19 Ekim 2006 Perşembe

Köpek ve Güç, Nereye götürecek bizi bakalım


Havlayan köpek ısırmaz diye bir deyiş var bizde. Isıran köpeklerin ise vukuatları öncesi havlayıp havlamadıklarını bilmiyorum. Ama emin olduğum birşey var ise o ısırmadan havlayanlar korktukları için başımızı ağrıtmaktalar.
Köpeklerden çıkıp dünyayı kurtaramayacağımı biliyorum ama böyle başladık bakalım bir ödeve daha.

Toplamda zayıf olan, elinde her ne varsa onunla, üstünlük sağlamaya çalışıyor. Ya da belki üstünlük sağlamaya değil de sadece kendini korumaya çalışıyor. Ama öyle bir bağlamda, bulunduğu ortama etki ediyor ki(havlıyor) aynı bağlamın edilgeni kendi algı çerçevesinde altını pisletiyor(insan).
Ayrıca o insan bu gerekçe ile(korku yine) o köpeğe karşı hazırlıklı olarak koşuya çıkıyor bir sonraki sefer. Hatta köpek ısırmayacağı halde kafasına sopayı yiyor ve kin besliyor o iki ayağı üzerinde duranlara.
Yani insan ahmedi mehmed, köpek de köteği köfte sanıyor.

Yani tamamen yanlış anlaşmalar(iletişim kazaları) sebebi ile yeni güç dengeleri kurulmaya çalışılıyor.
Yani güç sahibi olma ihtiyacının gerekçesi gerçek değilmiş, o ortaya çıkıyor.
Yani güç sahibi olma talebi, kendi kendini büyüten bir kartopu gibi, çarkları döndürüyor gerçek olmayan ihtiyaçların üzerine kurularak.
Yani bu talep kendi dünyasını yaratıyor, kalanları içine çekiyor.
Hani dünyayı kurtarmayacaktın Çağlar derseniz, kurtaramadım, tespit ettim diyeyim.



Peki o köpekler korktuğumuzu hissederlerse saldırıyorlar, bu ne demek...


Not: Yazıları biraz gezmiş birisi iletişim, güç ve benzeri farklı kısımlarda ele alınmış konuların birbirlerine yaklaşmaya başladığını farketmişlerdir. Büyük denklemi yazmak için biraz daha ilerledik gibi.

6 yorum:

Çağlar dedi ki...

zuleyla 19/10/2006
***

Yazıyı okurken direklerle iletişim yazıları çarpışmaya mı başladı acaba hissine kapıldım ki sen de sona düştüğün notta bunu belirtmişsin. Ama şimdilik büyük denkleme bir kaç yazı daha var gibi görünüyor...Bakalım sonuç ne olacak?

Çağlar dedi ki...

kevserbanu 19/10/2006
K. Banu Dedi ki...

Bu güç kavramı üzerinde saatlerce konuşulur da bu güç edinme, güç gösterme hevesine yeni kapılar açılamdan son nokta koyulamaz.

Aslında temel sorunlar sınıfına alacağımız çok endişemizin altında yatan sebep de bu güç kavramıyla doğrudan ilintili. Güç edinme savaşında biz de bilinçli bilinçsiz yer alıyoruz.

Burada yazarken ben aklıma uğrayan tedaiye güç uyguluyıorum, okulda başarıyı güçle özdeşleştiriyorum, sitede kendimi anlatmayı güce sahiplk sayıyorum, evde kendi rengime boyamayı zamanı güç sayıyorum, gündemi takip etmeyi güç edinmek biliyorum, ya da okumayı entellektel gücü talep ederek ya da kişisel tekamülle edinlecek güç için yapıyorum. Bunu inkar etsek de zaman zaman blinçdışı bunu haksız çıkaracaktır.

İktidar savaşının içne doğru ya da yanlış iletişim yöntemleriyle hep bir parçacık oluveriyoruz. Aslında gücün elinde edilgeniz de gücü edinme derdindeyiz gibi ironik bir durumumuz da var.

Zavallı köpek bizden korksun, biz ondan korkalım. Karşılıklı savunma mekanizmaları geliştirelim. Sonra sahnedeki halimizi görmeden oona yüksekten bakmayalım, kendi kendimizi alkışlamak için yaşayaduralım.

Güç iştiyakimiz var, bu inkar edilemez. Sorun bence ileitşim kazasından muaf oalcak kadar bilinçli davranamayı öğrenememekde..Yoksa güç hevesimizi öyle güzel kullanamayı ğreneceğiz ki, asıl iktidar Pantheon kapısındaki gibi "kendini bilmektir" diyeceğiz.

Çağlar dedi ki...

dilaya 19/10/2006
bravo Çağlar'a

"Toplamda zayıf olan, elinde her ne varsa onunla, üstünlük sağlamaya çalışıyor. Ya da belki üstünlük sağlamaya değil de sadece kendini korumaya çalışıyor. " Ben sanırım bütün gece bu cümleler üzerine düşünürüm, ne yazmışsın öyle ve ne kadar doğru yazmışsın...

Çağlar dedi ki...

handeelibir 19/10/2006
@ <:-(

Yorumları onaylamıorum sadece.. Yoksa bir sürü soru var....
Güveç ve güllaç yedik ya beraber Çağlar, aaa!?

Çağlar dedi ki...

handeelibir 19/10/2006
@:-)

Yorumlarımı kolay kolay silemem ben,
onlar elmas değerinde
:-P
O yüzden onayladım birrr
ciddiyim tabii ikiii
güveç off be ne tat oo!

Ödevin nasıl gidior?

Çağlar dedi ki...

caglarbilir 19/10/2006
konuya toplu cevap ve belki yeni açılımlar

Züleyla, gözünü seveyim sadece sonucu izleme, katıl, parçası ol (zorlama değil, umuttur)

Banu: Banu'nun yazısı peki bol yazım hatasına sahip, acaba girip düzeltmeler yapsam mı üzerinde dedim, bu aymazlığımdan allahtan çabuk kurtuldum. 'tedai' kelimesinin tedavi olduğunu sandım ki tdk' bana o çağrışım kelimesidir dedi.Tekamül paragrafını okurken ise aklıma şu anekdot geldi. Babamla tartışıyorduk bir gün, kişisel birikim, entellektüel deertler, okumak falan. "Okuyacaksın da ne olacak, neden okuyacaksın" deyiverdi. Ne işe yarayacak anlamında dedi. Kaldım, cevap veremedim. Yani brşeyler geveledim de yuttum sonra. (Lütfen yanlış anlaşılmasın bu cümle, bolca okuma yolunda gitmiş biri kurud bu cümleyi, Sığlık, lümpenlik algılanmasın lütfen)
Son paragraf: Iııhh, katılmıyorum galiba. İletişim kazasından kaçınabilmek belki bir kalemi olabilir o projenin. Asıl konu bu bağlamın(güç paradigması) dışına çıkabilmek diye düşünüyorum ama yolu bilmiyorum.

Dilay, sağol güzelim. İçimi yoğurup yoğurup birşeyler pişirmeye çalışıyorum ama hep ham çıkıyor daha.

Bu yorumlarda olmayan bir de sosyolog arkadaş eleştirisi var:
ufak örnekten genelleme yapmamın doğru olmadığını söylüyor, doğrudur. Çok subjektif biri olduğumu söyleyerek kaçabilirim sanırım bundan :)
Yazı dilini ve okuyanın beyninin kaşınmasına sebep olmayı sevmiş, lütfetmiş. Teşekkürler Selin.