Bunu duyduğumda içimde uyanan isyan duygusu dinmedi daha. Falan yerdeki ananın bebeği ölüme yazgılı, filanca yerdekinin yaşama şansı var. Nasıl olur? Ben bununla uğraşıyordum, şimdi hediyen alıyor bambaşka yere, daha derinlere sürüklüyor. Oldu mu şimdi?

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 9/11/2006
oldu oldu

Oldu Başak. O derinlere giriyor olmak hediyedir, çıkabileceğinizi bildiğim için.

Fly; olay üzücü, olgu düşündürücü.

Banu'ya yorum yok. O yormuş zaten.

Çağlar dedi ki...

handeelibir 10/11/2006
@:

Afiyet bal şeker olsun!
Kısa hayatların aslında etrafındaki hayatları etkilemek üzere kurgulandığını düşünüyorum bir de bir tür deneme dalışı olabilir..
H@nde'Ce
(dOĞUM GÜNÜNE DE BU ARADA AZ KALDI,)