30 Ekim 2006 Pazartesi

Olasılık Emmisi


Nedenselliği incelediğimiz bir başka Direkler yazımız fasülye başlıklı idi. Orada kevserbanu'dan gelen bir yorum aslında bu konudan da önce beynimizi kaşıyan olasılık konusunu hatırlattı.

Gelen soru nedensellik zorunlu bir ilke midir? sorusuydu.

Cevap:
Bilemeyiz. Olabilir de olmayabilir de. Hayatta herşey olasıdır. Nedensellik de ilk patlatıldığında herşeyi çözen bir denklem olarak tanıtılmıştır tahminen. Ama sonra didiklendikçe onun da kaypak yanları ortaya çıkmıştır. Bu yanlar iyice çoğalınca ve tahammül edilemez hale gelince yerine geçecek yeni bir ilke ortaya atılmıştır. Buna bilimsel çalışma metodu diyebiliriz. Zaten teknoloji felsefesi disiplininden anladığım basit bir şey bilimin temellerinin çamurda olduğu idi. Bu genelleme nedensellik ilkesi için yapılmış bir yargı değil, genel bir genelleme.

E durum böyleyken bugün ak olanın yarın bok olmaması için hiç bir sebep yok. Dolayısıyla insan da hayatta herşey mümkün, herşey olası diyerek kendi pozisyonunu/pozisyon çeşitliliğini ona göre belirlemeli.

Burada karşı tez ya da düzeltici olarak not edilmesi gereken konu ise; bu fikirle kararlar almaktan imtina etmek, elini eteğini işlerden çekmek, sorumluluğu başkalarına bırakmak ve gerekçe olarak da oynak dünyayı gösterip bir de delikanlı olsaydı yuvarlak olmazdı demek bir kaçıştır. Bu kaçışı en azından kendimize itiraf ederek uyum sağlama yetimizi geliştirmeye başlamalıyız.

Olası dünyanın olası sonuçlarına hazırlanıyor gibi yapmakla uğraşıyor, yaşar gibi yaparak vaktimizi dolduruyoruz.


2 yorum:

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 31/10/2006
pretending...

Çağlar ödevlerimi yapayım derken birinde takıldım kaldım. Pinhani dinleye dinleye işi gücü unutmuşum.Ondan böyle geciktim. Bu günlerde çalışkan değilim hiç demek ki...

Gibi yapmakdan bahsetmişsin ya en sonunda, aklımdaki yorumu uçurdu bu söz...Çok ince bir noktaya vurmuşsun çünkü...Bir Baudrillard okuyucusu olarak Sessiz Yığınların Gölgesinde, Simulakrlar ve Simulasyon kitaplarını hararetle tavsiye ederim.

Yanılsama olgusunu yeniden aklımıza getiren ve bunu şaşırtan biraz da üzen bir gerçeği vurgulayarak söyleyen bu adamı dinlemekde fayda var bence...

Var sandığımız yok, yok dediğimiz dünyayı sarmış, bildiğimiz bilmediklerimizle örülmüş, bugün ak dediğimiz yarın gökkuşağı oluyor, bugün çözüm dediğimiz yarın düğüm oluyor...

Yarın bu toprak üzeirnde olacağımı biliyor muyum ki buranın şartlarına göre hüküm geneldir diyeyim...

Woolf'ca bitireyim;

ASLINDA HERŞEY BAŞKA BİRŞEY!

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 2/11/2006
en yüzeysel yorum cevapçısı geldi

okumam, yazıyorum ben :)

herkes kendi hayatını yaşıyor aslında. oturup da hayatını(hayattan anladıklarını) anlatan insanları okumak onların hayatlarına öykünmek diye değerlendirilebilir mi. yani okuyucu, okuyucu olunca kendi başına yaşamak yerine başkasının(yazanın) hayatını izlemek kolaycılığına kaçmış olur mu.
bıraksak da herkes kendi kazıklarının(direklerinin) üstünde otursa bu dünyada...