12 Ekim 2006 Perşembe

Bu nedir?



Dün akşam yemeğini Gökhan ve Cem ile dışarıda yedik. Sonrasında da hemen eve dönmedim. Feyza Gökhan'sız bir ziyarete gitmiş olduğu için bizim adamla bekar bekar dolandık. (İyi de sen zaten evli değilsin ki oğlum diyenlere kem küm diye cevap verebiliyorum sadece) En son bulunduğumuz nokta Gökhan'ların işyeri idi ve sanki hiç başka işimiz yokmuş gibi inderneytte bulog'larımıza baktık. Sanki bizim dışarıda olduğumuz bilinmiş gibi altından girilip üstünden çıkılmış sitenin :))
Normalde evde makina başında nöbet tutuyoruz, gelen giden var mı, acep biri birşeyler yazar mı diye gözünün içine bakıyoruz aletin de, bi gün kaçamak yapınca bu kadar ilgi gösterildiğini görünce şaşırdık. Acaba böyle ilgisiz yapsak da şöyle gözucuyla omuz üstünden geri mi baksak ki.
Şu aşağıdaki benim zavallı posta kutumun akşam eve vardığım zamanki görüntüsü, Bravo demek istiyorum. :))
Züleyla?  tamam dağıtmışsın ama sevdim yani, enerji dolu bir altüst etme çalışması gördüm. Sevdim. Herkese toptan teşekkür, şimdi yazıları bir dolanıp  yazı başına bir adet toplu cevap  yorumu yazmayı planlıyorum.




Akşam dışarıda ne yaptık peki:
Adamlarla buluşup Güveç'te yemek* yedik, muhabbet ve Gökhan'ın sağlık durumu değerlendirmesi yaptık. Sonra Cem'le ayrıldık. Gökhan'la oturduk ottü'de kahve içtik. Ben bir değişiklik yapıp kız kahvesi** içtim.
Sonra benim eski, Gökhan ve Feyza'nın hala olan dükkanlarımıza gittik. Muhabbete devam. Orada blogcu'nın şablon mekanizmasını didikledik. Saçma bir yuvarlak delik(liste belirteci) ile bir saat uğraşıp çözüme ulaşamadık. O ne ki diyenlere Gökhan'ın bloonda sağda Son yapılan Yorumlar kısmının altındaki girdilerin sadece ilkinin başında bir yuvarlak olup da diğerlerinde olmamasıdır diye cevap vereceğim. Aman sakın ul, li vb. demeyin vururuz. Blogcu'nun SonYorumlar adlı değişkeninde hata vardır, o kadar.
Sonra eve geldim. Posta kutusu yukarıdaki durumda idi, ama blogcu yoktu, (ana sayfa var ama bloglar yok) vurdum yattım. Şimdi geldim işte. Çok iş var, çok.

* Masada bulunanlar: Çatalhöyük ve sebzeli mercimek çorbaları, kapama, niğde tava, keşli erişte, armut hoşafı, karışık ot kavurma, ar-ge faaliyeti olarak karpuz kabuğu tatlısı deneyi, bol çay.
** Kız kahvesi: Aromalı filtre kahvelerin delikanlı olanlarından değil süslü olanlarından. Mesela delikanlı olanlara örnek arabiata iken, süslü olanlara örnek karamelli :)  Tanımlar bana aittir, saldırılabilir.

..
Şu anda yağmur usul usul temizlik yapıyor.
Erkin Koray'ın Yağmur diye bir parçası vardır, Akrebin Gözleri adlı çalışması ile birlikte bence birer başyapıttırlar.


6 yorum:

Çağlar dedi ki...

dilaya 12/10/2006
daha uyanamadım

daha uyanamadım, uyanayım yorum yaparım... günaydın bir de..

Çağlar dedi ki...

dilaya 12/10/2006
devam edelim...

Teşekkürüne rica edeyim önce, sonra iyi gezmişsiniz akşam bekar bekar... Biri Ankara'nın herhangi bir yerinde kahve içtim filan yazınca bayağı bir kıskanıyorum ben... Bu ara da sen işte misin, işte olmak için erken, evde olmak için de geç bir saat değil mi?

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 12/10/2006
cevap

günaydın,
mesai başladı artık. dükkandayım. çağlar'ın resmi kalkış saati 07:00 olup kendisi, evine 5 dakika mesafedeki işine 08:00 ile 08:30 arasında varmayı başarabilir.

Blogcu ile iş nasıl ilişkiye girer ?
Cevap: Yazı yazılmaz, yorumlarla ilgilenilebilir. Evet, koydum şu an kendime bu kuralı.

Çağlar dedi ki...

dilaya 12/10/2006
demek ki..

demek ki blog aleminde işine 5 dakika mesafede tek yaşayan ben değilmişim... ama bir farkımız var ben ofise gitmek için dışarıya çıkmıyorum, yani sadece 1 katlık mesafem var...

Çağlar dedi ki...

istanbulsiyah 12/10/2006
:)

evli arkadaşlarımla gezerken ben de hep kendimi bir garip hissederim. sanki yapılabilirlikler listemizin bir yerden sonrasına dikenli-elektrikli tellerle çeviriyorlarmış gibi... ıhhh kısıtlı imkanlarla gezmek de ne kötü.

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 15/10/2006
evli-bekar ve istanbulsiyah

evet. şimdi ben o olguyu " grubu tek sayıya çeken kişi olmak " diye tanımlıyorum. 2 kişilerdir, 3. olursun. 4 kişilerdir, 5. olursun. bekar olana sıkıntılı, diğer grup elemanlarına ise neden takılındığı belli olmayan konularmış gibi gelir bu. masada denge bozulur, arabaya sığılmaz. öyle işte.
ama bu durumun herhangi bir sebebçisi, ya da sorumlusu yoktur doğal olarak. kepçe kulak olmasaydık biz de, değil mi.
ne alaka diyenlere soğan çorbası diye cevap vereyim iyice marmelat olsun ortam.
Saygılar efendim.