1 Ekim 2006 Pazar

Bekar evininin bereketi, ya da verimi



Bu akşam misafir aldım. Evi temizlemişken, ev temizken, biraz görev ifası gibi birşey oldu. Ama nihayeti keyifli.

Evimde misafir ettiğim Çağrı, Gökhan ve Feyza idi önceden. Sonra eve saldırıp paklayınca önce Selin'le Engin'i misafir etmiştim. Aynı temiz pencerede iken de Emre ve Oya, Gökhan ve Feyza ve Zafer isimlerini topladım akşam.
Evde toplam 4 sandalye varken nasıl 6 kişi yemek yer problemini çözdük hep beraber. Pek başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Feyza ile Gökhan biraz erken geldiler, yemekleri beraber yaptık. (Nasıl yalan, hepsini Feyza yaptı işte) Nüfusu tamamlayınca da yemeğimizi yedik. Seğmen marka Karadut ile Yenigün marka Limon kabuğu reçelleri masadaki ilginç renklerdi. Alışverişte Memleketimin markası Yenigün'ü görmek buruk bir mutluluk vermişti bana, duramamış almıştım. İyi olmuş, güzelmiş. Burukluğun sebebi de pahalı satıyor olmaları.
Yemekten sonra çay hazır idi, hemen yuvarladık. Nasıl keyifli idi o çay. Ellerinize sağlık millet.
Yine yemekten sonra bolca muhabbet ettikten sonra, önce pişşinary, sonra da tabu oynadık. Takımlar Gökhan, Emre, Çağlar ile Feyza, Oya, Zafer şeklinde oluşturuldu. pişşinary'de ezdiğimizi belirtmek zorundayım :)  Bu oyundaki en komik anlar şöyle:
1) Emre'nin karides anlatırken kakalak çizmesi ve Gökhan'ın hemen bilmesi. Karşı takım pek eğlendi bununla ama zarı biz attık. Ha daha da komiği benim kakalağın da karidesin de neye benzediğini bilmemem.
2) Oyunda eski çizimlerimize veritabanı diyoruz, pazartesi kelimesi çıktı, ben çiziyordum, bir haftalık takvim çizmeye çalıştım ama erken anlatamadık. İki el sonra perşembe kelimesi çıktı, Emre eski çizimi aldı ve süre başladığı anda kalemi dördüncü kutunun üzerine koydu, doğal olarak ben "perşembe" deyiverdim ki o anda karşı takım da kendi eski çiziminde günlerin atlamasını anlattıkları güneşin dağın tepesinden aşması sekansını 4 kez tekrar etmeye çalışıyordu.  Ağzımdan ilk anda cevap çıkınca Oya, Feyza ve Zafer'in bize dönen yüzlerini görmeliydiniz.
Neyse Tabu'da çok daha korkunç birşey yaptım, Gökhan bize bir kelime anlatırken "erkek kadında görür, beğenir, biraz toplu kadınlara denir, hani göğüslerini görür ve bu kelimeyi deriz" gibi bir şeyler anlattı, ben patlattım: "besili !!!" Millet yarıldı doğal olarak. Sanırım bu kelime belli bir süre peşimi bırakmayacak. Cevap ne olsa beğenirsiniz: "Dolgun". ooff.
Öndeydik, geç olduğunu farkettik, bıraktık.
Yalnız değil de kalabalık yemek iyi birşey, kız Feyza nolcak kalan bu kadar yemek.




9 yorum:

Çağlar dedi ki...

Zü-Leyla 1/10/2006
Bu akşamdan

Okuyucuya düşen de yazıyı keyifle okumak oldu...
Kalan yemekler ne olacak? Yarın da blogcuları toparlayıwer...

besiliye koptum ya :)))

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 1/10/2006
başımla beraber

durumu uygun olanlar buyursunlar
evin goygle earth koordinatları:
39.87002939266581, 32.68350691879763

Çağlar dedi ki...

butterflyvalley 1/10/2006
:)

yazma böyle şeyler... öğrenciliğim aklıma geliyor...

Çağlar dedi ki...

eryol 1/10/2006
akşam

Keyifli bir akşamdı, güzel bir iftardı, teşekkürler.
Pikşınari oynarken, hayvan anlatacağımı belirtip, sadece uzun dikey bir çizgi ve altında ona bağlı üç küçücük çizgi çizmemle senin leyleek diye bağırmanda güzeldi (Benzeri, fildişi anlatmak için, sadece kalın bir arka bacak çizmemle anlattığım kişinin fil demesi, ona tamam diyip önüne ince uzun bir şey çizmemle fildişi diye bağırması idi, bende dumur olmuştum :D ). İşleyen Demir Işıldar kelimesini Emre nasıl bildi benim o çizimlerimden, onu da anlamadım.

Asıl komiği, yarım bıraktığımız tabu oyununun son 5-6 turunda her iki takımda ne ileri ne geri gidememişti ya, bilinse bile tabu ile sıfırlayıp herkes olduğu yerde duruyordu. Evden çıktıktan sonra tüm ekip aynı asansörde 7 kat inip, inerken benim oyunu sende unuttuğumuzu hatırlamam üzerine asansörden hiç hareket etmeden tekrar 7. kata çıkmamız, yolda Oya'nın eyvah tabudaki gibi burada da kalacağız, ilerleyemeyeceğiz demesi idi.

Güldük, eğlendik..

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 1/10/2006
demir ve baş

evet işleyen demir ışıldar konusunda sen önce bi at ve nal çizmiştin. ordan emre demiri bildi de. gerisi ben senin çizdiğin ışıldama işine ay, güneş, yansıma diye saçmalamamdan ibaretti. demiri bilen ışıldatmasını da bildi.

ayrıca başabaş nasıldı. kuşun ve kedinin başını çizdin, _/_/_ şeklinde kelime çizip biz baş'ı bilince de +_+ çizdin. patlattık...

Çağlar dedi ki...

ipeksol 3/10/2006
geçiyordum uğradım

..

ne güzeldi o öğrencilik günleri..hatırlattığın için sağolasın..

..
"besili" büyük baş için denmiyormuydu..güzel buluntu valla

..
gönlünce kal

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 3/10/2006
öğrencilik

güzeldi de işte sıkıntı burada. bizim -afedersiniz- biyerimizin kılları ağarmış, hala öğrencilik günleri sevdasına örnek oluyoruz. Bence de güzeldi öğrencilik günleri ve fakat ama uff.

Neyse, bu kadar adam eski günlerine özlemlerini bu kayıtla hisediyorlarsa, o özlem duyulan olgunun içinde yaşadığımızdan dolayı mutlu olmalıyız desin, çağların içindeki polyanna. pof.

Yoruma yorum: çok feminen gördüm seni çağlar.

Çağlar dedi ki...

dilaya 7/10/2006
çok kıskandım

o kadar uzun zaman oldu ki arkadaşlarımla bir evde toplanıp yemek yapıp sonra da tabu oynamayalı, aklıma Ankara'daki günlerim ve evimin hali geldi...Ya ya... eskiden benim sadece benim olan bir evim de vardı:(

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 7/10/2006
şurayı bir toplayalım bakalım

bir kere o kadar yemek var dedik, adres verdik, gelen giden olmadı. hepsini kendim yemek zorunda kaldım. bilginize.

ipek'in şahsında okuyucuların hepsinden özür dilerim "besili" krizi konusunda. mahçup ve müstehzi bir gülümseme var yüzümde. :)

ankara'dayız, ankara'lıyız yaşıyoruz bakalım. dilay, sen de biryerlerde yaşıyorsundur.

yaşadığımız şehir içimizdedir değil mi. bir şehirden sırf öbürüne gitmek için kaçılabilir mi. insan kendi kentini de birlikte götürmez mi.